Consciousness traducir turco
2,800 traducción paralela
He believes consciousness is the inevitable result of the strange and wonderful way the brain joins information together into patterns of thought.
O, bilincin ; beynin, bilgiyle bir araya gelerek düşünce örüntülerine katılmasının garip ve harika bir şekilde kaçınılmaz bir sonucu olduğuna inanıyor.
Does our consciousness just shimmer out of existence in our last moments on earth?
Bilincimiz, dünyadaki son anında, sadece varoluşun dışına doğru mu ışıldar?
When you lose consciousness, you lose your soul.
Bilincinizi kaybettiğinizde ruhunuzu kaybedersiniz.
If you take these near-death experiences at face value, then they suggest that the mind or the consciousness seems to function without the physical body.
Eğer bu ölüme yakın deneyimleri olduğu gibi kabul edersek, o zaman zihin veya bilinç ; fiziksel beden olmadan işlevini sürdürüyor görünür.
I think the quantum approach to consciousness can, in principle, explain why we're here and what our purpose is and also the possibility of life after death and reincarnation and the persistence of consciousness after our bodies give up.
Sanırım, bilince kuantum yaklaşımı ; neden buradayız ve amacımız ne, ölüm sonrası yaşam, reenkarnasyon ve vücudumuz pes ettikten sonra bilincin kalması olasılıklarını prensipte açıklayabilir.
Doctors said that Thomas Mitchell has taken a turn for the better. Uh, expected to regain consciousness in 12 to 24 hours, right?
Doktorlara göre, Thomas Mitchell'in durumu gittikçe iyiye gidiyormuş ve 12 ya da 24 saat içinde kendine geleceğini söylüyorlardı, değil mi?
Then he lost consciousness and fell into the bushes.
Bilincini kaybeder ve çalılıklara düşer.
The journey takes you to another level of consciousness, which will take shape in a light or maybe deeper trance.
Bu yolculuk senin daha hafif ya da daha derin bir transa girebileceğin başka bir bilinç düzeyine götürecek.
Daniel's regaining consciousness.
Daniel'ın bilinci açılmaya başladı.
existence influences the consciousness.
Varoluş bilinci etkiler.
Not the man himself, he's still drifting in and out of consciousness, but I just did what any good steward would do.
Rahatsızlanan adam dışında yani. Hâlâ baygın ve bilinci yerinde değil. Fakat az önce iyi bir hostun yapması gereken şeyi yaptım.
But we're getting the same results from all over the world. Is that actual consciousness?
Ama aynı sonuçları alıyoruz tüm dünyadan bu gerçek bilinç hali mi?
# My consciousness is lost, see how am I #
# Kaybolmuş benliğim, bak ne haldeyim #
# My consciousness is lost, see how am I # # my sorrow is accumulated, cannot hold inside #
# Kaybolmuş benliğim, bak ne haldeyim # # Efkarım birikti, sığmaz içime #
Without consciousness, I started waiting your program.
Farkında olmadan baktım ki, sürekli sizin programı bekler oldum.
I was taking part in a constellation for the first time... and it's an experience close to losing consciousness.
Böyle bir gurupta ilk kez bulunuyordum... Bu öyle bir tecrübe ki, bilinç kaybı yaşayabiliyorsunuz.
I do remember losing consciousness.
Bilincimi kaybettiğimi hatırlıyorum.
You know, they had the capacity for higher consciousness.
Daha önemli şeyleri anlayabilecek kapasiteleri vardı.
Output from the I-5s goes dead without consciousness.
I-5'lerden bilinç olmadığında veri alınamıyor.
That's the philosophy of the 45 Club - people who believe that jumping from 45 floors up or higher is the only guaranteed way to lose consciousness forever.
45 Kulübü'nün felsefesi 45 kat ya da daha yüksekten atlamanın bilinci sonsuza kadar kaybetmenin tek kesin yolu olarak görmeleri.
It's like there's some sort of energy behind this - a will, a drive, a consciousness.
Sanki bu işin arkasında bir çeşit enerji var gibi... Bir irade, dürtü, bilinç.
Medical experts say that Bjorn Rasmusen will lose consciousness within the next hour.
Uzmanlar Bjørn Rasmussen'in bir saat içinde bilincini yitireceğini belirtti.
He never regained consciousness.
Bilinci bir daha yerine gelmedi.
son of the U.S. winter winter horse one morning eight years ago originally from the village from the vicinity of the mountain cliff fall Yadi was found to have lost consciousness when winter horse was immediately rushed to the hospital and keep the foot of a life
Tachihara Touma ( 15 ) Fuyumi'nin oğlu, Touma sekiz sene önce bir sabah eski köyün yakınlarındaki bir uçurumdan dereye düştü. Onu bulduklarında bilinci kapalıydı.
- She's losing consciousness.
Bilincini kaybediyor.
Even more slowly coming back to consciousness.
Hatta bilincim daha yavaş geliyor.
She's breathing on her own, but she's in and out of consciousness.
Kendi başına nefes alabiliyor ama bilinci gidip geliyor.
- Any loss of consciousness or focal neuro signs?
- Testler negatif.
Loss of consciousness.
Bilinç kaybı.
But not the loss of consciousness.
Ama bilinç kaybını açıklamaz.
Did you lose consciousness? No. Did time stop?
Bilincin açıktı, zaman durmadı
Mr. President, you just regained consciousness.
Sayın Başkan bilincinizi daha yeni geri kazandınız.
He started exhibiting intracranial hypertension, and the pressure increased to the point that he lost consciousness.
Kafa boşluğu içinde yüksek tansiyon oluşmaya başladı ve basınç, bilinç kaybını hızlandırdı.
That he's regained consciousness?
Bilincinin yerine gelmesi yani?
Brother Sam regained consciousness.
Peder Sam'in bilinci yerine geldi.
She lost consciousness.
Bilincini kaybetti.
Our time sense can also be altered by things such as sensory deprivation, overstimulation, and altered states of consciousness.
Zaman algımız, duyusal yoksunluk aşırı uyarılma ve bilinç farklılaşması gibi nedenlerle değişebilir.
It takes a few millionths of a second for your brain to put together information and serve it up to your consciousness, which means that we're all living a tiny bit in the past.
Beyninizin bilgileri saniyenin birkaç milyonda birinde bir araya getirip bilincinize göndermesi aslında az da olsa geçmişe göre yaşadığımızı gösteriyor.
But then he regained consciousness.
Ama sonra bilinci yerine gelmişti.
I'm sorry, but the chances of your brother regaining consciousness are close to zero.
Çok yazık, ama ağabeyinizin şuurunu tekrar kazanma olasılığı sıfıra yakın.
Lost consciousness en route.
Yolda bilincini yitirdi.
Olaf is getting closer to figuring out where consciousness resides.
Olaf, bilinç iletişimini çözmeye oldukça yaklaştı.
Searching for the origins of consciousness is the holy grail of neuroscience.
Bilincin bulunduğu merkezi araştırmak nöroloji biliminin kutsal kâsesini araştırmakla bir.
Only when this mystery is solved can we replicate the human brain and take consciousness from a person and transfer it to a machine as a way to live for eternity.
İnsan beynini kopyalamamız ve bir insanın bilincini alıp bir makineye aktarıp onun sonsuza dek var olmasını sağlamak ancak bu gizemi çözmekle mümkün.
There are many lines of evidence that point to that part of the brain being really central and really important - - perhaps even for awareness and consciousness.
Burasının beynin merkezi ve önemli kısmı olduğuna dair birçok önemli kanıt var belki burası farkındalık ve bilincin merkezidir.
Olaf believes he may have solved the secrets of consciousness, but there is much more work to be done before he can be sure.
Olaf, bilincin gizemini çözmüş olduğunu sanıyor ama emin olmadan önce yapacağı çok iş var.
"What is consciousness?"
Bilinç nedir?
Neuroscience has taken enormous steps towards mapping the brain and solving the riddle of consciousness.
Nöroloji, beynin haritasını çıkarmak ve bilinç bulmacasını çözmek için devasa adımlar attı.
Gerald begins slipping in and out of consciousness.
Gerald'ın bilinci gel gitler yaşıyor.
But she has not regained consciousness yet.
Ama hala kendine gelmedi.
Was in and out of consciousness.
Kendisini savunamıyordu bile.