Coroner traducir turco
2,364 traducción paralela
And Prof. Kang who was the coroner...
Adli savcı da Profesör Kang'mış.
Based on the eye-witness account and the coroner's testimony, the court finds the defendants not guilty.
Görgü tanığı ve adli tıp uzmanının ifadelerine dayanarak mahkeme sanıkları suçsuz bulmuştur.
I talked to the coroner's office.
Yargıcın ofisiyle görüştüm.
Your death was officially ruled a suicide by the prison coroner on November 1st.
Ölümün 1 Kasım gününde hapishane savcısı tarafından intihar olarak resmen onaylandı.
Did they have "coroner" written in yellow on the back of their jackets?
Ceketlerinin sırtlarında "görevli" yazılı olanlardan mı?
Hey, you see? The coroner just misplaced the body in the morgue.
Tıbbî tetkikçi cesedi morgda yanlış yere koymuş.
Well, we'll see what the coroner says, But I am not seeing any signs of foul play here.
Sorgu yargıcının ne diyeceğini göreceğiz ; ama ben burada bir suikast göremedim.
Coroner's report has a similar case in derry.
Savcının raporu derry benzer bir durum var.
But right here... coroner's inquest.
İşte tam bu noktada adli tıp soruşturması devreye giriyor.
The coroner found blood in Barbara's throat and her mouth.
Tıbbî tetkikçi Barbara'nın boğazında ve ağzında kan buldu.
We're still waiting on the autopsy, but the coroner says some kind of animal attack.
Otopsi raporunu bekliyoruz hâlâ. Ama tıbbî tetkikçinin dediğine göre hayvan saldırısı.
Coroner says he was torn up pretty bad.
Tıbbî tetkikçi paramparça edildiğini söylüyor.
With his rifle found nearby, police suspect that Mr. Patterson was hunting near Franklin park when he was mauled by what the coroner believes was a large wolf.
Yanında av tüfeği bulunan Bay Patterson'un saldırıya uğradığı sırada, Franklin parkı yakınlarında avladığı zannediliyor.. ... ve tıbbî tetkikçi, saldırının, büyük bir kurt tarafından yapıldığını düşünüyor.
The problem is, according to the coroner's report, your wife was killed several hours before you got on the boat.
Sorun şu ki ; savcının raporuna göre karınız siz tekneye binmeden birkaç saat önce öldürülmüş.
And we know this because the coroner found someone else's skin beneath her fingernails when he autopsied her.
Bunu biliyoruz çünkü adli tıp otopside tırnak derisinin altında başka birinin derisini buldu.
I think you're gonna have to get the coroner to go back out there and take a second look.
Sanırım sorgu yargıcı bir daha oraya gitmek zorunda kalacak.
Coroner counts 16 stab wounds, one for every year that she was alive.
Adli tıp 16 bıçak darbesi saydı. Yaşadığı her yıl için bir darbe.
But I hacked the coroner's report on both desks.
Ama yetkili memurun raporlarına ulaştım.
I need a coroner's van.
Adli tıp aracı istiyorum.
It's the coroner.
Adli tabip geldi.
You're just in time, the coroner's chomping at the bit to remove the body.
Tam zamanında geldin. Savcı cesedi götürmek için can atıyor.
His initial statement contradicted the timeline from the coroner's report.
ilk ifadesindeki kronoloji ile sorgu yargicinin raporundaki celisiyor.
His initial statement contradicted the timeline from the coroner's report.
Onun ilk açıklama çelişki Zaman çizelgesi savcının raporundan.
With no head left to speak of, the coroner can't make a definitely call, but he did say there was less blood loss than expected, which supports postmortem gunshots.
Adli tıptaki yetkili kesin bir şey söyleyemeyeceğini belirtti ama kan kaybı, beklediklerinden azmış. Bu da onun öldükten sonra vurulduğunu doğruluyor.
Looks like the coroner's finishing up.
- Gidip ne bulduğunu öğren.
Completed all the standard prep constitutional law, criminal code, Evidence Act, Coroner's Act...
Tüm aşamaları tek tek geçmiş. Temel hukuk suç kaydı, kanıt toplama, kriminal bilgiler...
But if you come home and find the coroner Snapping a toe tag on your sister, Promise me you won't blame yourself.
Ama eve geldiğinde, adli tabibi kızkardeşinin cesedine etiket yapıştırırken bulursan kendini suçlamayacağına söz ver öyleyse.
DNA reports from the Coroner's Office point to multiple perps.
Adli tabipten gelen DNA raporları birkaç fail olduğunu gösteriyor.
But the coroner found trace DNA on the girls that wasn't Boyd's.
Ama tıbbî tetkikçi kızların üzerinde Boyd'a ait olmayan DNA izi bulmuş.
Because by the time the final coroner report came through, we'd already closed the case.
Çünkü son rapor gelmeden önce davayı kapatmıştık.
The coroner said he drowned, But I knew it was division.
Tıbbi tetkikçi boğulduğunu söyledi ama Bölüm'ün yaptığını biliyordum.
Coroner, that's like being a doctor.
Adli tıp, hekimlik gibi.
At the inquest the coroner ruled that it was suicide, but Ronnie Kray had threatened Mills's life and he'd shot himself in the eye, which is unusual.
Soruşturmadaki yargıç, bunun bir intihar olduğunu ileri sürmüştü. Ancak Ronnie Kray, Mills'i ölüm ile tehdit etmişti. Sonrasında ise Mills kendini gözünden vurmuştu.
Coroner report is back.
Otopsi raporu geldi.
Still waiting on forensics, but the coroner said that Santa's blood alcohol concentration was.45.
Adli tıp bekleniyor olsa da sorgu yargıcının dediğine göre Noel Baba'nın kanında 0.45 promil alkol çıkmış.
The coroner told me that's consistent with what he found at autopsy.
Adli tıp da otopsi raporunda benzer belirtileri tespit etmiş.
When the coroner releases his report it will help shed some light on what actually happened.
Yargıç, raporunu yayınladığında gerçekte neler olduğu konusuna ışık tutmaya yardımcı olacak.
The coroner has not released his report.
Yargıç, henüz raporunu yayınlamadı.
The coroner's office is going to announce Jay Burgess'cause of death, and when that happens they may want to speak to you.
Söylediklerine göre, yargıcın ofisi Jay Burgess'in ölüm sebebini ve nasıl öldüğünü açıklayacak seninle konuşmak isteyebilirler.
I just heard from the coroner.
Az önce yargıçtan duydum.
Coroner's report came.
Yargıcın raporu geldi.
You'll need to phone the Coroner's office in the morning.
Adli tıpa, sabah telefon etmeniz gerekir.
And it drained again when the coroner said no-one was responsible for my son's death.
Sorgu yargıcı oğlunuzun ölümünden kimsenin sorumlu olmadığını söylediğinde, kanınız yeniden çekilir.
The coroner stated that based on evidence found in that hotel room, this was an accidental overdose, a lethal cocktail of alcohol and drugs.
Tıbbi müfettiş, otel odasında bulunan kanıtlara dayanarak bunun kaza eseri gerçekleşmiş yüksek doza bağlı bir ölüm olduğunu açıkladı. Alkol ile ilaçların bir karışımı söz konusu.
The coroner says her vagina was brutalised.
Adli tıpçı, vajinasının tahrip edildiğini söylemiş.
Let's get the coroner's van brought around, please.
Sorgu hakiminin arabasını alalım.
Coroner's gonna think I'm some two-bit floozy!
Adli tabip hoppa olduğumu düşünecek.
The coroner's report.
Adli tabip raporu.
Get this over to the coroner's.
Bunu Adli tabipliğe götür.
Let me know when the coroner gets back yo you.
Adli tabip sana döndüğünde haberim olsun.
The coroner found these two cards stuffed in his mouth. What do you think, chief?
Sorgu yargıcı bu iki kartı ağzına yerleştirilmiş şekilde bulmuş.Ne düşünüyorsun, patron?