Caress traducir turco
516 traducción paralela
"See, Nanon! Eyes that adore you hands that long to caress you and strength to protect you!"
Bak Nanon, sana adeta hayran olan gözler seni kucaklamak için hasretle yanan eller ve korumak için de gücüm!
Give us the giddiness Give us the caress Of a ravishing mistress!
Büyüleyici bir bayanın sersemliğini onun sevgisini verin bize!
He meant that as a caress, dídn't he? I
Şu okşayışı öyle anlar, değil mi?
He loved the blue of God's heaven... the soft caress of the south wind.
Ama payına Tanrı'nın cenneti güney rüzgarının serin kucağı düştü.
It was only a caress, nothing more.
Sadece gidikladi. Önemli bir sey yok.
Caress my face.
Yüzümü okşa.
# Her caress was soft and her kisses sweet #
# Her caress was soft and her kisses sweet #
I promise you a playmate. For your lonely horns to fondle and caress.
Sana söz veriyorum, o güzel boynuzların için çok güzel bir arkadaşın olacak.
I want you to touch me, caress my skin with your hands.
Bana dokunmanı, ellerinle tenimi okşamanı istiyorum.
I wish I could caress them tenderly.
Keşke onları nazikçe öpebilseydin.
You can't stand to let me caress you.
Seni okşamama tahammül edemiyorsun.
Rather, we should make of a man's dignity our foremost ally and caress it, soothe it, talk fondly to it and treat it like our dearest toy.
Daha çok, bir erkeğin gururunu en büyük müttefikimize çevirmeliyiz ve onu okşayıp, yumuşatıp, onunla güzel konuşmalıyız ve en değerli oyuncağımızmış gibi davranmalıyız.
But all you ever desire Is to caress my physique
Ama hepinizin arzuladığı şey bedenimi okşamak
And he wanted to caress my hands.
Elimi de okşamak istedi.
To caress your hands, 20 sous?
20 kuruşa elini mi okşayacak?
Would you let another man caress you?
Başka biriyle birlikte olsaydın seni okşamasına izin verirdin.
Let me caress you.
Seni okşamak istiyorum.
Just caress it!
Okşar gibi bas üzerine.
It's like a caress of love.
Bu bir sevgiyi okşamak gibi.
So you turned to your father who did caress you.
Sen de, seni seven babana yöneldin.
Go ahead and caress it.
Aferin, böyle okşa onu.
That's right, caress it.
İşte böyle, okşa.
You used to bite me, and caress me, and carry me to my bath.
Eskiden beni ısırırdın, okşardın, banyoya taşırdın.
I can caress you, kiss you.
Seni okşayıp öpebilirim.
You'll take me in your arms and caress me. You'll hold me so tight.
Beni kollarının arasında al, okşa, beni sıkı sıkı sar.
Not to caress you, but to wring your neck.
Sarılmak istemiyorum. Boğazını sıkmak istiyorum.
You kiss someone and caress them, but in the end you stay on the outside.
Birini seversin, kucaklarsın. Ama sonunda ayrılırsın.
He'll caress you
Başta çıplak mı olacaksın?
No, he'll caress you and kiss you.
Hayır, seni öpecek ve okşayacak.
Could you kiss two girls at once and caress them?
İki kızı aynı anda öpebilir ve onları okşaya bilirmisin?
But the echo that runs throughout the day that echo beyond time, anguish or caress...
Gün boyunca sürüp giden ; zamanın, büyük acıların veya şefkatin ötesinde olan bu yankı silsilesi bir yana...
A caress leads us from our infancy increasingly I see the human form as a lovers'dialogue
Bir okşayıştır çocukluğumuza yol gösteren. İnsanları, gittikçe bir aşıklar diyaloğu halinde görüyorum.
I never comb it, I simply caress it.
Saçımı asla taramam.
And then she has nobody to caress her.
Sonuçta onunla ilgilenecek kimse yok.
You can caress me all over.
Bana istediğinizi yapabilirsiniz.
While the trade winds caress the sea
Alize rüzgarları denizi okşarken
It's wrong to drink something one doesn't like, to accept things one dislikes, see people one dislikes... caress a girl one dislikes.
İnsanın sevmediği şeyi içmesi sevmediği şeyleri kabullenmesi sevmediği kişilerle görüşmesi ... sevmediği bir kızı okşaması yanlış şeyler.
Just caress it.
Sadece elini kaydır. "
If we're to die caress me, please.
Eğer öleceksek lütfen okşa beni.
Caress her using both hands.
İki elinizle onu okşayın.
You let me caress you...
Sana sarılmama izin ver...
If I caress you it's because I'm lonely tonight.
Sana sarılabilseydim çünkü bu gece yalnızım.
Now I can caress them at any time.
Artık onları istediğim zaman okşayabilirim.
As I caress your body, I perceive constant variations.
Vücudunu okşadıkça sürekli değişimler seziyorum.
You can caress it.
Okşayabilirsin.
Let me caress those poor, innocent bodies!
İzin ver bana, o zavallı masum bedenleri son kez kucaklayayım!
Caress her nose and all that.
Burnunu okşama isteği gibi şeyler.
A caress has to be accepted.
Okşanacaksa rızasıyla olmalı.
Maybe, Gyulchatai doesn't caress him well enough?
Belki de Gyulchatai onunla yeterince ilgilenmiyordur?
# I'll know you caress me #
Evet, kazanmak istiyorsan...
AND THEN CARESS THEM.
Piponu şimdi içmek istemez misin?