Combine traducir turco
934 traducción paralela
How did you combine this idea of yours of reversals of polarity on the sea floor with Hess'sea-floor-spreading idea?
Deniz tabanının kutuplarının dönüştüğüne dair bu fikrinizle, Hess'in deniz tabanının yayılması fikrini nasıl birleştirdiniz?
The crime combine of the racketeers entrenched in 88 cities of over 100,000 population and reaching into thousands of surrounding towns robbed the American people of $ 15 billion.
Haraççıların suç karteli 88 kentte 100 bin nüfusa yayılıp çevredeki binlerce kasabaya ulaşarak Amerikan halkının 15 milyar dolarını soyuyor.
Entrenched and protected the crime combine strikes swiftly at those who oppose it.
Korunan suç karteli, ona karşı çıkanlara darbe vuruyor.
They combine a mad love of country with an equally mad indifference to life... their own, as well as others'.
Ülkelerine duydukları çılgıncasına sevgiyi hayatı karşı duydukları aynı çılgınlıktaki aldırmazlıkla birleştiriyor diğerlerine olduğu kadar kendilerine de karşı duyuyorlar.
We try to combine slenderness with strength.
İncelikle kuvveti birleştirmeye çalışıyoruz.
Are you trying to fly or combine suicide with murder?
Intihar edip cinayet mi islemek istiyorsun?
- Then you and Windy were a combine?
- O halde sen ve Windy ortaktınız?
We sort of combine business with pleasure, so to speak.
Söylemek gerekirse, işle zevki birleştiriyoruz
When you combine atomic energy with jet propulsion and radar and guided missiles, just think of the...
Atom enerjisi ile jetlerin itme gücünü, radarları ve güdümlü füzeleri kombine ettiğinde bir düşünsene...
- He's part of the combine that... built up the German war machine and wants to keep it going.
O buradaki Alman savaş makinesini....... kuran ve işlemesini sağlamaya çalışan kartelin bir parçası.
Suppose a combine moves in.
En küçüklerden biri.
Their children who combine their parents'talents are the most beautiful on earth
Anne ve babalarının yeteneklerini alan çocukları dünyadaki en güzel çocuklar olurlar.
We all work, so we combine what we make and organize this marriage caper.
Hepimiz çalışıp, biriktirip, bu evlilik suçunu ayarlayacağız.
When atoms of different elements combine, they form into small, compact masses, which I call molecules.
İmparatora hizmet etmeye hazırım. - Baba, gidemezsin. - Mulan!
You combine artistry with medicine, Dr Han.
Sanatı hekimlikle birleştiriyorsunuz, Dr Han.
I like to think we combine the best qualities of both races, that we are the answer to race snobbery.
Her iki irkın iyi niteliklerini birleştirdiğimizi bilmek hoşuma gidiyor ki biz ırk soytarılığının bir cevabıyız.
I combine black and white, the new and the old. I've a foot in both camps.
Siyah ile beyazı, eski ile yeniyi birbirine bağlıyorum ben.
And this marriage will combine our strengths and protect our people from the depredation of the Vikings.
... Ve bu evlilik güçlerimizi birleştirip, halkımızı .. Vikinglerin yağmasına karşı koruyacak.
How do you combine the two?
İkisini birden nasıl birleştiriyorsun?
The plague had split the world into tiny communities, too far apart to combine and fight, and too small individually to stand any chance against invasion.
Veba dünyayı küçük topluluklara böldü. Birleşip, savaşmak çok zordu. Ve küçük toplulukların işgale karşı direnmesi imkansızdı.
Each of these cities and each of these airfields combine to crowd into Britain more potential nuclear targets per acre of land mass than in any other country in the world.
Bu şehir ve hava alanlarının her biri... İngiltere'yi yüzölçümü bakımından... dünyada en çok potansiyel nükleer hedefe sahip... ülke yapmaktadır.
If you recommend us to the guests, I can combine work with seeing you.
Bizi misafirlere önerirsen, iş ile seni görmeyi birleştirebilirim.
Now, combine both answers.
Şimdi iki yanıtı birleştir.
Maybe we can combine them.
Belki ikisini birleştirebiliriz.
I was able to combine mathematical logic with romantic inconsistency.
Matematik mantığıyla romantik tutarsızlığı birleştirmeyi başardım.
Both want the changes but his views and mine on using power never could combine.
İkimiz de değişiklik istiyoruz ama gücün kullanımıyla ilgili görüşlerimizde asla birleşemiyoruz.
And if you can combine the two, all the better, right?
İkisini de birleştirebiliyorsan en güzeli, değil mi?
What metal and what gas would you combine... - In order to convert heat into...
Isıyı elektriğe dönüştürmek için hangi metali ve gazı birleştirirsin?
Many researchers are able to reverse the process through control of chemicals... which combine with the defective enzymes... and change the molecular shape of the interfering key, as it were.
Birçok araştırmacı arızalı enzimleri kombine ederek kimyasalların kontrolü yoluyla süreci tersine çevirebilmekte ve müdahale yoluyla bir bakıma anahtarın moleküler şeklini değiştirebilmektedir.
And all combined, save what thou must combine by holy marriage.
Hepsi bu işte. bir tek senin bizi birleştirmen kaldı, kutsal bir törenle.
And the ways our differences combine to create meaning and beauty.
Ve farklılıklarımız bir anlam ve güzellik yaratmada yollarımızı buluşturuyor.
Because before when they tried to combine their powers and use them together, it never worked.
Güçlerini birleştirmeye çalıştıklarında işe yaramadı.
That we combine forces and reason some way to overcome it.
Güçlerimizi birleştirip onu alt etmenin bir yolunu bulmayı.
Well nowadays a really blithering idiot can make anything up to £ 10 000 pounds a year if he's the head of some big industrial combine.
Bugünlerde iyi saçmalayan bir deli yılda 10.000 paunta kadar kazanabilir. Eğer büyük bir sanayi holdinginin başkanı ise.
Maybe slowly combine them into one wise and good life that could benefit other people and make them happy.
Mantıklı ve iyi bir hayatta belki zamanla örtüşür, diğer insanların yararına ve onların mutluluğuna olduğu için.
We can still combine our interests.
İlgi alanlarımızı birleştirebiliyoruz.
Even the steel billet is not simple because a sword must combine two different, and incompatible, properties of materials.
İki farklı ve uyumsuz özellikte materyal biraraya gelerek kılıcın ham gövdesini incelikle oluşturmalıdır.
It's as if we were trying to combine the flexibility of rubber with the hardness of glass.
Böylece plastiğin esnekliği ile camın sertliği birleştirilmiş olur.
Articles on pig breeding and combine harvesters?
Domuzlarla ve harman makineleriyle ilgili makaleler mi?
I'm enthralled by combine harvesters.
Harman makineleri beni büyüler.
We must combine business with pleasure.
Biz birbirimize çok hoş, destek olmalız.
To reach it more quickly we will combine the techniques.
Oraya daha çabuk ulaşmak için tekniklerimizi birleştireceğiz.
In January 1943, at Casablanca, Churchill and Roosevelt decided to combine the British and US bombing efforts in preparing Nazi Europe for D-day.
Ocak 1943'te Kazablanka'da, Churchill ve Roosevelt İngiliz ve Amerikan bombardıman yeteneklerininin, D-Day için hazırlanmak üzere biraraya getirilmesine karar verdi [16].
I've been looking for a man... who would combine several attributes.
Birçok özelliği bünyesinde barındıran bir adam arıyordum.
One can't always combine business with pleasure.
İşle aşkı her zaman birbirine karıştırmamak gerekir.
I don't have time left to teach you further You've got to combine your own skills... with any work of the House
ama eğitimini tamamlamak için yeterli zamanım kalmadı kendi kendini eğitip tüm bu stilleri kombine etmelisin!
Try to combine all seven gods and try and see her as your own Miss Ho.
Yedi tanrının hepsini birleştirmeye çalış... ve Bayan Ho'yu kendinde görmeye çalış.
Combine them.
Onları birleştiririz.
He was the first to combine a bold imagination with precise measurements to step out into the cosmos.
Doğru ölçümleri engin hayalgücüyle birleştirip, kainatı bilmeye atılan adımların ilkini gerçekleştirmişti.
And when the crystals combine, they form a copper metal we are so familiar with.
Mulan.
If your ready this friday... we could combine our holidays when I pass by the city.
Bu cumaya hazır olursan tatillerimizi birleştiririz.