Cannon traducir turco
2,688 traducción paralela
We should already have been to Cannon Beach for the main event.
Asıl etkinlik için bir saat önce lanet olası Canyon Beach'te olmamız gerekiyordu!
- He has a cannon down there. - Doughnut.
- Adamın aşağıda top güllesi var.
- We're going to Mama Cannon's.
- Mama Cannons'a gidiyoruz.
We were peppered with cannon fire.
Toplarla bize ateş yağdırdılar.
David, the president can't be a loose cannon.
David, başkan serseri bir mayın olamaz.
He's a loose cannon.
Onun hiçbir bağı yok.
Apparently, I was a loose cannon before.
Belli ki öncelerde tam bir delifişekmişim.
-'You are a loose cannon.'
- Hâlâ da delifişeksin.
Not bad for a loose cannon.
Senin gibi bir delifişek için hiç de fena değil.
Who was up there firing that fuckin'cannon?
Yukarından ateş eden kimdi?
My performance brings Angela Cannon to life.
Oyunculuğum, Angela Cannon'a hayat veriyor.
In this case, it would be Joseph Fox and Angela Cannon, hence "FoxCan."
Bu durumda konu, Joseph Fox ve Angela Cannon olmalı ki adı FoxCan. Aynen.
- Mmm-hmm. Joseph Fox and Angela Cannon. How did you know their names?
Joseph Fox ve Angela Cannon, isimlerini nereden biliyorsun?
They believe that Angela Cannon should be together with Alfonso Dominguez.
Angela Cannon'ın Alfonso Dominguez'le birlikte olması gerektiğini düşünenler.
As in Angela Cannon? As in star of Temptation Lane?
Angela Cannon rolündeki, "Temptation Lane" in yıldızı olan?
Well, then why did she write this scene where Angela Cannon has an unfortunate encounter with a bull?
O hâlde Sarah neden Angela Cannon'ın talihsiz boğa dövüşü sahnesini yazdı?
I told her Angela Cannon is the heart and soul of the show, but when I saw she wouldn't back down, I left.
Angela Cannon'ın, dizinin kalbi ve ruhu olduğunu söyledim. Ama baktım ki geri adım atmıyor, ben de gittim.
Mandy's staying because Angela Cannon is the heart and soul of this show.
Mandy kalıyor çünkü Angela Cannon dizinin kalbi ve ruhu.
Brittany out of a cannon, but it wasn't safe, so Brittany,
Sue Bittany'i toptan fırlatmaya çalıştı ama bu güvenli değildi.
Sue tried to shoot Brittany out of a cannon to win Nationals, but the only thing she won was Katie Couric's "Loser of the Year."
Sue, elemeler için Brittany'i büyük bir fırlatıcıdan fırlatmaya çalıştı, ama elde ettiği tek şey Katie Couric'in "Yılın Eziği." ödülüydü
My friend Shannon the Cannon here... tells me Will wants to hop up on stage and sing us a song.
Arkadaşım Ağır Top Shannon, Will'in sahneye atlayıp bize bir şarkı söylemek istediğini bana söyledi.
Cannon did not reject me.
Cannon beni reddetmedi. - Ne yaptı?
Everything I said about Mr. Cannon was a lie.
Mr.Cannon hakkında söylediğim her şey yalandı.
And let Mr. Cannon go free.
Ve, Mr.Cannon'u serbest bırakın.
Since winter break is almost done, and our Mr. Cannon nightmare is finally finished...
Yarı yıl tatili başlıyor. Tanrıya şükür, Mr. Cannon kabusu sona erdi.
The captain's a loose cannon.
Kaptan nerede ne yapacağı belli olmayan biri.
My favorite movie is Love Don't Cost a Thing, with Nick Cannon, which is based on Can't Buy Me Love, which is based on Kramer vs. Kramer or something, which I think was Shakespeare.
En sevdiğim film ; "Kramer vs. Kramer" den uyarlanan "Can't buy me love" dan uyarlanan Nick Cannon'un oynadığı "Love don't cost a thing". "Kramer vs. Kramer" de Shakespeare'den uyarlandı sanırım.
Pretend to put it on, then hide it in your poop cannon.
Üstüne koyuyormuş gibi yap, Sonra taşaklarınla sakla.
I'm not a cannon.
Ben top değilim.
Huh. I guess I am a cannon.
Galiba topmuşum.
Not that I know of, but he does know how to handle a loose cannon. - Today, Nick McCullers showed up.
Bildiğim kadarıyla değil ama sorumsuz insanlarla nasıl başa çıkılacağını biliyor.
- CO says he's likable, but a bit of a loose cannon.
Yetkili subayı iyi biri olduğunu ama biraz sorumsuz olduğunu söyledi.
♪ ooh, they point the cannon at you, lord ♪
♪ topun ağzını sana çevirirler, tanrım... ♪
♪ Ooh, they point the cannon at you, lord ♪
♪ topun ağzını sana çevirirler, tanrım... ♪
I'm telling you, that is one loose cannon.
I'm telling you, that is one loose cannon.
Man the cannon!
Topun başına geçin!
Ravenscroft was a bit of a loose cannon back in those years.
O yıllarda, Ravenscroft, biraz zıvanadan çıkmıştı.
Maybe the riot squad will let me shoot someone with a water cannon.
Belki çevik kuvvet panzerden su sıkmama bile izin verir.
Head's pounding like he split it open with a cannon.
Kafam çatlıyor sanki bir şeyle vurmuş gibi.
Could've used a warning before you fired that Cannon.
Şu topu ateşlemeden önce uyarabilirdin. Üzgünüm Nigel.
I saw a Buster Keaton film where he had a mini cannon tied to his foot, and he couldn't get it off his foot.
Buster Keaton'ın bir filminde ayağına küçük bir top bağlıydı ve ondan bir türlü kurtulamıyordu.
One of the funniest times is when I walked up behind Ehren with the mini cannon, and I was dressed as a pirate.
En komik anlardan biri, korsan kılığına girip Ehren'in peşinden mini topla dolaştığım zamandı.
And so, I have to walk this mini cannon out of frame, very un-sneakily, and it was really awkward.
Sonra topu gayet gizlenmeden ortadan kaldırmak zorunda kalmıştım, çok acayipti.
Tell me, Cardinal, what is the Italian for cannon?
Söylesene Cardinal. İtalya'nca cannon nasıl denir?
Your Italy will soon be deafened by the sound of cannon.
Yeni icatımız olan cannon top'unun sesi ile. İtalya'nız yakında istila edilmiş olucak
They have heard a sound that is new to their Italian ears : the sound of cannon.
İtalyan'nın kulakları yeni cannon toplarının sesleriyle yankılanıyor.
- What about cannon?
Peki ya cannon topu?
- Their cannon was vulgar, indeed, when they brought Lucca to its knees.
Lucca'yı diz getirdiklerinde topları adiydi, tabii.
Holy Father, to outwit their cannon.
Kutsal babamız, zekice bir plan Cannon topları için.
- What is cannon for, Holy Father?
kutsal babamız cannon ne içindir?
Cannonball?
Cannon topu?