Charged traducir turco
4,836 traducción paralela
What I'm saying is that you're going to be charged with murder, and the first one will be Carrie's.
Diyorum ki cinayetle suçlanacaksınız ve ilki Carrie'nin cinayeti olacak.
Erich Blunt, head of Applsn and the world's youngest billionaire, in county jail tonight, charged with murder.
Applsn'ın başkanı ve dünyanın en genç milyonerlerinden Erich Blunt adam öldürmek suçundan bu akşam eyalet hapishanesine girdi.
We represent the citizens of the state of California in prosecuting persons charged with criminal conduct.
Suç işleyenlere karşı açılan davada, savcılık olarak Kaliforniya eyaletinin vatandaşlarını temsil ediyoruz.
So, if, after you've heard all the testimony, you believe beyond a reasonable doubt that Erich Blunt committed the crime of which he is accused, then it's your job to find him guilty as charged.
Eğer bütün ifadeleri dinledikten sonra Erich Blunt'ın, kendisine yöneltilen suçu işlediğine dair makul şüpheden fazlası olduğunu düşünürseniz onun suçlu olduğuna karar vermeniz gerekir.
If I don't, I'm to be charged with the attempted assassination of captain Renard.
Yapmazsam Yüzbaşı Renard'a cinayet teşebbüsünden tutuklanacağım.
Refused, he would also be charged.
Eğer karşı gelseydim, benim de sonum o mahkûmlar gibi - olacaktı.
Alvin the Treacherous... you are hereby charged with the following crimes :
Hain Alvin bu suçlarla suçlanıyorsun :
My father is charged with treason.
Babam ihanetle suçlanıyor.
Wanted on charged of kidnapping, blackmail and murder.
Kadın kaçırma suçlaması, tehdit etmek ve ÖLDÜRMEK!
- Your father and I were young vikings Charged with defending berk against dragon attacks.
- Baban ve ben Berk'i ejderha saldırılarından korumakla görevli genç Vikinglerdik.
And I'm using my new position to disband the anti-vigilante task force charged with capturing him.
Yeni yetkilerimi, kanunsuzluğuyla suçlanan bu kişi hakkındaki suçları düşürmek için kullanıyorum.
If she isn't charged, it puts him and the whole department under a microscope.
Eğer suçlanmazsa, kendisi ve bütün departman töhmet altında kalır.
So, yeah, if that's breaking the law, I'm guilty as charged.
Evet, bu kanunları çiğnemekse ben suçluyum.
Why haven't you charged Strauss yet?
Strauss'u neden hala suçlamadınız?
Your honor... under California Penal Code 1270.5, a defendant charged with a capital offense may not be admitted to bail when proof of his or her guilt is evident.
Sayın Yargıç... Kaliforniya Ceza Kanunu 1270.5'e göre, İdam cezası istenen bir sanık suçuna dair kanıtlar açıkça ortadayken kefaletle serbest bırakılamaz.
That thing just charged at me.
Bu şey bana direkt girişti.
The pills we found in the car will be inventoried, but he won't be charged.
Araçta bulduğumuz haplar kaydedilecek ancak hakkında suçlama olmayacak.
- Did we remember to... - No, no, it's-it's... it's charged.
- Hayır, şarjı var.
- Oh, god! It's-it's charged, and the ringer's on.
Şarjı var, zil sesi açık durumda.
I've been charged by Major Hewlett with ferreting out - a conspiracy in town.
- Binbaşı Hewlett tarafından şehirde bir komplo çıkarmakla suçlandım.
Parents were charged with meth trafficking in 2000 when Tommy was just seven years old.
2000'de ailesi uyuşturucu satmaktan tutuklandığında Tommy yedi yaşındaymış.
They were also charged with child abuse when CPS found evidence that Tommy was severely malnourished and physically abused.
Sosyal Hizmetler Tommy'nin kötü beslendiğini ve fiziksel tacize uğradığını anlayınca ailesi çocuk istismarıyla da suçlanmış.
So, some boy got his girl in trouble, they saw an end to it, she got poisoned violently, mortally even, by this chemist, who, insult to injury, charged them for it.
Yani, biri hatununun başını belaya sokuyor buna son vermenin yolunu görüyor, sonra kız hızlı bir şekilde zehirleniyor hatta ölümcül şekilde. Bunu yapıp onlara hasar veren kimyager ise onlardan para alıyor.
The good news is, you won't be charged with the murder of the mortician.
İyi haber, cinayetten tutuklanmayacaksın.
Police are investigating two new murders, and everything about them looks like the crimes that Colville was charged with.
Polis iki yeni cinayeti araştıyor ve olaydaki her şey... Colville dosyası ile aynı.
You'll be charged, fingerprinted, and released.
Suçlamanı filan yapar, parmak izini alıp serbest bırakırız.
All I know is that it cost $ 468 and that it was charged after midnight last night. Wow.
Tüm bildiğim dün gece, gece yarısından sonra 468 dolar hesap ödendiği.
He was charged with theft in Austin in'05.
2005'te Austin'de hırsızlıktan tutuklanmış.
That's double what the goat charged!
Ne? Keçinin istediğinin iki katı!
By not securing the entire area before he ordered Stapleton to be tasered, the lieutenant may be charged with criminally negligent homicide.
Stapleton için emir vermeden önce bütün alanı güvenlik içine almayarak, teğmenin cezai ihmalkar cinayet suçu almasına sebep olunur.
And he won't be charged with anything.
Ve hiç bir şeyle suçlanmayacak.
The defendant has been charged with conspiracy To transport drugs.
Davalı uyuşturucu sevkiyatı komplosuyla suçlanıyor.
Then they're gonna cross-reference, and figure out that now you've been charged with murder.
O zaman bilgileri karıştıracaklar ve cinayetle suçlandığını öğrenecekler.
I wanna say my laptop, fully charged, but I don't wanna seem subversive.
Dizüstü bilgisayarım demek istiyorum, şarjı tam dolu halde. Baltalayıcı gözükmek istemem ama "Rising Tide" falan derken...
They haven't charged him, they haven't even allowed him to speak without an attorney.
Onu suçlamadilar, bir avukatla görüsmesine bile izin vermediler.
I confessed, guilty as charged.
İtiraf ettim, iddia edildiği gibi suçluyum.
- Yeah! - The fucking whole place is charged, mate.
- Her yer mayın kaynıyor amına koyayım!
Well, last week, at 4 : 17 in the afternoon on the 23rd, to be precise, she charged a double soy latte at a coffee shop smack dab in the middle of the geo zone of the other 3 victims.
Geçen hafta ayın 23'ünde kesin olarak öğlen 4 : 17'de diyet üç kurbanın oturdukları yerlerin tam göbeğindeki bir kahve dükkânından duble soya latte sipariş etmiş.
I understand that Polly's confession was emotionally charged, but her claim that she helped Chelsea commit suicide by giving her a fatal dose of morphine is... patently false.
Polly'nin itirafının duygusal olarak yoğun olduğunu anlıyorum, ama Chelsea'ya intihar etmesi için ölümcül dozda morfin verip... yardım ettiği iddiası tamamen yanlış.
I've charged that battery as much as I can.
O pili elimden geldiğince çok şarj ettim.
If this is so, my Lord Howard should be charged alongside me.
Eğer böyle ise Lordum Howard da benimle birlikte suçlanmalı.
Have you ever been charged with or convicted of a crime?
Herhangi bir suçla yükümlendiniz ya da bir suçtan hüküm giydiniz mi?
Have you ever been charged with or convicted of a felony?
Herhangi bir suçla yükümlendiniz ya da bir suçtan mahkum oldunuz mu?
- After the man kicks the bucket. - And started spending the money the very next day. 7 thousands, charged on your credit card.
- Ayrıca ertesi gün parayı harcamaya başladınız kredi kartınızdan 7 bin liraya yakın para çekilmiş.
Unlike Mussolini, Hitler's attempt to seize power is a failure, and he's arrested and charged with treason.
Mussolini'nin aksine Hitler'in gücü ele geçirme girişimi başarısız olmuştu.
Dawn Hatfield is being charged with murder and criminal conspiracy.
Dawn Hatfield cinayet ve komplo kurmak suçundan yargılanacak.
We still have the beacon. It should be charged now.
Şimdiye kadar şarj olmuştur.
Aside from the Espionage Act, you can and will be charged with violating the Computer Fraud and Abuse Act as well as federal statutes that punish the theft or retention of stolen...
Casusluk Kanunu'nun yanı sıra, Bilgisayar Sahtekarcılığı ve İstismarı Kanunu'ndan cezalandırılabilirsin ve cezalandırılacaksın. Hırsızlığı veya çalınan belgeleri alıkoymayı cezalandıran federal yasaları saymıyorum bile.
If they don't reveal their source, they may be charged with contempt.
Kaynaklarını açıklamazlarsa, mahkemeye itaatsizlikle yargılanabilirler.
No journalist has ever been charged with espionage.
Şu zamana kadar hiçbir gazeteci casuslukla suçlanmadı.
No one was charged or prosecuted, though.
Kimse ne suçlanmış ne de dava açılmış.
charge 380
charger 19
charges 32
charging 153
charge to 127
charge me 17
charge again 20
charges were dropped 19
charging to 32
charger 19
charges 32
charging 153
charge to 127
charge me 17
charge again 20
charges were dropped 19
charging to 32