Cracking traducir turco
1,580 traducción paralela
This new warden. He's cracking down to prove he's serious about showing preferential treatment. He's making an example out of you.
İmtiyazlı davranışlara karşı ciddiyetini göstermek için de seni örnek olarak kullanıyor.
Fine. But at least my monkey wasn't sarcastic and cracking jokes all the time.
En azından benim maymunum alaycı değildi ve sürekli saçma şakalar yapmıyordu.
Okay. Cracking up now.
Kafayı oynatıyorum.
Robin tried cracking it, but it just didn't go deep enough.
Robin kütürdetmeye çalıştı ama tam işe yaramadı.
When I was cracking his back?
Sırtını kütürdetirken mi?
it gets thinner and thinner, like ice on a lake when the weather warms... you step on it here and it cracks, but then it cracks over here, too, and then it starts cracking everywhere, until there's nothing solid left.
ve gittikçe inceliyor, havaların ısındığında ki, bir buzlu göl gibi.. - eğer oradan üzerine basarsan kırılır, ama bu tarafı da kırar, sonra da heryerde kırılmalar başlar, taa ki, elle tutulur hiçbir şey kalmayayocaya kadar.
I'm cracking up over here.
Aklıma kötü şeyler geliyor.
Well, of course I'll crack it anyway. But now, while I'm here, I'll be your back-cracking slave.
Tabii ki her koşulda kollarım ama buradayken arkanı kollama kölen olurum.
You don't have to close your eyes and hear the sound of his skull cracking every time you go to sleep, do you?
Gözlerini her kapattığımda kemiklerinin kırılma sesini duymak zorunda değilsin değil mi?
We have a song to write, so let's get cracking.
Yazmamız gereken bir şarkı var, haydi işe koyulalım.
Better get cracking, sammy.
Çalışmaya başlasan iyi olur, Sammy.
I mean, we were all kind of cracking up about it, but um... uh... it kind of broke the party up a little bit.
Yani, hepimiz de bu duruma gülmekten katıldık... ama şey... bu olay partiyi bitirdi.
- Poppin'is just like, you know, really cracking'. You feel me?
Paramparça olmak gibi bir şey.
I just told you, it's like really cracking'.
Sana söylemiştim parçalanmak gibi bir şey.
- EDDIE AUSTIN'S CRACKING UP.
Eddie Austin ötmeye başlamış.
The Trade Commission is cracking down on all of our health claims.
Ticaret Komisyonu tüm sağlık iddialarımıza karşı önlem alıyor.
Cracking an old-school safe is pretty tough but modern high-tech security makes it much easier.
Eski sınıf kasaları açmak çok zordur,... ama yeni yüksek-teknolojili kasaları açmak çok daha kolay.
Kid you thought might be good at cracking combinations.
Şifreleri kırmasının, işine yarayacağını düşünüyordu.
She's on the verge of cracking.
Kafayı yemek üzere.
- Uf, it's cracking, too...
- O da takırdıyor...
The window was cracking, the sunroof was popping out.
Pencere çatlıyordu, arabanın açılır tavanı yerinden fırlıyordu.
- Get cracking.
Seçim sonrasına saklayın.
Let's get cracking.
Güzel, hadi işimizi bakalım.
( cracking up )
Beni öldürüyorsunz!
Come on.We'll watch the ballet, and then I'll buy youone beer, and afterwards you canduck like a spider back to your cracking the wall.
Hadi ama.Baleyi izleriz, sonra sana bira ısmarlarım, ve daha sonrada bi örümcek gibi duvardaki çatlağına sızarsın.
# Hear the cracking'of the whips #
İşit nasıl çıtırdıyor rüzgar
[CRACKING]
Erkek, avını arıyor.
It's unlikely that both cubs will survive their first year. [CRACKING]
Yavrular artık yürüyebiliyorlar ancak annelerinin aç olması pek de umurlarında değil.
[BRANCHES CRACKING]
[BRANCHES CRACKING]
The sea wall at Dover is cracking, Francis.
Dover'daki surlar dökülüyor, Francis.
- What's cracking, little bitches?
- Çatlayan ne, küçük fahişeler?
The ice is cracking!
Buz çatlıyor!
- She was busy cracking my skull.
- Kafamı kırmakla meşguldü.
This cowboy is cracking his whip on the haunch of this crowd, and they love it!
Bu kovboy, kamçısını kalabalığın göbeğine sallıyor ve herkes buna bayılıyor!
But now, while I'm here, I'll be your back-cracking slave.
Ama şimdi burada olduğuma göre senin kölen olacağım.
- Cracking show.
- Harika diziydi.
Oh, I'll be cracking up.
Katıla katıla.
"To readers accustomed to cracking the pages of a Brian Callahan novel... " and finding the hard-boiled, tough-talking N.Y.P.D. detective Frank Knight... solving another gruesome crime, they are to be disappointed. " And all of a sudden they like the Frank Knight books.
Brian Callahan'ın yeni romanını alan okurlar Dedektif Frank Knight'ın başka bir suçu çözdüğünü görmek istediler.
Yeah, the city's really been cracking down ever since the Bensley case.
Evet, Bensley davasından beri belediye işleri iyi takip ediyor.
I hear ice cracking.
Buz kırılması sesi duyuyorum..
You ever walk across a frozen river and hear ice cracking?
Evlilikteki en tehlikeli ses..
- I am this close to cracking.
- Kendimi kaybetmeye çok yakınım.
- All right, let's get cracking.
- Tamam, hadi işe koyulalım.
Are you on fire? Come on, throw on some clothes and get cracking.
Haydi, üzerine bir şeyler giyiver ve de acele et.
This one's cracking him.
Bu da onu çatlatacak.
So Robert hits this guy in the ribs so hard, I actually hear cracking come from the guy's midsection.
Yani Robert o adamın kaburgalarına öyle bir vurdu ki gerçekten adamın kaburgalarının kırıldığını duydum.
Time to get cracking.
Acele et.
If I leave, The Cracker's gonna go back to cracking.
Gidersem, Kraker yine kırıp dökmeye başlayacak.
You're cracking really fast, huh?
Çok çabuk pes ediyorsun, ha?
And with you cracking the whip over the work crew.
Hele sen işçilerin başında kırbacını şaklatırken.
I hear ice cracking.
Buzun kırıldığını görüyorum.