Crashes traducir turco
662 traducción paralela
If he crashes, they'll blame me.
Eğer düşerse beni suçlarlar.
What does it mean... when a man crashes out?
Bayım, bir adamın kirişi kırması... ne anlama gelir?
Crashes out?
Kirişi kırmak mı?
This afternoon? I've had it for some time, but something always said, "Wait till he crashes through. Wait till he's made one success."
- Epeydir aklımdaydı ama içimden bir ses devamlı "İşleri yoluna koyana şeytanın bacağını kırana kadar bekle" deyip duruyordu.
[Crashes]
Clodagh!
A war is declared, the stock market crashes... or a kindly old man is shot down on the street... and the quiet pool of community life is suddenly stirred up.
Savaş ilan edildi, borsa çöküyor veya yaşlı bir adam sokakta vuruldu ve toplum hayatının sessiz merkezi bir anda alevlenir.
No one ever crashes twice.
Kimse, asla ikinci kez düşmez.
- Fire at the saucer until it crashes.
- Düşene kadar daireye ateş edin.
Two Die As Crop-Duster Plane Crashes Craft Hits Oil Tanker, Drivers Escape
İlaçlama Uçağı Düştü, İki Kişi Öldü Uçak Tankere Çarptı, Şoförler Kurtuldu
Suppose the stock market crashes.
Ya borsa çökerse?
I'VE BEEN IN SUBWAY CRASHES, BUS ACCIDENTS, MAJOR FIRES, I'VE EVEN DRUNK POISON HERE.
Hatta burada zehir bile içtim ve hiçbir şey olmadı.
A wife's scornful words. ... not cataclysms like railroad crashes and lightning bolts.
Bir eşin alaycı sözleri tren kazaları veya yıldırımlar gibi felakete yol açmaz.
He crashes it on a regular basis once a week.
Sahibi düzenli olarak haftada bir bir yerlere çarpıyor.
He then dives deep and soars up out of the water huge, vast, enormous and crashes back with thundering flukes churning the water into spray, pounding at the water.
Suya dalar ve arkasından su yüzeyine fırlar iri, kocaman, devasa ve suya düşerken çarpan kuyruğu suyu köpürtür.
He drives all night at top speed, and the next morning, when he reaches the coast, he crashes into a truck and dies, just when he thought Death had lost his trail.
Tüm gece son sürat araba sürer sabaha güney sahillerine ulaşır ve o esnada tam Ölüm Meleği'nden kurtuldum derken bir kamyona çarpar ve ölür.
- I had a few crashes, but walked away.
- Birkaç kez düştüm ama kurtuldum.
Thunder crashes - burning coals fall on him.
Gönder şimşeği ve bırak yanmış kömürler üzerlerine yağsın.
He crashes into the # 4 shutoff marker.
4 nolu bariyere çarpıyor.
Crashes into a Jeep and totals his neck!
Cip'e çarp, boynundan ol!
A crane, if it's off balance... the least little breeze, and it crashes.
Bir vinç, dengede değilse... en önemsiz bir esintide bile devrilir.
The guy cleans it out, starts his little bonfire and the car crashes out of the gate at 4 : 06.
Şimdi, kasa patlatılır. Adam kasayı boşaltır, küçük şenlik ateşini başlatır ve otomobil saat 04 : 06'da giriş kapısına çarpar.
I'd love to go to Europe, but I'm afraid of plane crashes.
Avrupaya gitmeyi çok isterdim ama uçak kazalarından korkuyorum.
If my plane crashes in the storm, I'm coming back here, Paula.
Uçağım fırtınadan düşse de buraya döneceğim Paula.
Six auto crashes : one due to faulty brakes two by collision with runaway trucks, three by tire failure.
6 araba kazası, birisi fren arızasından ikisi hatalı sollama ile kamyona çarpmış, diğer üçü de lastik patlaması ile.
Your typical assorted plane crashes, all with multiple-passenger loss.
Muhtelif uçak kazaları, hepsinde de çok sayıda yolcu kaybı.
... riots,... killings, murders, air crashes,
isyanlar cinayetler, katiller, uçak kazaları
We have eleven days before the moon crashes down.
Saldırı başladı. Ayın dünyaya çarpmasına onbir gün var.
Time remaining before the moon crashes on Earth. I'd say, roughly...
Ayın dünyaya çarpması için kalan süreyi hesaplıyorum.
Thousands of years ago it crashes and this thing... gets thrown out or crawls out and it ends up freezing in the ice.
Binlerce yıl önce bu şey çarpıyor ve bu Şey... dışarı fırlıyor yada sürünerek dışarı çıkıyor ve buzun içinde donuyor.
With unacceptable record of crashes.
Kabul edilemeyecek sayıda kaza raporu var.
As crashes go, this was nothin'.
Bu hiçbir şey değildi.
Or maybe she just tells everybody she knows... not to get on planes, and then one day... one crashes and that's her lucky day.
Ya da belki, tanıdığı herkese uçağa binmemelerini söylüyordur, ve sonra bir gün bir tanesi düşünce, o da onun şanslı günü olmuştur.
And crashes.
Ve uçak düşüyor.
They got immigration records, census reports, and they got official accounts of all the wars and plane crashes... and volcano eruptions and earthquakes and fires and floods... and all the other disasters that interrupted the flow of things... in the good old U.S. Of A.
Nüfus ve göç raporları... Tüm savaşların resmi kayıtları, Tüm uçak kazası raporları... Ve volkanik patlamalar, depremler, yangılar, sellere ait raporlar...
D Here comes the bride d [Crashes]
İşte gelin geliyor.
[Crashes, gasps] Hey, are you gonna have cranberry sauce and mashed potatoes?
Kızılcık sosu ve patates püresi var mı?
This spaceship crashes into their garage, see?
Bir uzay aracı garajlarına çarparak düşer, anladınız mı?
and in the 70's the first crop had a number of crashes.
Ve 70'lerde, ilk üretilen uçaklar bir dizi kaza yapmıştı.
Give him 250 ml of happy juice until he crashes out.
Bayılıncaya kadar, ona 250 ml morfin yap.
Car crashes became automobile accidents.
Araba çarpması, otomobil kazası oldu.
But my crashes are the best!
- Endişelenme, ben iyi düşerim.
" There are plenty of plane crashes and people die like crazy.
" Çok sayıda uçak düşüyor ve insanlar patır patır ölüyor.
And suddenly, this big steam fitting bursts and this enormous goddamn crane crashes right down on her legs, and she's screaming " My legs!
Aniden, bu büyük buhar boruları patladı ve bu kocaman vinç bacaklarına çarptı " Bacaklarım!
How many plane and car crashes will occur before they are exposed for what they are?
Francis Gary Powers'ın U-2 keşif uçağı Rusya'da... yere çakılıyor. O uçağı düşürmelerine imkan yoktu. Powers demişti ki, Oswald...
On the other hand, what if you tell him... and the plane that he changes to turns out to be the one that crashes?
Ama diğer bir yandan, ona söyledin diyelim ve değiştirdiği uçak düşen uçak olursa?
Yeah, it'll be even more exciting when it crashes.
Evet, köprüden aşağı düştüğünde daha da heyecanlı olacaktır.
The banks had promoted the idea that this was a new era where market crashes were a thing of the past.
Bernays'in kısa süren iktidarı bitmiş gibi görünüyordu.
The plane crashes, everybody in first class is gonna die anyway.
Uçak düşerse, birinci sınıftaki herkes ölecek nasılsa.
So as the father's trying to load it, he loses control of the car crashes into a high school cafeteria.
Babası onu doldurmaya çalışırken, arabanın kontrolünü kaybedip, bir lise kantinine girmişler.
Oh.! Crashes the barrier.!
Ve işte bariyere çarpıyor.
[TYRES SCREECH, CAR CRASHES] Hi.
- Selam.