Could i speak to you traducir turco
185 traducción paralela
Father, could I speak to you for a moment?
Baba, seninle biraz konuşabilir miyiz?
- Could I speak to you?
- Sizinle konuşabilir miyim?
Could I speak to you outside for a minute?
Bir saniye konuşabiIir miyiz?
Could I speak to you?
Seninle konuşabilir miyim?
- Could I speak to you, please? Alone?
- Konuşabilir miyiz?
- Could I speak to you for a moment?
- Biraz konuşabilir miyiz?
Mick, uh could I speak to you for a minute?
Mick, uh bir dakika konuşabilir miyiz?
General, could I speak to you?
General, sizinle konuşabilir miyiz?
- Could I speak to you?
- Konuşabilir miyiz?
- Could I speak to you a second?
- Bir saniye konuşabilir miyiz?
Could I speak to you alone, sir?
Sizinle özel görüşebilir miyim mösyö?
- Could I speak to you for just a minute?
- Sizinle bir şey konuşabilir miyim?
- Could I speak to you?
- Seninle konuşabilir miyim?
- Could I speak to you, please?
- Sizinle biraz konuşabilir miyiz lütfen?
I hate to interrupt you, but could I speak to you for a sec?
Sizi kestiğim için üzgünüm, ama bir saniye konuşabilir miyim?
Could I speak to you for a moment?
Seninle biraz konuşabilir miyim?
Could I speak to you outside for just a second?
Seninle özel olarak görüşebilir miyiz?
Could I speak to you privately?
Seninle özel bir mesele hakkında konuşabilir miyim?
Could I speak to you?
Sizinle konuşabilir miyim?
Could I speak to you after school?
Okuldan sonra konuşabilir miyiz?
Lane, could I speak to you for a minute?
- Lane, konuşabilir miyiz?
- Could I speak to you for a moment?
- Bir dakika konuşabilir miyiz?
Al, could I speak to you for a minute?
Al, biraz konuşabilir miyiz?
Look here, inspector, could I speak to you privately in my office?
Afedersiniz müfettiş, acaba sizinle ofisimde özel görüşebilir miyiz?
Dr. Benton, could I speak to you for a minute?
Dr. Benton, biraz konuşabilir miyiz?
could I speak to you in private?
Seninle yalnız konuşabilir miyiz?
Would you mind, I want to speak to Johnnie alone. Could you- -
İzin verirseniz Johnnie ile yanlız konuşmak istiyorum.
I told her you wouldn't be able to speak to her. But when she saw you in the parade, she said you were Sinterklaas as she calls you, and you could talk to her.
O'na seninle konuşamayacağını söyledim... ama sizi dünkü törende görünce... size "Sinter Claes" dedi... ve onunla konuşabildiniz.
I wonder if I could speak to you alone for a moment.
Acaba seninle biraz yalnız konuşabilir miyim.
I could speak to her for you, and then, if you like,
Senin için onunla konuşabilirim.
If I could speak to you alone.
- Seninle yalnız konuşabilir miyim?
I could go to Bernice and tell her about us... and maybe she would forgive you... even though she'd certainly never speak to me again.
Bernice'e gidip bizi söyleyebilirim ve belki seni affeder benimle bir daha konuşmayacak olsa bile.
I could speak to them just as I can speak to you.
Sizinle konuştuğum gibi onlarla da konuşabilirim.
I wonder if I could speak to you for a couple minutes, Mrs. Hannagan.
Sizinle birkaç dakika konuşabilir miyim acaba Bn. Hannagan?
Sorry to bother you so early, but could I speak to Prof. Jensen?
Bu kadar erken rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama Prof. Jensen ile konuşabilir miyim?
Could I break in and ask you, could I speak to Jerry?
Lafınızı bölüp, size Jerry ile konuşmak istediğimi söyleyebiir miyim?
I'd like to speak to you if I could.
Mümkünse, konuşmak istiyorum.
You know, if you let me, I bet I could teach you how to speak.
İzin verirsen, sana konuşmayı öğretebilirim.
I'm glad you taught me how to speak... so I could say that, Eileen,
Bana konuşmayı öğrettiğin ve bunları söyleyebildiğim için çok mutluyum.
I could arrange for you to speak with her, if you wish.
İstersen, onunla görüşmeni sağlayabilirim.
If you could direct me to the physician on call tonight, I'll speak to him.
Beni görev yapan doktora gönderirseniz onunla konuşabilirim.
As I said, I could swing by tonight- - well, of course, you speak to your wife.
Dediğim gibi, Bu gece halledebiliriz... Tabi ki, karınızla konuşun.
I've no hopes, except perhaps to be able to speak briefly and honestly to you, for I do not see how that could hurt you.
Belki kısaca ve dürüstçe konuşmak dışında hiçbir beklentim yok ki bunun da sizi üzeceğini sanmıyorum.
- Do you think I could speak to him?
- Onunla görüşebilir miyim?
If I could speak to you for just for five minutes -
- Bir beş dakikanızı ayırabilirseniz- -
If you want, I could speak to him.
- İstersen ben konuşayım.
Um, if you're talking to me, could you make some sense? 'Cause I don't speak Swahili. In two more years I'll have an engineering degree.
Mühendislik diplomamı alıp havuzumda yüzerken de sorun olmayacak.
I've often thought that this is a kind of prison for you... and that if you could speak, you'd ask me to... You'd ask me to let you go.
Her zaman bu durumun senin için bir hapis gibi olduğunu düşündüm ve konuşabilseydin benden benden seni bırakmamı isterdin.
Prime minister, I'd like to speak with you, if I could.
Başbakan, sizinle görüşmek istiyorum.
Well... If you'd like, I could speak to him on your behalf.
İstersen onunla konuşabilirim.
Could I just speak to you for a second?
Bir saniye seninle konuşabilir miyim?