Can you talk to her traducir turco
625 traducción paralela
- Can you talk to her, please?
Konuş onunla, lütfen.
- Can you talk to her?
- Onunla konuşabilir misin?
Can you talk to her?
Onunla konuşabilir misin?
You can't talk to her, nobody can. It's Marsh's orders.
Onunla konuşamazsın, kimse konuşamaz, Marsh'ın emri.
- Why do you think you can get her to talk?
- Konuşmasını sağlayacağını nereden biliyorsun?
"Good old Ida you can talk it over with her, man-to-man!"
"Bizim Ida erkek erkeğe konuşabileceğin bir kız!"
Can you talk to her for me?
Benim için onunla konuşur musun?
Mmm, can I talk to her friend now - the model you spoke about?
Şimdi şu bahsettiğiniz model arkadaşıyla konuşabilir miyim?
Can I talk to her and not have that worrying about nothing... And know when... what you feel for her.
Ben artık bunu onunla tartışabilirim, çünkü onun için ne denli güçlü duygular beslediğini duyduğunda merak edeceğim bir şey kalmayacak.
Please talk to her see if you can.
Lütfen, onunla konuş, bir sakıncası var mı, öğren.
Well, I think we can talk her into it, what with you wanting to be a peace officer and all.
Sanırım onu ikna edebiliriz, niçin güvenlik işini seçtiğini anlatarak.
She can read lips if you talk straight to her.
Eğer direk ona doğru konuşursanız, dudakları okuyabilir.
Well... at least you can talk to her.
En azından onunla konuşabilirsiniz.
Can't you talk to her about it?
Annemle konuşamaz mısın bunu?
There's no need for that. You can always talk to me about anything.
Buna ihtiyacın yok.Her zaman, her şey hakkında bana gelip konuşabilirsin.
So, you can talk to her at her house.
Bu yüzden, evinde konuşabilirsin.
You can talk to her right here.
Burada konuşabilirsiniz.
You can talk to the marshal, to the colonel, to whomever you want.
Komiser'le, Albay'la, her kimle istiyorsan konuşabilirsin.
If you can't talk to her, you're running.
Onunla konuşamıyorsan, kaçıyorsun demektir.
- I'll do what I can. Oh, and by the way, when you talk to her, would you pass this on? - That's good.
- Elimden geleni yapacağım.
Now you're going, and, well, I can't talk to her.
Sen gidiyorsun. Onunla da konuşamıyorum.
You can't talk to her.
Onunla konuşman gereksiz.
Now's the time to talk to her, but you can't.
Şimdi onunla konuşma zamanı, ama yapamıyorsun.
She tells me everything lf she wants to talk... she can talk to her own parents ; But certainly not you
eğer o mutsuz olursa... onunla olmam daha iyi olur o bana herşeyi anlatır sana herşeyi anlatsaydı... kendi ailesinden de bahsederdi ama belli ki bizen haberin yok
How long do you think it would be before I can talk to her?
Sizce kendisine gelmesi icin ne kadar zaman gecmesi lazim?
I can't make her talk to me but she'll tell you the truth.
Onu zorla konuşturmam ama sana doğruyu söyleyecektir.
If you help me carry Sleeping Beauty up out of the cellar and load her into our car, and drive her out to some deserted road where a suicide can take place, I promise you we'll talk this thing over.
Eğer Uyuyan Güzel'i aşağıdan alıp arabaya taşımama ve bir intiharın gerçekleşebileceği ıssız bir yola götürmeme yardım edersen söz veriyorum hepsi sona erecek.
You can see her now, but don't talk to her too much or get her too excited, okay?
Şimdi onu görebilirsiniz. Fakat çok konuşup heyecanlandırmayın, tamam mı?
Well, you can talk to her?
Onunla konuşabiliyor musun?
I don't care what Physis did! You can't talk to her like that!
Physis ne yapmış olursa olsun onunla bu şekilde konuşamazsın!
Someone you can talk to about everything, who'll stand by you in adversity, and who'll help pull the cart or sell at your stand when you're away.
Her şeyi konuşabileceğiniz zor günlerde yanınızda olacak arabayı çekmenize size yardım edecek ya da siz yokken standınızda satış yapabilecek birine ihtiyacınız var.
You can talk to her, reason with her.
Onunla konuşabilir, onu ikna edebilirsin.
You can talk to her yourself.
İstersen konuşabilirsin.
I can't wait to talk to Jackie after that. You'll love her.
Sonrasında Jackie'yle konuşmak için sabırsızlanıyorum.
If you can get her to talk, fine.
Onu konuşturabilirsen, konuştur.
No. You can't talk to her till I get it.
Haritayı elime geçene kadar onunla konuşamazsın.
Well, now, if what you want to talk about is what you're all the time talking about, Maryann can stay.
Konuşmak istediğin şey, her zaman konuştuğun şey ise Mary Ann kalabilir.
But let me talk to her, and we'll see if we can't help you out.
Ama onunla konuşayım. Bakalım size yardımcı olabilir miyiz.
You come down here slumming to talk to me, you think you can get me to do whatever you want.
Fakirhaneme konuşmak için gelerek bana her istediğini yaptırabileceğini mi sanıyorsun.
We can talk about anything you want to talk about.
Konuşmak istediğin her şey hakkında konuşabiliriz.
( Sniffs ) Jack... if you can't sleep or you're having a nightmare Or... ( stammers ) or you just need to talk
Jack... uyuyamazsan ya da kabus görürsen ya da... ya da konuşma ihtiyacı duyarsan geceleri, ben... her zaman benim kapımı tıklatmalısın.
And you still have time to call in on open-line, where at 5am, let's face it, we can talk about absolutely anything.
Ve hâlâ açık hattı aramak için vaktiniz var, ve saat sabahın beşi, kabul edelim, istediğimiz her şey hakkında konuşabiliriz.
You can talk to her now, Harry.
Şimdi onunla konuşabilirsin, Harry.
After I talk to her, you can come up and do your stuff, okay?
Onunla konuştuktan sonra, sen gelir ve işini yaparsın, tamam mı?
Can you give me Mrs Lippman's address? I need to talk to her.
Bana Bayan Limppman'ın adresini verirmisin Onunla konuşmam gerekiyor.
You bring her to me bleeding, and now you think you can talk to her?
Yaralı halde getirdin, şimdi onunla konuşabileceğini mi sanıyorsun?
I read in a magazine you can talk to me about anything.
Bir dergide okudum, benimle her şeyi konuşabilirsin.
- Hey, you can't talk to her like that.
- Hey, onunla böyle konuşamazsın.
- Every time I talk to you, somebody gets hurt.
- Seninle her konuştuğumda birinin canı yanıyor.
You can talk to me about anything.
Benimle her şeyi konuşabilirsin.
Next to her, you can feel free to talk about anything.
Ne istersen söylemekten çekinmezsin.