Carts traducir turco
468 traducción paralela
And there... where the buffalo are harnessed to the carts
Ve orada... manda arabalari için koşum takımı
We only have ox carts, and every ox knows me personally.
Sadece kağnılarımız var ve her öküz şahsen tanır beni.
Carts don't take more than ten pigs.
Arabalar on taneden fazla domuz almıyor.
The string of carts from Smolensk... has been intercepted again by that Russian officer.
Smolensk'ten gelen arabaları... Rus subaylar ele geçirmiş.
- Must be near the carts.
- Buralarda bir yerde olması lazım.
He didn't see any rockets, but he did see a couple of hundred coolie carts, and they all had grooved wheels.
Hiç roket görmemiş, ama bir çok oluklu tekerlekleri olan, hamal arabaları görmüş.
Coolie carts seldom have grooved wheels.
- Arabaların oluklu tekerlekleri olmaz ki.
Carts the stuff out of the country.
Malları ülke dışına çıkarıyor.
They're now arranging their carts around the camp.
At arabalarını kampın çevresine diziyorlar.
To arms! Guard the carts!
Saldırmaya hazır olun, hadi!
Get carts, wagons! Form a barrier!
Atları ve arabaları alıp, bariyer yapın!
Block the pass with carts!
Arabalarla geçiti kapatın!
Unload all the carts.
Bütün arabaları boşalt.
Send the large and small carts first.
Önce küçük, geniş el arabalarını yollayın.
Hide yourselves beneath the carts.
Kendinizi bu arabaların altına saklayın.
Take a couple of carts.
At arabasına bağla.
Let's go to the carts!
Hadi, arabalara gidelim!
The store closes at 10 : 00, and then old Mr. Weinermeyer sweeps up... and then he collects all the push carts.
Dükkan 10 : 00'da kapanıyor ve sonra yaşlı bay Weinermeyer ortalığı süpürüp... Tüm alışveriş arabalarını toplar.
As it turned out, they had been part of a gang of hijackers that stole supermarket carts, filed off the serial numbers, smuggled them to Mexico, where they had sold them as baby carriages.
Ortaya çıktı ki, bunlar otostop çetesinin üyeleri imişler, süpermatket arabalarını çalıyorlar, seri numaralarını silip, Meksiko'ya kaçırıyorlarmış. Orada bunları bebek arabası olarak satıyorlarmış.
He's not the first man to put the cart before the horse, but three carts and no horse?
Arabayı atın önüne çeken ilk kişi o değil, ama üç araba ve at yok?
We have carts and bicycles...
Bisikletler ve el arabaları var...
No, to the go-carts.
Hayır, çarpışan otolara.
On second thought, let's go to the go-carts.
Düşündüm de, çarpışan otolara gidelim.
Seem to recall seeing'her on one of the carts.
Onu, at arabalarından birinin üzerinde gördüm.
Carts?
At arabaları mı?
Though with the carts they should get across.
Ama belki at arabalarıyla başarabilirler.
The minute we was all finished here, Zachary and fifty of them vigilantes headed out over the desert after the carts.
Hepimizin işini bitirdikten sonra, Zachary ve,... adamlarından ellisi çöle, onların peşine gitti.
Don't call the Grim Reaper, get to the carts!
Çene çalmayı bırakın, köpekler! Azraili davet etmeyin! Arabalara, hepiniz!
The carts?
Ya arabaları ve erzakları?
There're three machine-gun carts outside.
Orada dışarıda üç makineli tüfek arabaları var.
Take our golf carts, but don't drop anything cos we're gonna play golf later.
Golf arabalarımızı al ama sakın düşürme çünkü daha sonra golf oynayacağız.
The carts.
Atlı arabalarla.
They're using carts to move their wounded and the supplies.
Atlı arabalarla, yaralıları ve malzemeleri taşıyorlar.
The carts came to me in my dream. I couldn't figure it out.
Atlı arabalar rüyama girip başımı ağrıttı.
They threw the wounded and what was left of the supplies in the carts.
Malzemeleri boşaltıp arabalara yaralıları bindirdik.
In the procession came trumpeters and musicians and strange animals... from the conquered territories... together with carts laden with treasure and captured armaments.
Fethedilen bölgelerden müzisyenler, tuhaf hayvanlar ve farklı eşyalar getirilirdi, ele geçirilen hayvanların sırtında hazineler taşınırdı.
Is it true that the State would abolish the horse carts?
Belediye arabaları kaldıracakmış, doğru mu?
These carts cause all the accidents.
Ben bilirim arabacı milletini. Bütün kazaların sebebi bunlar.
They should've abolished carts.
Pislik sizde. Kaldırmadılar ki, kurtulalım!
They want to abolish horse-carts but they don't care for us.
- Fakat bu kadar insanın neyle doyacağını sormuyorlar. - Bu arabalar kalkarsa, ne yaparsınız?
Forbidding carts, they'll put us among them.
Arkadaşlar, hepiniz beni can kulağıyla dinleyin. Biliyorsunuz, memlekette bir sürü işçi aylak geziyor.
Oh, yeah. I just came across carts of dead bodies.
Oh, evet, geldiğimde taşınan cesetlere rastlamıştım.
- Yes, there're carts that make noise...
- Evet, gürültü yapan arabalar vardır...
I'II have it all loaded onto carts.
Bütün bu arabaları yükleyeceğim.
Secure the carts take a rest Secure this cart there! Huffy " P!
Hadi çabuk!
Where are my carts?
Yük arabalarım nerede?
C-carts?
Yük arabaları mı?
The carts with the valuables in them.
Değerli eşyaları taşıyan arabalar.
Will your little carts stop Pharaoh's Chariots?
Arabalarınız Firavun'u durdurur mu?
You know those carts with the horses... with the feathers on their heads?
- Faytonlarla adayı gezip bir yerde "aperativo" atıştırırız diye düşünmüştüm. - Neden?
But for your help our carts and even our lives would be lost
Yardımınız için çok teşekkür ederiz!