Could you do me a favor traducir turco
434 traducción paralela
- l'm wondering, could you do me a favor?
- Acaba bana bir iyilik yapabilir misin?
Could you do me a favor?
Benim için bir iyilik yapabilir misin?
- Hey, could you do me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısınız?
- Could you do me a favor?
- Bana bir iyilik yapar mısın?
Um - Wally, listen, could you do me a favor?
- Wally... bana bir iyilik yapar mısın?
- Could you do me a favor?
- Sizden küçük bir iyilik isteyeceğim. - Ne gibi?
Nah-uh. Could you do me a favor?
- Bir şey rica edebilir miyim?
Could you do me a favor, sir?
Bana bir iyilik yapar mısınız, efendim?
But could you do me a favor?
Bir iyilik yapar mısın?
- Could you do me a favor?
- Sen bana bir iyilik yapmaz mısın?
- Now, could you do me a favor?
- Şimdi bana bir iyilik yapar mısın?
Warren, could you do me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısın Warren?
Could you do me a favor and get me area code 213 655-2264?
Bana lütfen... 213 6552264'ü bağlar mısınız?
Could you do me a favor and put $ 10 on her?
Bana bir iyilik yapıp o at üzerine 10 dolar yatırır mısın?
If I can snatch your weapon within 10 strokes, could you do me a favor?
10 hamlede silahını kaparsam, Bana bir iyilik yapabilir misin?
Could you do me a favor?
bana bir iyilik yapar mısın?
Could you do me a favor?
Bana bir iyilik yapabilir misiniz?
Could you do me a favor?
Bana bir iyilik yapabilir misin?
COULD YOU DO ME A FAVOR?
Bana bir iyilik yapar mısınız?
The usual. Could you do me a favor and be my best man?
En iyi dostum olarak, bana bir iyilik yapabilir misin?
Oh, oh, could you do me a favor?
Benim için bir şey yapar mısın?
Mr. Rhoades, could you do me a favor and run over my hand with your car?
Bay Rhoades, benim için bir şey yapar mısınız? Arabanızla elimi ezer misiniz?
Oh, but could you do me a favor?
Fakat sana bir ricada bulunabilir miyim?
I'm really feeling guilty about hiding that money from Marcy, so could you do me a favor and spend yours so I can share mine?
Parayı Marcie'den sakladığım için kendimi çok suçlu hissediyorum. Onun için bana bir iyilik yap ve kendi paranı harca ben de benimkini paylaşabileyim.
Look uh... could you do me a favor?
Bak... Bana bir iyilik yapar mısın?
Uh, Bill, could you do me a favor?
Bill, bana bir iyilik yapar mısın?
Could you do me a favor and fix me a Scotch and soda, please?
Bir iyilik edip bana viski - soda yapar mısın lütfen?
Carrie, could you do me a favor?
Carrie, bana bir iyilik yapar mısın?
Look, could you do me a favor?
Bak, bana bir iyilik yapar mısın?
Listen, could you do me a favor?
- Bana bir iyilik yapar mısın?
Officer, could you do me a favor and turn on the TV?
Memur bey, bir iyilik yapıp, televizyonu bir açar mısınız?
You could do me a great favor.
- Bana büyük bir iyilik yapabilirsiniz.
Could you do me a favor?
Bana bir iyilik yapar mısın?
You could do me a favor though.
- Bana bir iyilik yapabilirsiniz ama.
You could do me a big favor.
Bana büyük bir iyilik yapabilirsin.
You could do me a favor : Help me look for an office.
Siz de bana yardım edebilirsiniz, bana yeni bir iş bularak.
LOOK, I WON DER IF YOU COULD DO ME A FAVOR.
Bakın, sizden bana bir iyilik yapmanızı isteyeceğim.
But I would be very grateful if you could do me a favor.
Ama bana bir iyilik yaparsan, çok minnettar olurdum.
Could you please do me a favor
Bana bir iyilik yapar mısınız?
Miss, if you could do me a favor... Would you change the target for me?
Hanfendi, bana bir iyilik yapar mısınız... şu hedefi değiştirir misiniz?
I wondered if you could do me a favor?
Bana bir iyilik yapabilir misin?
You could do me a favor, sir.
Bana bir iyilik yapabilirsiniz.
Oh, yeah, I'm going to the fight right now, but I was wondering if you could do me a small favor, you know.
Dövüşe gidiyorum ama düşündüm ki belki bana küçük bir iyilik yaparsınız.
You could do me a favor.
- Bana bir iyilik yapabilirsin.
But you could do me a favor.
Ama bana bir iyilik yapabilirsin.
And do you remember then that you said that if I was ever in real trouble, if I ever really needed a favor, you'd do anything you could to help me?
Öyleyse hatırlıyorsunuzdur, demiştiniz ki, eğer bir gün başım gerçekten belaya girerse, gerçekten yardıma ihtiyaç duyarsam, bana yardım etmek için her şeyi yapacaktınız.
Actually, I was wondering if you could do me a favor.
Baban sadece kendini düşünür.
Well - maybe you could do me a favor?
- Bana bir iyilik yapabilir misin?
I was hoping you could do a small favor for me.
Benim için küçük bir iyilik yaparsınız diye ümit ediyorum.
- Could you do me a monster favor?
- Bana bir iyilik yapabilir misin?
You'd do me a favor if you could.
Kalırsanız, bana iyilik etmiş olursunuz.