Can i get you something traducir turco
1,332 traducción paralela
- Can I get you something?
- Sana ne verebilirim?
Can I get you something to drink?
İçecek bir şey ister misiniz?
Can I get you something to drink?
İçecek bir şeyler alır mısın?
Can I get you something?
Birşey ister misiniz?
Can I get you something? Where'd he go? What's...
Paramı istiyorum, "Devine".
So can I get you something else?
Size başka bir şey getirebilir miyim?
ARCHER : Can I get you something?
Size bir şey ikram edeyim mi?
Can I get you something?
Birşeyler ister misiniz?
Can I get you something to drink?
Içecek birşeyler getireyim mi?
Excuse me, can I get you something to drink, Miss Bronstein?
Affedersiniz. İçecek bir şey alır mısınız Bayan Bronstein?
Can I get you something to drink?
İçecek bir şey?
Can I get you something to drink?
İçecek bir şeyler ister misin?
Can I get you something?
Birşey içer misin?
- Can I get you something?
- Bir şey getireyim mi?
Can I get you something to drink?
Sana içecek bir şey alabilir miyim?
Can I get you something to drink?
Sana içecek bir şey getirebilir miyim?
Can I get you something?
Bir şey ikram edebilir miyim?
Can I get you something?
Sana bir şey getireyim mi?
Can I get you something?
Ne alırsın?
Can I get you something to eat?
Sana yiyecek bir şey getirelim mi?
Ma'am, can I get you something?
- Bayan, size birşey getireyim mi?
- Can I get you something to drink?
- İçecek bir şey alır mısın?
Can I get you something to drink?
İçecek bir şeyler vermemi ister misin?
Can I get you something to drink? - Yeah.
- Bir şey içmek ister misin?
- Can I get you something?
- Bir şey alır mıydınız? - Hayır, teşekkürler.
Are you sure I can't get you... something to drink or some aspirin?
Emin misin, sana bir şeyler getirebilirim... içecek bir şeyler veya bir aspirin?
Can I get you something to drink
Sana içecek bir şey getirebilir miyim?
Something tells me you may have an idea... of how I can get it back.
İçimden gelen bir ses onu nasıl geri alabileceğimi bildiğini söylüyor.
"And if your hands get a bit red, well, I've got a tip about something you can rub on'em." "
Ellerin kızarırsa ellerine sürebileceğin bir ilacım var.
I sent her some money, so if you play your cards right you can probably get her to buy you something.
Ona biraz para gönderdim. Oyunu doğru oynarsan kendine bir şeyler aldırabilirsin.
Can I get then a coffee and just something sweet, like anything you have that's sweet.
O halde bir kahve ve yanında da sadece tatlı türü bir şeyler alabilirim.
Before you get out, can I just say something?
arabadan inmeden önce bir şey söyleyebilir miyim?
Can I get you a glass of water or something?
Sana bir bardak su veya başka bir şey getireyim mi?
There's something else I want you to think about that I can't get out of my head.
- Senin düşünmeni istediğim ve kafamdan atamadığım birşey daha var.
And I couldn't get over that that's all that tethers us to this planet, you know that... fragile little muscle and it's tiny you know, in the scheme of things... and when you think about all the things that can stop it... there's got to be something else,
Ve bakmaktan kendimi alamadım, hepsi bu. O bizi bu gezegene bağlar, bilirsin... hassas, küçük bir kas... ve o, bütün o düzen içinde, çok küçük... onu durdurabilecek şeyleri düşünürsen... başka bir şey olmalı... o küçük cesur kasın dansetmesini sağlayan, mucizevi bir şey.
Is everything okay? Is there something I can get you?
O yüzden dışarıyı unut gitsin.
Maybe I can get you to think of something else.
Belki başka şeyler düşünmeni sağlayabilirim.
- Can I get you a sandwich or something?
- Size sandviç falan getireyim mi? - Hayır.
Can I get you anything? You want something to drink?
Sana bir şey ikram edeyim.
- Can I get you a beer or something?
- Evet. - Bira veya başka bir şey içer misin?
Can I get you something?
Sana bir şey ikram edebilir miyim?
I can get you something that at least looks like food.
Size en azından yemeğe benzeyen bir şeyler bulabilirim.
Can I get you something to drink?
- İçecek bir şey getireyim mi size?
If you can get something together that's halfway entertaining for my kids, then I'll show up.
Çocuklarım için az da olsa eğlenceli bir şeyler ayarlayabilirsen gelirim.
I just don't want you to get into something you can't get out of later.
Daha sonra içinden çıkamayacağın bir işe girmeni istemiyorum sadece.
We can let this stand, get past it. I can make it up to you in some other way or... you can start something.
Bunu sorun yapabiliriz, unutabiliriz veya başka bir şekilde sana borcumu ödeyebilirim veya bir işe başlayabilirsin.
Can I get you something to drink?
- Sana bir içki getireyim mi?
Can I get... either of you something to drink?
Size içecek bir şeyler getireyim mi?
- You sure I can't get you a towel or something?
- Havlu getirmemi istemediğinden eminmisin?
Can I get you something? Is this country great or what?
- Size bir şey verebilir miyim?
Uh, can I get you a soda or something?
Teşekkürler.