Conditioning traducir turco
1,207 traducción paralela
Think they'd have air-conditioning in this place.
Keşke burada klimaları olsa.
Rosie, Start the car and put the air conditioning up to high, please, I don't want to wilt,
Rosie, arabayı çalıştır, klimayı da iyice aç Iütfen.
Now, that temperature is controlled by the air conditioning coming in through an overhead duct, 30 feet above the floor.
Sıcaklık, yerden 2 metre yukarıdaki kanalda bulunan klima tarafından kontrol ediliyor.
What sector's the air conditioning?
Havalandırma hangi sektörde?
Then the excrement really hit the air-conditioning.
O zaman ortalık gerçek anlamda karıştı.
Air-conditioning schools are outdrawing us!
Soğuk / sıcak havalandırmalı okullar, bizim için hayal!
Heating, air conditioning.
Isıtma, havalandırma.
Stay inside, cuddle up and enjoy the air conditioning.
Evinizde oturup keyif çatın ve havalandırmanın tadını çıkarın. Rob?
There's no air conditioning at all?
Hiç klima yok mu?
It's individual air conditioning controls...
Klimaların kontrolleri merkezi değil...
What apartments have air conditioning?
Hangi dairelerde klima var?
I guess the physical conditioning programs on the holodeck didn't quite prepare me for this.
Sanırım, sanal güvertede ki fiziksel kondisyon programı, beni böyle bir şeye tam olarak hazırlayamadı.
Despite initial setbacks, all subjects are responding to the trauma conditioning.
Başlangıçtaki hatalara rağmen,... bütün denekler travma şartlandırmasına cevap veriyorlar.
I had air conditioning, I smoked my cigar, I listened to music...
Klima açıktı, sigara içip müzik dinliyordum.
Between air-conditioning and the Pope, I'll take air-conditioning.
Klima ile Papa arasından klimayı tercih ederdim.
I like to turn up the air conditioning to constrict the capillaries.
KiIcal damarlara tazyik yapmasi için klimayi açmak hosuma gider.
Well, the air conditioning is working in the service office.
Şey, servis bürosunda klima çalışıyor.
Maybe they pump drugs through the air-conditioning system.
Belki de havalandırma sistemine uyuşturucu pompalıyorlardır.
You're lucky you got air conditioning in here like mother nature intended.
Sen burada klimaların altında keyfin yerinde tabii.
From time to time, we updated your conditioning... continued to point you where we needed you to go.
Zaman zaman şartlandırılmanda güncellemeler yaptık seni istediğimiz yere gitmek üzere yönlendirdik.
The air conditioning doesn't work.
Klima çalışmıyor.
We could find some air conditioning, get something to drink.
klimalı bir yer bulup bir şeyler içebiliriz.
I apologize for the lack of air conditioning.
Klima çalışmadığı için kusura bakma.
Despite three hours of negative conditioning the subject continues to go for the food.
Üç saattir süren olumsuz koşullanmaya rağmen denek hâlâ yemeğe erişmeye çabalıyor.
Marge, name one successful person who ever lived without air conditioning.
Marge, klimasız yaşamış bir tane önemli insan söyle bana.
You can't break through the conditioning in just one conversation.
Sadece bir sohbet ile Dominion koşullamasını aşmak mümkün değil.
The air conditioning broke.
Klima calismiyordu.
How do you get through summer without air conditioning?
Bütün yazı klima olmadan nasıI geçiriyorsun Nina?
- Do you have air conditioning? - Huh?
Havalandırman var mı?
Air conditioning duct.
Havalandırma kanalı.
It's conditioning, though.
Bu bir koşullanma.
When will that bitch turn the air conditioning back on?
Şu kaltak ne zaman bu klimayı yeniden açtıracak.
Alfred, would you mind turning up the air conditioning?
Alfred, klimayi açar misin?
We have an idea for the new conditioning campaign...
Yeni şartlandırma mücadelemiz için bir fikrimiz var efendim...
Is it possible we focus too much on the conditioning?
Şartlandırmaya ve şartlandırılmış kişilere daha fazla..
Perhaps if we spent less time telling people how happy they are... we might figure out what makes them unhappy, and design conditioning to help them.
Uzun bir süredir ne kadar mutlu olduklarına odaklanıyoruz. Onların nasıl daha mutlu olabileceklerini düşünürsek bu daha yararlı olabilir.
This is the Conditioning Center.
Burası Şartlandırma Merkezi.
John, I'd like you to meet the Director of Hatcheries and Conditioning.
John tanıştırayım ; Şartlandırma Merkezi'mizin müdürü.
As you know, our conditioning results have been falling lately.
Şartlandırmanın son zamanlarda doğurduğu sonuçlarla ilgili deney yapmak için getirdim.
But in terms conditioning he's a blank slate.
Ama şartlandırma açısından bakıldığında.. .. o hiç bir işe yaramaz bir köle.
If he's going to stay, he must have proper conditioning, as all of us have.
Eğer burada bizimle birlikte kalacaksa ona uygun şartlandırmaları yapmak zorundasınız.
I've designed a special conditioning program just for you.
Sana özel bir şartlandırma programı hazırladım.
Conditioning experts don't know the effects this could have on our society have told us the Savage has been confused and irrational...
Şartlandırma Merkezi toplumu nasıl kontrol altına alabileceğini kestiremiyor. Vahşi arkasında onlarca mantıksızlık ve kafa karışıklığı bıraktı.
Are you still having Lenina Crowne from Educational Conditioning?
Hala daha şartlandırma eğitmeni Lenina Crowne'la mı birliktesin?
I wonder if we can discuss some of my ideas about reforming the Conditioning Dept.
Acaba Şartlandırma Merkezi'nin yenilenmesiyle ilgili yeni fikirleri tartışabilmemiz mümkün mü?
I just have a dry spot in my throat from the air conditioning.
Sadece havadan boğazım kurudu.
Tinted windows, air conditioning, and twin portaloos.
Gölgeli pencereler, havalandırma ve çift kapı.
You girls oughta get your boss to turn on the air-conditioning.
Siz kızlar patronunuzun havalandırmayı açmasını sağlayın.
Isn't the air conditioning working? Think you're hot?
Seninki de terlemek mi?
Cd's, air conditioning
Müzik dinleyelim.
- In your room, air conditioning.
Odanda.