Clayton traducir turco
1,395 traducción paralela
You know, you should probably just ignore Clayton.
Muhtemelen Clayton'ın söylediklerini duymazdan gelmelisin...
But the guy who lived down the street did, Clayton Mills.
Ama bir sokak aşağıda oturan adamınki iğrençti. Clayton Mills.
Sure, Clayton works here.
Tabii. Clayton burada çalışıyor.
Now, does Clayton come with you to these shoots?
Clayton çekimlere gelir mi?
Clayton working today?
- Clayton bugün çalışıyor mu?
I guess Clayton doesn't like surprises.
Clayton sürprizleri sevmiyor galiba.
Clayton needs to flee and he needs traveling money.
Clayton kaçacak, para lazım.
Took a little arm-twisting, but he finally admitted that Clayton called him back.
Biraz zorlamak gerekmiş ama Clayton'ın onu aradığını söylemiş.
Okay, so Clayton's going to the pawnshop.
Yani Clayton rehineciye gelecek.
Clayton Mills, do not move.
Clayton Mills, kımıldama.
One of Clayton Mills'victims.
Clayton Mills'in kurbanlarından biri.
Victim Number 3 is Clayton Derricks, who was physically abused by his father, Bruce Derricks.
Üçüncü kurban Clayton Derricks. Babası Bruce Derricks tarafından fiziksel tacize uğruyordu.
When Clayton was placed in a group home, he was sodomized by an older boy and then he was placed in foster care, and I cannot tell you what it took to get this boy to trust me.
Clayton bir yetimhaneye verildiğinde ondan büyük bir çocuk tarafından cinsel ilişkiye zorlandı ve sonra özel bakıma verildi. Bu çocuğun güvenini kazanmam ne kadar zor oldu anlatamam.
By any chance, did your father know a Carmela Barrantes or a young boy named Clayton Derricks?
Baban, Carmela Barrantes ya da Clayton Derricks diye bir çocuğu tanıyor olabilir miydi?
Clayton was with me three months, but he never warmed to me.
Clayton üç ay benimle kaldı ama bana ısınamadı.
Clayton was pretty stable considering.
Diğerlerine göre Clayton çok dengeli bir çocuktu.
When he did run, we could always find Clayton in the Bronx.
Kaçtığında da, Clayton'ı Bronx'ta bulurduk.
Michael and Clayton first bonded over abusive fathers.
Michael ve Clayton, babalarındaki ortak sorun sayesinde yakınlaştı.
Then Michael tried to fight Clayton's attacker and got his arm broken for his troubles.
Sonra Michael, Clayton'a saldıran çocuğu döverken kolu kırıldı.
Some reason why you didn't keep Clayton here with his friend?
Clayton'ı burada arkadaşıyla tutmamanızın bir nedeni mi vardı?
Clayton's foster mother said she called here after his disappearance.
Clayton'ın bakıcısı, o kaybolunca burayı aradığını söyledi.
He assured me he hadn't seen Clayton in a while.
Clayton'ı uzun süredir görmediğini söyledi.
These detectives need to talk to you about Clayton and they would appreciate your honesty.
Bu dedektiflerin seninle Clayton hakkında konuşması lazım. Dürüstlüğüne güveniyorlar.
Did you see Clayton yesterday?
- Dün Clayton'ı gördün mü?
Where'd Clayton catch the cab?
Clayton taksiye nereden bindi?
Dispatch states that a kid matching Clayton's description was dropped off at this address in Chelsea.
Clayton'a benzeyen bir çocuk Chelsea'de bu adrese bırakılmış.
The foster mother said that you supervised meetings between Clayton and his father. Why? Because the man is a drunk.
Çocuklara bakan kadın Clayton ve babasının ziyaretlerine girdiğini söyledi.
Got Clayton's father.
Clayton'ın babasını bulduk.
Clayton is dead, Mr. Derricks.
- Clayton öldü, Bay Derricks.
When was the last time you had contact with Clayton?
Onu en son ne zaman gördünüz?
Clayton didn't have a bike, Mr. Derricks.
Clayton'ın bisikleti yoktu.
Clayton was raped in that group home.
Clayton o yetimhanede tecavüze uğradı.
Clayton Derricks'father.
Clayton Derrick'in babası.
- How are you getting along, Clayton?
- Peki nasılsın Clayton?
Clayton. Don't speak that way of your father.
Clayton, baban hakkında böyle konuşma.
Clayton, what are you planning?
Clayton, ne planlıyorsun?
Clayton, if you keep this up, I'm going to have to spank you.
Clayton, bunu yapmaya devam edersen seni dövmek zorunda kalacağım.
Clayton Hughes.
Clayton Hughes.
Look, I've been meaning to come down to J to talk to Clayton.
Bak, ben de J Birimine gelip Clayton'la konuşmayı düşünüyordum.
Clayton, this is Leo.
Clayton, ben Leo.
- Clayton- -
- Clayton...
- Listen to me, Clayton- -
- Dinle beni Clayton...
- Clayton!
- Clayton!
Your name is Clayton Hughes.
Senin ismin Clayton Hughes.
Your name is Clayton Hughes, and you're lost.
İsmin Clayton Hughes, ve şaşırmış haldesin.
It's all right, Clayton.
Tamam Clayton.
Clayton.
Clayton.
Clayton- - my God.
Clayton... Aman Tanrım.
I'm headed over to see Clayton's mom.
Ben Clayton'ın annesini ziyarete gidiyorum.
Clayton, are you starting shit again?
Clayton, yine mi olay çıkartıyorsun?
He warned me about Clayton.
Beni Clayton hakkında uyarmıştı.