English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Causing

Causing traducir turco

3,946 traducción paralela
this vertical fracture bisected the thyroid prominence and fractured both superior horns, causing a soft tissue hemorrhage.
... bu dikey yırtık tiroit kesesini yarıyor ve gırtlak kıkırdağını parçalayarak yumuşak doku kanamasına neden oluyor.
He was causing a scene at the institute and Johann sedated him.
Enstitüde olay yaratıyormuş Johann da ona yatıştırıcı vermiş.
- It appears to be a tumor, and that's what's applying the pressure that's causing your pain.
- Bir tümöre benziyor ve acınıza onun yaptığı basınç sebep oluyor.
It finally won't be causing anymore trouble.
Sonunda daha fazla soruna neden olmayacak.
Can you imagine causing such agony to someone, doctor?
Bu acıya sebep olmanın ne demek olduğunu düşünebilir misiniz, doktor?
That blood... that's what was causing the pressure on his brain.
O kan - Beyne bası yapan oydu.
There are toxins in your bloodstream that are causing you to cycle randomly.
Kan dolaşımında rastgele döngüye neden olan toksinler var.
It's 8 millimeters wide, and it's pressing on your optic nerve, which is causing the blindness.
Kitle 8 millimetere genişliğinde, ve optik sinirleri baskıladığı için, körleşmeye neden oluyor.
- Chuck Williams, 32 10 millimeter pituitary mass causing blindness,.
- Chuck Williams, 32 10 millimetr çapında körlüye neden olan hipofizde kitle.
I know I'm causing you trouble, but I can't stop here.
Sorununun nedenini biliyorum, ama burada duramam.
No offense to family but the kid's causing unnecessary to the good order and discipline of this jail.
Aile diye gücenme ama çocuk hapishanenin kurallarına ve disiplinine karşı gereksiz durumlara sebebiyet veriyor.
You like causing trouble, don't you?
Bela çıkarmayı seviyorsun, değil mi?
And I thought it was causing your- - Your violent episodes.
Saldırgan tavırlarına sebep olanın o olduğunu düşünmüştüm.
Their tangled arching roots form a grid which slows down the tidal water surging through them, causing it to drop its sediment, as mud.
Karışık kemerli gruplar gelgit sularını yavaşlatırlar. Onlar için düz bir yer ararlar ve onları çamur gibi bir yere yerleştirirler.
And if us hanging out all the time is causing this much tension between them, maybe we should just cool it.
Birlikte takıImamız bu kadar gerginliğe sebep oluyorsa ağırdan alsak iyi olur.
I mean, the stress of living a lie is causing you to just fall apart.
Yaşadığın o yalanın yarattığı stres hayatını paramparça eder durumda.
The stress of living a lie is causing you to just fall apart.
Yaşadığın o yalanın yarattığı stres hayatını paramparça eder durumda.
I believe it is causing me what you would call "pain".
Sanırım bu sizin "acı" dediğiniz şeyi bana yaşatıyor.
So what's causing it?
Buna ne sebep oluyor?
I think that's what's causing the tremors.
Sanırsam sarsıntılara bunlar neden oluyor.
Oh, I get it, so the jammed joints are filling with energy, and with nowhere for the matter to go, the strain to expand is what's causing the quakes.
Sıkışmış bağlantılar enerjiyle doluyor. Ama maddenin gidebileceği bir yer yok bu yüzden bu genişlemeye zorluyor ve bu da sarsıntılara neden oluyor.
Hey. I hear you two are causing a lot of problems here.
İkinizin burada çok sorun çıkardığını duydum.
You thought every time you did magic you were causing her pain.
Sihir yaptığın her zaman ona zarar verdiğini düşünüyordun.
In the meantime, I think I've localized the specific frequency that was causing so much interference when I tried to scan Ulik.
Bu arada, Ulik'in bulunduğu yeri araştırdığımda parazit yaratan o belirli frekansın yerini tespit ettim.
Some boys are causing vandalism outside City Mall.
Bir kaç genç şehir dışında kargaşa yaratıyor.
His bowels have twisted around the blood supply, causing an obstruction.
Bağırsakları kan kaynağının etrafında düğümlenmiş ve kan akışına engel oluyor.
It's a sad truth that the people closest to us are the ones capable of causing us the most pain.
Bize en fazla acıyı çektirebilecek kişilerin en yakınımızdakiler olduğu acı bir gerçek.
He shouldn't be causing anyone else any problems.
Başkasına bir sorun çıkartmamalı.
I'm treating one child with multiple tumors in his brain, and another little girl has an optic glioma which is causing her blindness.
Beyninden birden fazla tümör olan bir çocuğu tedavi ediyorum ve başka küçük bir kız, optik gliyomu var..... ve bu körlüğe neden olur.
what genetics is causing the anomalies that we are observing?
Gözlemlediğimiz bu anomalilere hangi ve nasıI bir gen sebep oluyor?
You know, if you want people to stop treating you like a problem child, stop causing problems.
İnsanların sana problem çocuk gibi davranmamasını istiyorsan problem çıkarmayı bırak.
During the transport, he disappeared after causing six casualties including Seo Hyun Woo.
Transfer sırasında Seo Hyun Woo dahil 6 görevliye zarar verdi.
Quit causing problems for everyone!
Herkesin başına problem olmayı kes!
causing instant, total-body muscle paralysis, which is why they died with a smile on their faces.
anlik tüm vücut felcine sebebiyet veriyor bu yüzden öldüklerinde yüzlerinde bir gülümseme vardi.
As a result of the pressure increase.. ... causing an interruption with the groundwater flow.
Artan basinç sonucunda Moskova Nehrinin zemininde kaymalar oldu.
I should be the one who's sorry, for causing this situation to happen.
Özür dilemeliyim, bu durumun olmasına neden olduğum için.
I understand Imotil mimics the symptoms of the original infection without causing the ill effects, is that right?
Anladığım kadarıyla Lomotil, yan etki olmaksızın esas enfeksiyonun belirtilerini taklit ediyor, doğru mu?
Causing trouble, I hope.
Sorun yaratıyorsundur, umarım.
We should keep this causing offense and then apology cycle going.
Bu gücendirme ve sonrasında özür dileme döngüsünü devam ettirmeliyiz.
She's not causing any trouble.
Bir sorun teşkil etmiyor.
Last week, some no-neck came into Beth's bar, started causing trouble, but Mark sorted him out.
Geçen hafta, Beth'in barına bir boyunsuz * gelmişti sorun çıkarmaya başladı ama Mark onu halletti.
Causing them to implode.
-... onların kendi içlerinde patlamasını sağlıyor.
The turbulence, the disturbance, that that creates is causing many new stars to be formed.
Bunun yarattığı çalkantı ve karışıklık birçok yeni yıldızın oluşumuna neden olmuştur.
Mr Foreman, on Count One of the indictment, causing grievous bodily harm with intent, contrary to section 18 of the Of fences Against the Person Act 1861, do you find the defendant, Donald Palmer, guilty or not guilty?
Sayın Jüri Başkanı, iddianamedeki Madde Bir üzerinde 1861 Kişilere Karşı İşlenen Suçlar Yasası'nın 18. bölümünün aksine ağır fiziksel zarar verme niyetiyle sanık Donald Palmer'ı suçlu mu yoksa suçsuz mu buldunuz?
Uh, the hematoma could be putting pressure on the white matter tracts, causing her to experience symptoms of Capgras syndrome.
Kanama ak madde demetlerinde baskı oluşturup Capgras sendromunun belirtilerini yaşamasına yol açabilir.
They're causing a deterioration of the planet's magnetic field, which in turn is causing these not-so-natural disasters.
Bunlar gezegenin manyetik alanında yıpranmalara yol açıyor, bu da çokta doğal olmayan bu afetlere sebep oluyor.
Or, maybe I wrote this so you'd be in here long enough for a lady to walk in... causing you to freak out and hide in the stall.
Belki de bunu yazmamın sebebi, sen bunu okuyana kadar bir kadının içeri girmesi ve korkup kabine saklanmandır.
I just need to figure out how to get him to leave without causing any more harm.
Sadece daha fazla zarar vermeden onu nasıl göndereceğimi bulmalıyım.
The release of adrenaline and noradrenalin in your system causes you to feel optimistic that your impulses are causing you to make, uh, reasonable risk assessments.
Sisteminizdeki adrenalin ve noradrenalin salınımı sizi iyimser hissetmenize neden oluyor, dürtüleriniz sizi buna sevk ediyor, makul risk değerlendirmesi.
The investigating committee finds Ewing Energies negligent in the operation of its methane rig, causing irreparable environmental damage.
Araştırma komitesi Ewing Enerjilerini, metan sondajındaki işte, onarılamaz çevre zararından dolayı ihmalkar buldu.
Does the man from Pawtucket agree not to run the article on the dead and missing boys, being that it needlessly inflames the public and most likely tips off the perpetrator, causing him to skip town, never to be caught or convicted ;
Pawtucketli adam ölü ve kayıp çocuklarla ilgili faslı işleme koymamayı kabul ediyor mu? Öyleyse zenci eti tercihini Herald'ın rakiplerinin sayfalarında okumak kasabadan kaçmasına neden olacak ve hiç yakalatmayacak veya yargılatmayacak, gereksiz yere halkı galeyana getirecek ve büyük olasılıkla faili ihbar edecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]