Can we talk about it traducir turco
844 traducción paralela
Can we talk about it calmly?
Bu konuyu daha sakince konuşabilir miyiz?
Well, can we talk about it?
- Konuşabilir miyiz?
Can we talk about it in Palm Beach tonight?
Bu akşam Palmiye Kumsalında konuşabilir miyiz?
Can we talk about it tonight?
Bu gece konuşabilir miyiz?
When can we talk about it?
- Bu konuda ne zaman konuşabiliriz?
Okay, but can we talk about it?
Tamamm, ama bu konuda konuşabilir miyiz?
Can we talk about it tomorrow? Ljust took Sorpax.
Bu konuyu yarın konuşabilir miyiz?
- Can we talk about it?
- Bu konuda konuşabilir miyiz?
But can't we talk about it tomorrow?
Ama bunu yarın konuşamaz mıyız?
See, I figure we could go somewheres behind an island where it's quiet - and we can talk about what to do.
Bana sorarsanız adanın arkasına gidebiliriz,... orası sakindir ve ne yapacağımızı konuşuruz.
Can't we talk about it later?
Bu konuyu sonra konuşabilir miyiz?
- We can talk about it later.
- Sonra konuşabiliriz.
Promise me you won't do anything crazy. We can talk about it when I get home.
Delice bir şey yapmayacağına söz ver.
- Perhaps I'd like it. - We can talk about that later.
- Belki hoşuma gider.
Can't we talk about it, Bill?
Bunu konuşamaz mıyız, Bill?
There's no reason we can't sit down and talk about it.
Ve bunları oturup sessiz bir şekilde de konuşabiliriz.
We can talk about it.
Bu konuyu konuşabiliriz.
It's late, let's go to bed, we can talk about this in the morning.
Geç oldu, hadi yatalım, bu konuyu sabah konuşuruz.
Maybe we can talk about it.
Seninle karşılıklı konuşalım.
Can't we talk about it in a calmer place?
Daha sakin bir yerde konuşamaz mıyız?
We can talk about it to our grandchildren if we have any grandchildren.
Bir gün torunlarımıza anlatabiliriz bunu torunlarımız olursa tabii.
- Maybe we can talk about it.
- Bu konuyu konuşsak.
Maybe you know a nice little place we can have lunch and talk about it.
Belki yemek yiyip, bunu konuşabileceğimiz küçük hoş bir yer biliyorsunuzdur.
Never mind, we can talk about it later.
Neyse, sonra konuşuruz.
But maybe we'll talk about it now so you can think about it.
Sanırım şimdi konuşursak üzerinde etraflıca düşünebiliriz.
And we can talk about it for a while.
Bunun hakkında biraz konuşuruz.
We can talk about it when we get home.
evimize gittiğimizde konuşabiliriz.
Then we'll talk about it later! No! I can't!
önce biraz misafirim olun bunu daha rahatça konuşalım!
And we can't talk about it.
Ve bunun hakkında konuşamıyoruz.
We can't talk about it... because we are afraid of the government.
Konuşamıyoruz çünkü hükümetten korkuyoruz.
We'll know more tomorrow, if it We can talk about what we saw.
Yarın daha çok şey biliyor olacağız, tabi gördüklerimizi anlatabilirsek.
Can we talk it out? - There's nothing to talk about.
İçindekileri dökmelisin, Emilia.
We can't even talk about it, sir?
Üzerinde biraz daha konuşamaz mıyız?
Hey, you wanna come on down here, we can talk about it!
Hey, aşağı inersen, yüz yüze konuşabiliriz!
- Can we go outside and talk about it?
- Bu konuyu dışarıda konuşabilir miyiz?
But that doesn't mean we can't talk about it?
Ama bu uzlaşamayacağımız anlamına gelmez, değil mi Huphrey?
Sergeant, can you come here so we can talk about it, you know?
Çavuş, buraya gelebilir misin konuşalım bunu?
- Can we not talk about it tonight?
- Bu akşam bunu konuşmasak?
We can talk about it on the flight.
Uçuşta konuşuruz bunları.
Do you think we can sit down and talk about it for a minute?
Oturup bir dakika konuşabilir miyiz?
We've been through hookers and boxing... we can't talk about work, cause it's a sensitive issue... that's it I guess.
Fahişelerden ve bokstan bahsettik. İşten bahsedemiyoruz çünkü fazla hassas bir konu. - Sanırım öyle.
- We can't talk about it, officer.
- Bundan bahsetmemeliyiz bile.
The owners don't like us to talk about it. Can we handle it quietly? .
Mülk sahibi bu konuda konuşmamızı istemiyor.Sakince halledebilirmiyiz?
We can talk about it on the phone and kind of square everything away.
Bunu telefonda konuşup, plan yaparız.
All right, Geoffrey, we can talk about it when you're rested.
Anlaşıldı Geoffrey, bu konuyu dinlendiğinde konuşabiliriz.
We can't talk about it here.
- Burada konuşamayız.
Can't we at least talk about it?
- En azından konuşamaz mıyız?
We can talk about it, not just in whispers.
Fısıldamak yerine bunu açıkça konuşabiliriz.
Can't we just talk about it?
Bunu konuşamaz mıyız?
I find it profoundly disturbing that we're told of the tragic destruction of youth and all we can think to talk about is adequate mourning times and misused vocabulary words.
Bunu son derece rahatsız edici buluyorum biz burada gençliğin trajik yıkımından söz ediyoruz ve tek konuşmayı düşüneceğimiz yas zamanının uygun olması ve hatalı kullanılan kelimeler.
It's all right by me, we can talk about it.
Bana uyar, konuşuruz.