Cil traducir turco
132 traducción paralela
I forbid it. Fine, maybe I'll just put Channy bear on a high shelf in case of a... bear-mergency.
Belki Channy Ayıcığı'nı üst raflara koyarım ayıcil bir vaka olursa diye.
- It's pronounced "Ceh-cil".
- "Ceh-cil" diye okunuyor.
cil for you only you cut me out of your life do not you care?
Beni hayatından uzaklaştır, Umursamıyorsun bile?
cil to you? - Dean, reasons!
- Dean, mücadele et
You think this has It has been f? cil to me?
Bunun benim için kolay olduğunu mu düşünüyorsun?
No it? f? cil for me also?
Benim içinde kolay değil.
May you tan and freckle!
Cildin kararıp çil çil olsun!
This is also the weapon that stampeded the blasted blue-bellies at Three Oaks... and cleared Clay County forever of the pesky invaders.
Ayrıca Three Oaks'da lanet olası Yankileri çil yavrusu gibi dağıtıp Clay County'i sinir bozucu istilacılardan ebediyen temizleyen silahtır bu.
What if some freckles may vex you
Ya birkaç çil canını sıkarsa?
And a thousand freckles.
- Yüzünde de binlerce çil.
Herd'll go sage-belly without the men.
Çil yavrusu gibi dağılırlar.
Say, if you had a freckle for every barracuda that I caught off the end of that pier...
Bak, eğer yüzünde çil varsa benim o iskelenin sonunda tuttuğum her bir barakuda içindir...
The villagers are scattering like spiders!
Köylüler çil yavrusu gibi dağılıyorlar!
And there it is, cold, beautiful cash.
İşte buyurun, çil çil nakit.
Freckle remover?
Çil çıkarıcı?
Haddocks have been hanging mutineers from the main-mast since the time of my ancestor the Knight of Haddock!
Benim dedemin zamanında, sizin gibi asileri çil yavrusu gibi dağıtmışlardı!
shiny gold.
Parlak, sarı, çil çil altın.
Who drinks, stinks.
- Sen... se... çil... din. - Ama, hile yaptınız, şef.
It was his line, not hers. That's right. "My dear Audrey," he said "you'll get spots on your nose if you drink when it's hot."
Evet. "Sevgili Audrey" dedi "sıcak içersen burnunda çil çıkar."
Find a nice freckle so that the puncture won't show.
Çil beneklerinden birine yap da iğne izi belli olmasın.
I'm looking for a freckle.
Çil arıyorum.
It's a freckle.
O bir çil.
Look at it, clinking gold.
Şuna bak, çil çil altın.
You must meet them at Badr we can bring them down like raw eggs
Bedir kuyularında karşılarına çıkarsak çil yavrusu gibi dağıtırız onları.
And there's money in it, cash ;
İçinde de para var. Çil çil para.
In the embroidered purse is a round coin.
Üzerine nakışlar işlenmiş kesede çil çil paralar.
- You need freckles for cutesy.
- Şirin olman için çil.
- Freckles.
- Çil.
The thieves scatter!
Hırsızlar çil yavrusu gibi dağıldı!
Uh,'cause - Look, no offense, Lightfeather, but I gotta draw the line at any indication of freckles.
Çünkü.. Alınma ama.. ... ben çil görünce çizgiyi çekerim.
His freckles just connect.
Heryeri çil dolu.
Told everybody it was freckles.
Herkese bunların çil olduğunu söyledik.
Anger just brings out more freckles, dear.
19 gelmeden önce açığa alınabilirsin! Sinirlenirsen daha çok çil çıkacak yüzünde.
"Bet you've got a lot more freckles waiting to sprout"
"Eminim, fışkırmak için bekleyen daha bir sürü çil vardır," demiştin.
They're not spots, they're freckles
Benek değil, onlar çil.
You take freckles much too seriously.
Hem bu çil konusunu çok abartıyorsun.
Really scatter the pigeons.
Ne diyorsun? Onları çil yavrusu gibi dağıtalım.
What do you think this is, a freckle?
Hatırlamak mı? Bunun ne olduğunu sanıyorsun, çil mi?
- Oh, I'm not a Republican. - Oh, I should hope not.
Önce çil sandım ama yakından bakınca anlaşılıyor.
Then my arteries are clogged with yellow gold!
O zaman atar damarlarım çil çil altınla tıkalı!
Bushels and bushels of money!
Para, çil çil para.
- That's a freckle.
- Oranda çil var.
I've seen freckles before, Jay.
- Hayatımda gördüğüm ilk çil değil Jay. - Ama göremiyorum.
Not a blemish, not a freckle.
Ne bir leke, ne de bir çil.
Robert told me about the freckle patterns.
Robert bana, çil işaretini söyledi.
Those aren't just freckles.
Bunlar sadece çil değil.
My father once told me that every time I screw up, I pop a freckle. And look.
Babam bana ne zaman bir işi batırsam yüzümde bir çil çıktığını söylerdi.
Hey, look, D, these niggas out here acting like they hard, but when the heat on, chillier than December, dog.
Bak D, sanki sert adamlarmış gibi ortalıkta dolaşan herifler var. Ama işler biraz kızışınca çil yavrusu gibi kaçışırlar.
The chap was back in action in under two minutes and the enemy ran like buggery when they smelt him coming.
Asker iki dakika sonra savaşa geri döndü. Ve düşman çil yavrusu gibi dağıldı onun kokusunu duyduğunda.
* hallelujah, hallelujah * it's not a mole.
Çil, Anahtar ve Çift Olmayan Çift
it's a large freckle.
- Büyük bir çil.