Convict traducir turco
1,595 traducción paralela
You are the convict!
Sen mahkumsun!
You think you can convict me?
Beni mahkum edeceğini mi düşünüyorsun?
DNA, if given a warrant, will clear or convict are not enough for me to invade the Klinefelds'right to privacy. Your Honor, with all due respect, you've signed warrants for less.
DNA, izin verilirse, gerçeği ortaya çıkaracak benim için Kleinfeldlerin mahremiyetine saldırmak için yeterli değil.
Jesus Cardenas is a scumbag convict, and we're not talking about him.
Jesus Cardenas pisliğin teki. Onunla ilgili konuşmayacağız.
He sees a convict, he sees their clothes, not their faces.
Bir mahkuma baktığında giysilerini görür, yüzlerini değil.
Randall said a convict had... approached him about escaping.
Randall'ın söylediğine göre mahkumun biri kaçış için yanaşmış.
See, I decided this morning to cooperate with the F.B.I. - to help them convict Keller. - Oh?
Bu sabah Keller'ı tutuklamaları için FBI ile işbirliği yapmaya karar vermiştim.
Because he has lice, Vanessa, like some dirty convict.
Çünkü bitlenmiş Vanessa. Pis bir mahkûm gibi.
- Clark Kent, convict.
Clark Kent, hükümlü.
His whole life is controlled by the will of this rotten convict.
Bütün yaşamı bu kokuşmuş suçlunun iradesine bağlı.
- What slam pays 1.5 for a convict?
- Hangi kızgın adam bir suçluya 1.5 verir?
You can ride along, if you don't mind riding with a convict.
Onunla gidebilirsin tabi bir suçluyla yolculuğu kafana takmazsan.
A convict has a certain code.
Mahkûmların kesin kuralları vardır.
Are you suggesting that Jimmy's father is a convict and his mother is a prostitute?
Jimmy'nin babasının bir suçlu annesinin de fahişe olduğunu mu iddia ediyorsunuz?
A convict's cap.
Bir suçlu şapkası.
This man, Tariq Asani, is to be transported tomorrow with another convict, a man on death row.
Bu adam. Tariq Asani, yarın transfer edilecek başka bir suçluyla beraber, bir idam mahkumuyla.
Now, why in the world would I believe a lying convict like you?
Şimdi, niçin senin gibi bir suçluya inanayım ki?
I gave the Police Chief evidence to convict you both.
Tutuklanmanız için polise gerekli kanıtları ulaştırdım.
You see, Ray, not only are we arresting her, but, uh... we're gonna convict her, too.
Bak Ray, onu tutuklamakla kalmayacağız hüküm de giyecek.
I'm gonna give you a fair trial, Charlie but I am going to convict you.
Adil bir duruşma olacak, Charlie ama seni suçlu bulduracağım.
Am I wearing a convict's clothes?
Ben mahkum giysisi mi giyiyorum?
ESCAPED convict
KAÇAK MAHKÛM
Headquarters wants confirmation of the escaped convict.
Merkez, firar eden mahkumun bulunduğunun onaylanmasını istiyor.
It's definitely the escaped convict.
O kesinlikle aradığımız mahkum.
That's all a jury's gonna need to hear to convict you.
Jürinin seni mahkûm etmek için bunu duyması yeter.
I never thought that they would convict an innocent man.
- Ben masum birini tutuklayacaklarını hiç düşünmemiştim.
Convict number sixty-nine twenty.
Mahkûm No : 6920.
Paper alone won't convict him of murder.
Kağıt tek başına ona cinayetten hüküm giydirmez.
Everything he needs to convict me.
Beni suçlu bulacakları herşeyi.
Problem is, it's gonna be pretty tough to convict one of them.
Sorun şu ki, ikisinden birini suçlamak oldukça zor olacak.
Yeah, just enough to convict him.
Evet, onu mahkum etmeye yeter.
That chick's an ex-convict?
Bu hatun eski suçlu mu?
It only takes 10 DNA matches to convict a man to criminal case.
10 tane DNA örneği bir insanı suçlamak için yeterlidir.
To convict, we're gonna need corroboration.
Teyit edilmesi lazım.
That nature of the system instils the convict mentality to the point where prison becomes the only venue where the convict can function.
Sistem suçlu zihniyetini yerleştiriyor, ve suçlu sonunda ancak hapiste hareket edebilir hale geliyor.
An escaped convict breaks into a house with an automatic in hand...
Kaçak bir mahkum elinde yarı otomatik silahla bir eve zorla giriyor.
He took out his own NSA unit broke a convict out of a maximum-security prison staged his own death, ordered the murder of Jack Pettibone and rallied his old troop of traitors for one last stand.
Eski NSA birimini aldı... en güvenli hapishaneyi bastı kendi adamını kaçırdı ve Jack Pettibone un öldürülmesini emretti eski ihanetçi erden bir grubu en son görev için görevlendirdi
I now know the hottie rating of every ex-convict... in the western United States.
Birleşik Devletler " in batısındaki bütün eski mahkumların... seksilik derecesini artık biliyorum.
Murderer! We are told that when someone dies... Convict!
- bize söylenir ki biri öldüğünde
I called you convict. -... the crow can bring that soul back... - Shit, here he comes.
- karga ruhu geri getirebilir, ve üzerindeki yükten kurtarabilir onu.
For an Injun-loving heartless convict.
bir aşık ve kalpsiz
Shit, I was damn near ready to convict myself.
Lanet olsun, neredeyse kendimi mahkum etmek üzereydim.
Sergeant Mark can be seen in this secretly recorded tape illegally releasing a Thai convict.
Bu arada Asya kanalı biraz önce kıdemli çavuş Mark'ın yasadışı olarak Taylandlı zanlıyı bıraktığına dair bir bildiri yayınladı.
Shoot without challenge any convict who attempts to approaches. - Yes, sir.
Yaklaşmaya çalışan her hükümlüyü uyarmadan vurun.
You are a convict, serving out a sentence.
Bana böyle mi ödeme yapıyorsunuz? Sen cezanı ödeyen bir tutuklusun.
I don't need this shit to convict you.
Bunlara ihtiyacım olmaz.
They'd interrogate us and use their tricks to convict us.
Bizi sorguladıklarında kendi tanıklıklarıyla bizi suçlarlar.
And courts cannot convict an insane man.
Ve adalet, deli bir adama ceza veremez.
The F.B.I. Has pinpointed the location of escaped convict George Bluth today... thanks to a tape turned in by a rabid and disgruntled employee.
FBI kaçan mahkum George Bluth'un yerini belirledi kasedi açan bu kudurmuş ve huysuz kadın sayesinde.
13, 00 : 22 : 29 : 13, This time, an executed convict, 13, 00 : 22 : 31 : 00, brought back to life
Bu sefer, bilimsel bir deneyle hayata döndürülen ve... kendisine insanüstü bir güç verilen... bir suçlu kontrolden çıkıyor,
You convict!
Seni Allah'ın belası suçlu!