Clingy traducir turco
316 traducción paralela
When I was being clingy, but even when I'm leaving... I'm still nothing but a gold digging candy girl in everyone else's eyes.
Tutunmaya çalıştığımda da, bırakmaya çalıştığımda da başkalarının gözünde yalnızca bir Candy'yim galiba.
Why is this woman being so clingy with the bodyguard?
Bu kadın niye korumaya tutunuyor?
She's really this clingy kid... and she's always throwing her arms around your neck or your legs.
Çok hassas biri... ve sürekli kollarını insanın boynuna ya da bacaklarına doluyor.
Miss Archer isn't clingy.
- Bayan Archer, aptal değil.
Then I got all needy and clingy.
Daha sonra ona muhtaç ve yapışık hale geldim.
She wore a clingy gown, crimson lipstick, even earrings, which she tends to avoid as they make her head droop.
Dar bir elbise giymiş, kırmızı ruj sürmüştü. Küpesi bile vardı. Normalde başını dengesi bozulacak.
Clingy, I think you said.
Onun için yapışkan derdin.
In between you leaving me every now and then, saying I was too clingy.
Fazla yapışkan olduğumu söyleyip ara sıra beni terk etmen dışında.
Clingy!
Vitrin!
He calls me clingy!
Vitrin yanıyor!
- Well, you know, clingy.
- Bilirsiniz, yapışkan.
Shewas fretful and clingy.
Isabelle huysuzlaşmıştı.
I didn't know that I was gonna unleash... this weepy, clingy, moist monster!
Bu sulugöz, yapışkan, nemli canavarı özgür bırakacağımı bilmiyordum.
Clingy wet swimming trunks.
Sudan çıktıktan sonra mayosunun yapışmasını sevmez.
A jealous creep who's way too clingy.
Sara!
After a while though, he got really clingy.
Neyse bir süre sonra, iyice ıslandı.
You are a very sweet man... In clingy pants with no underwear on. Please sit down.
Çok tatlı birisin, donun olmadığı için pantolonun yapışmış, otur lütfen.
Well, if your mother had been more clingy and had no boundaries, it might have been
Eğer annen biraz daha ilgili olup sınırları olmasaydı, olabilirdi.
They're very clingy for the first two or three years... and learn nearly everything from their mothers by example.
İki üç yaşına kadar annelerine sıkıca yapışırlar ve aşağı yukarı her şeyi annelerini örnek alarak öğrenirler.
Clingy, I think you said.
Clingy, l think you said.
In between you leaving me every now and then, saying I was too clingy.
Arasıra çatlak olduğumu söyleyip beni terkederdin.
Clingy!
Çatlak!
He calls me clingy!
Bana çatlak dedi!
I'm guessing she was a little clingy.
Annem duygusal olarak çok bağlanmıştı galiba.
- you're not gonna get all clingy, right?
Sürekli bana yapışmayacaksın değil mi?
I'll be clingy, needy...
Yapışkan ve ilgi bekleyen biri.
Are you being clingy?
Yapışkan oluyor musun?
Clingy, needy, whiny...
Yapışkan, muhtaç, sulugöz.
You know, he can be a little clingy.
Biraz yapışkan olabiliyor.
Kemot was too clingy.
Kemot fazla yapışkandı,
He was too clingy.
- Çünkü çok bağımlıydı.
Too clingy?
Bağımlı mı?
Why too clingy?
Nasıl yani bağımlı?
Too clingy with Mum.
Anneme çok bağımlıydı.
Why do you have to be so goddamn clingy?
Neden bu kadar yapışkansın?
Okay, it's a woman I went out with once and she got a little clingy.
Pekâlâ, eskiden çıktığım bir kadın. Biraz yapışkan çıktı.
It's a... It's a woman I took out a couple of times... She got a little clingy.
Birkaç defa çıktığım yapışkan bir kadın.
- Mr. Clingy would have noticed.
Öyle olsaydı, evhamlı kocası fark ederdi.
Danny said I was clingy.
Danny bana kalın kafalısın dedi.
Girls, man.. you get'em pregnant, they get all clingy.
Kızlar, dostum.. bir kere hamile bıraktın mı sana kene gibi yapışırlar
I don't know. Why are you acting so clingy?
Sen neden yapışkan davranıyorsun?
Oh, I just had to end it because he was getting, you know, really clingy.
Sadece bitirmek zorundaydım, bilirsin, artık çok yapışkan olmaya başlamıştı.
Yes, the Statue of Liberty standing proudly on America's shore... in her clingy dress.
Evet, Özgürlük Anıtı Amerika'nın kıyısında gururla duruyor daracık elbisesiyle.
You know, I'm not getting clingy.
Biliyorsun, yapışkan biri değilim.
- I'll wear something clingy.
- Samimi birşeyler giyeceğim.
Needy, clingy and fragile.
Muhtaç, yapışkan ve kırılgan.
The truth is you're clingy.
İşin aslı sen çok yapışkansın.
Well, she tends to be a little clingy.
Eh, insanın üzerine biraz fazla düşer bazen.
I know plenty of clingy people.
Yeterince aptal insan tanıyorum.
- It wasn't clingy slow.
Hayır. Yapış yapış bir slow değildi.
Too clingy.
Kara karşı çok muhtaç ve aciz davranmış olabilirim.