Chronicle traducir turco
379 traducción paralela
New York calling Mr. Adams... of The Chronicle at Washington, DC.
Chronicle'dan Bay Adams'ı arıyor.
This is Adams of The Washington Chronicle.
Ben, Washington Chronicle'dan Adams.
Here's a front page story in the Chronicle about a Mrs. Harry Silverstone in Brooklyn who's missing.
- Hala açım. Chronicle'ın birinci sayfasında Brooklyn'de kaybolan Bayan Harry Silverstone'ın haberi var.
Mr. Carter, here is a three column headline in the Chronicle.
Bay Carter, Chronicle'da üç sütuna başlık atmışlar.
Read all about it in the early morning Chronicle. The mystery of the lady that vanished in Brooklyn.
Chronicle'ın sabah baskısında hepsi var.
Read all about it in the early morning Chronicle.
Hepsini Chronicle'ın sabah baskısında okuyun!
The Chronicle's a good newspaper.
- Chronicle iyi bir gazete.
Chronicle's a good idea for a newspaper.
Chronicle bir gazete için iyi bir fikir.
But look who's working for the Chronicle.
Ama Chronicle için çalışanlara bakın.
You know how long it took the Chronicle to get that staff together?
- Haklısın. Chronicle'ın bu ekibi toparlaması ne kadar sürdü biliyor musunuz?
Make an extra copy of that picture and mail it to the Chronicle.
- Başka çekmeyecek miyiz? Fotoğrafı çoğaltıp Chronicle'postayla gönderin.
Bernstein, these men who are now with the Inquirer who were with the Chronicle until yesterday
Bernstein, düne kadar Chronicle'da olup şimdi Inquirer'de çalışan bütün bu adamlar.
Bernstein, these men who were with the Chronicle weren't they just as devoted to the Chronicle policy as they are now to our policies?
- Nereden öğrendin bunu, Charlie? Bernstein, Chronicle'da çalışan bütün bu adamlar... şimdi nasıl bizim ilkelerimizi benimsemişlerse o zaman da... Chronicle'ınkini benimsememişler miydi?
Do we stand for the same things the Chronicle stands for?
Bernstein, Chronicle ile aynı şeyleri mi savunuyoruz?
- In The Chronicle.
- The Chronicle'da.
You said so in The Chronicle.
The Chronicle'da öyle yazıyordu.
The Chronicle ought to form a cheering section for her.
Chronicle'da ona bir taraftar sayfası ayırmalısınız.
Chronicle.
Chronicle'dan.
Los Angeles Chronicle.
- Los Angeles Chronicle.
Chronicle.
Chronicle.
- I thought the Chronicle line was...
- Chronicle'ın çizgisi...
Officer, this is Casey Mayo on the Chronicle.
Memur Bey, ben'Chronicle'den Casey Mayo.
You can read all about it in The Chronicle.
'Chronicle'ye okursan görürsün.
The chronicle of the Tatra Mountain Rescue Service contains the expedition report, dated January 1945, which goes like this :
Keşif raporu Tatra Dağı Kurtarma Servisi.. tarihini içeriyor, Ocak 1945, ve şöyle gidiyor :
only their names and this story were written in the chronicle of the blue Cross with an ordinary pen on the paper that has already turned yellow.
Sadece isimleri ve bu hikaye.. Mavi Haç'ın tarihine yazılmıştır. Sarıya dönmüş bir kağıda sıradan bir kalemle!
I, Hamar, lord high priest of Egypt am preparing a chronicle of the reign of Khufu ruler of Egypt.
Ben, Mısır'ın Başrahibi Hamar Mısır'ın Hükümdarı, Khufu Hanedanlığı'na ait bir günlük tutuyorum.
A lady at the hairdresser's asked me for my autograph... and the man at the corner said I ought to sell my story to the Chronicle.
Kuafördeki bir kadın benden imza istedi Köşede bir adamda hikayemi gazeteye satmam gerektiğini söyledi
- I'm with the Chronicle, may I sit?
Chronicle'danım. Oturabilir miyim?
- In the Chronicle?
- The Chronicle'da mı?
Before viewing tonight's chronicle, we must identify the party who is footing the bill.
Bu gecenin günlüğünü izlemeden önce, faturayı kimin ödeyeceğini belirlememiz gerekiyor.
Well, isn't this the Chronicle Building?
Şey, bu Chronicle Binası değil mi?
That's Mr. Beekman of the Chronicle.
Şu Chronicle'dan Bay Beekman.
You're on the Chronicle?
Chronicle'dansınız?
For details of how a more modern man coped with the situation, I refer you to tonight's chronicle.
Daha modern bir insanın bu durumla nasıl baş edebileceğinin ayrıntıları için, sizi bu gecenin öyküsüne yönlendiriyorum.
You have announced an entertainment in the town chronicle brimming with a range of sensations.
Dr. Vogler, şehirde önemli derecede sansasyonel etki yaratacak. bir gösteri yapacağınızı duyurdunuz.
Here you see only a handful... of the 2,500 highly-trained specialists employed by the Evening Chronicle.
Evening Chronicle'da çalışan... eğitimli 2500 uzmanın sadece birkaçını görüyorsunuz.
Tonight, to start us off, we invited James Gannon...
Bu gece ilk olarak Chronicle'ın yerel haber editörü...
City Editor of the Chronicle.
James Gannon'u davet ettik.
This is the Chronicle.
Chronicle'dan arıyorum.
It's James Gannon of the Chronicle.
Chronicle'dan James Gannon arıyor.
The Chronicle has a circulation of a half million.
The Chronicle yarım milyon baskı yapıyor.
Only this morning, at the staff meeting, Jim made the point that... although we have to keep The Chronicle vital and exciting and commercial... perhaps we ought to do a little more interpretation of the news... give our readers a little more to think about.
Daha bu sabah, personel toplantısında Jim bir konuya değindi. The Chronicle'ın canlı, heyecan verici ve ticari olmasını sağlamakla birlikte... haberlere belki biraz daha yorum getirmemiz, okurları... düşünmeye sevk etmemiz gerektiğine değindi.
I know nothing, except that you live on Dartmoor... have a copy of the Devon County Chronicle in your briefcase... dated June 14.
Dartmoor'da yaşadığınız dışında başka bir şey bilmiyorum... Çantanızdaki Devon County Chronicle gazetenizin üzerinde 14 Temmuz tarihi var.
Or take this from the San Francisco Chronicle, May 15, 1910 :
Veya 15 Mayıs 1910 San Francisco Chronicle'dan şuna bakın :
The familiar features of the man in the moon are a chronicle of ancient impacts.
Ay'daki adamın bildik yüz hatları eski çağlardaki çarpışmaların kronolojik tarihidir.
In all the land there was not one voice raised in behalf of the Cheyenne until... In The Sun, the Times, Chronicle.
Cheyen'lerin tarafını tutan tek bir ses dahi çıkmıyordu ta ki "The Sun, The Times, Chronicle" gazetelerinde bu konuda haberler çıkıncaya kadar.
A chronicle no longer gold
Sanki yumuşak bulutların arasında
A chronicle no longer gold
Kaybolacak tarihin altın devri...
A chronicle no longer gold
Kaybolacak tarihin altın devri.
- "I would gladly suppress it, were it not a chronicle."
"Onu memnuniyetle saklayacağım, o bir tarih değil."
You will be provided with a recording translating device in hopes that a chronicle of this contest will serve to dissuade others of your kind from entering our system, but you will not be permitted to communicate with your ship.
Size ayrıca çeviri yapabilen bir Kayıt cihazı da vereceğiz. böylece bu yarışma sayesinde başkaları da sistemimize girmekten vazgeçerler. ancak geminle iletişim kuramazsın.