Course you can traducir turco
2,656 traducción paralela
No, of course you can't.
Hayır, tabii ki konuşamazsın.
Sandra, of course you can smoke.
Sandra, tabi ki içebilirsin.
Of course you can.
Elbette yapabilirsin.
Of course you can.
Tabii ki, konuş.
O-of course you can have a ride.
Ta-Tabii ki seni bırakırım.
Of course you can. Hey.
Tabiki.
Of course you can.
Tabiki.
Of course you can't!
- Herhalde.
Well, of course you can have your picture taken with the ball, Jared.
Elbette topla resim çektirebilirsin, Jared.
Yes, course you can, darling.
Tabii, elbette sorabilirsin tatlım.
Yes, of course you can.
Tabii, elbette veririm.
Of course you can.
Elbette. Elbette güvenebilirsin.
Well, of course you can.
- Tabii ki güvenebilirsin.
Of course you can...
- Elbette yapabilirsin.
Of course you can't get out of your car.
Tabii ki çıkamazsın.
Of course you can have whatever is owning to you.
Tabii ki senin olanı alabilirsin.
Of course you can.
Bal gibi yaparsın.
- Of course you can. Why not?
- Yaparsın, niye yapamıyormuşsun?
Of course you can't
Tabii ki değiştiremezsin.
Of course you can.
Evet, tabii ki.
Well, of course you can, sweetie.
Tabii ki, tatlım.
No, of course you can't, because it's all on me, regi.
Tabii ki arayamazsın. Olan bana olur, Regi.
Of course you can.
Elbette girebilirsiniz.
Of course you can't.
Edemezsin tabii.
Of course you can stay in your home.
Elbette kendi evinde kalabilirsin.
Of course you can.
Tabii ki öylesin.
I mean, I can't pay you back all at once, but, say, over the course of the next six months. I could... I'll bable to get you your $ 15,000 back.
Yani size tek seferde ödemeyemem ama önümüzdeki altı ay içinde on beş bin dolarınızı ödeyebilirim.
I insisted that it wasn'tjust anyone coming down to talk to you and I realise, of course, that this is all very new for you, but you can't go ahead with this interview tonight.
Seninle konuşmaya gelenin öylesine birisi olmaması için ısrar ettim. Bu sizin için yeni bir şey farkındayım ama bu röportajı bu gece yapamazsınız.
Of course, yeah, to the extent that you can bribe the compliance officer yeah, that's right, you are complying with the law!
Evet, tabii ki de, bir bakıma Uyumluluk memuruna rüşvet verebilirsiniz ne de olsa yasaya uyuyorsunuz!
You can always come to me, same as your friends, on a course....
İstediğin zaman bana gel, judo öğreteyim. Arkadaşların da gelebilir tabii.
Some kind of competition for dan, which, Of course, you can't be, because that would be crazy.
Tabii ki olamaz, çünkü çok aptalca olurdu.
You're right, but you just can't barge in here uninvited, unless of course you have a warrant.
Haklısın ama davet edilmeden buraya öylece giremezsin, tabi arama iznin varsa o başka.
And, of course, you can't go anywhere
Islak mendil ve el temizleyici olmadan evden çıkılmaz.
Yes, of course, can be a major breakthrough, but we need more time and as you know, time is money.
Evet, kesinlikle, büyük bir keşif olabilir, ama daha çok zamana ihtiyacımız var. Bildiğin gibi, zaman paradır.
I can send you on a course if you like.
İstersen seni bir kursa yollayabilirim.
Of course I'll play, my man. Are you crazy?
Çalarım canım kardeşim benim, çalmaz mıyım?
Can you forgive me? Of course.
Beni affedebilecek misin?
You realise, of course, the country can never really know of the debt it owes you?
Ülkenin size olan borcunu asla bilemeyeceğinin farkında mısınız?
- Of course you aren't!
- Tabii canım, beklemiyorsun.
Lots of R and D necessary, of course, but you can't be front line, can you?
Bir sürü araştırma - geliştirme falan lazım olacak şüphesiz ki ; ama sonuçta ön saflarda oynayamazsın, değil mi?
Sure yöu can, of course, here!
Tabii, elbette, dokunabilirsin.
I'm referring, of course, to "your guy"... can't stand the idea there's a woman who isn't attracted to you.
Kendisine karşı nötr bir kadının olmasını kabul edemeyecektir.
Of course I can help you.
- Tabii ki edebilirim.
No, they can't, of course they can't, who told you? !
Hayır, elbette yazılamazlar, yazılamazlar, kim dedi sana bunu?
- Of course, you can.
- Tabii ki, bunu yapabilirsiniz.
Yeah, of course, you can follow his blog online.
Tabii, blog'unu da takip edebilirsin.
You know, I'm sure I can find you some milk, and we can lap it up together- - privately, of course.
Eminim biraz süt bulabilirim ve birlikte içeriz tabii baş başa.
If you'd like me to, of course. I can't promise to keep him safe.
İstersen, tabii ki ama güvenliği için söz veremem.
Can you relay the news? Of course.
- Bu haberi aktarabilir misin?
- Of course. I'm Sheldon. Hey, can I join you?
- Tabi, ben Sheldon, oturabilir miyim?
Of course you don't my dear.
Sen onu anlamazsın zaten canım.
course you are 61
course you did 33
course you don't 18
course you do 70
you can do it 1412
you can 2818
you can't beat me 46
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
course you did 33
course you don't 18
course you do 70
you can do it 1412
you can 2818
you can't beat me 46
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
you can't kill me 112
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can't beat that 16
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can trust me 449
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can't beat that 16
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can trust me 449