Crater traducir turco
799 traducción paralela
They're heading for the crater, the most dangerous place on the active volcano Irruputuncu.
Kratere doğru gidiyorlar Aktif volkan Irruputuncu'nun en tehlikeli bölgesine.
The higher they go, the steeper the climb, as the sticky volcanic rock has built up the slopes of the crater.
Yukarı çıktıkça, tırmanış daha da dikleşiyor zira kraterin yamaçları, yapışkan volkanik kayalardan oluşmuş.
But covering all these rocks is sulphur which is coming from the gases that are coming up from the crater behind me.
Ancak bütün bu kayaların etrafında arkamdaki kraterden gelen gazlardan gelen kükürt var.
It's this water, together with other gases rising through the crater, that Leonore has come to collect.
Leonore'un toplamaya geldiği kraterden yükselen diğer gazlarla birlikte bu su.
They decide without hesitation and in spite of the danger to descend into the interior of the great crater in which they disappear one-by-one whilst the snowstorm is still raging.
Tehlikeli olmasına rağmen hiç tereddüt etmeden büyük bir kratere girme kararı verirler. Tipi şiddetini artırırken birer birer gözden kaybolurlar.
H.32 flies over the Erastothena Crater at about 1000 km
H.32 Erastothena Krater'inin yaklaşık 1000 km civarında uçuyor...
This was once the crater of a volcano.
Bir zamanlar bir volkan krateriydi.
There's a bomb crater at Blackmoor Factory near Lembridge.
Lembridge civarındaki Blackmoor Fabrikası'nda bir bomba çukuru var.
- The edge of the crater.
- Çukurun kenarında.
Damn crater!
Allahın belası çukur!
Look at the crater.
Kratere bak.
We landed in the crater Harpalus... which is in the upper NW quadrant of the moon as seen from North America.
Harpalus kraterine indik ki burası Ay'ın kuzeybatı çeyreğinin üzerinde kalmakta ve Kuzey Amerika'dan görülebilmekte.
It was like a huge ball rammed there in the crater.
- Kraterde sıkışmış bir top gibiydi.
The crater's about 1,000 yards around.
Krater yaklaşık 900 metre.
The presence of the crater itself, its formation and characteristics, all support the theory that it was a meteor.
Kraterin varlığı, şekli şemali, özellikleri... -... meteor teorisini destekliyor.
Major, will the Army attempt to dig underneath the crater?
Binbaşı, Ordu, krateri kazacak mı?
Why aren't you at the crater? .
- Neden kraterde değilsiniz?
. I'm a spaceman out of the crater.
- Kraterden çıkmış bir uzay adamıyım.
No, the last I saw of Dr. Snell and his assistant they were out at the crater.
Dr. Snell ve yardımcısını son gördüğümde, kraterden çıkıyorlardı.
Even clearing'everyone away from the crater.
Herkesi kraterden uzaklaştırdım.
Why didn't it make a bigger crater?
Niye daha büyük bir krater açmadı?
If it were heavy and solid, it would have made a tremendous crater.
Eğer ağır ve katı olmuş olsaydı, kocaman bir krater yaratırdı.
This little crater formed during the last eruption.
Bu küçük krater son patlama sırasında oluştu.
We could be inside the crater of a volcano.
Bir volkan kraterinin içinde olabiliriz.
I want to see the crater that the bomb has made.
Bombanın açtığı çukuru görmek istiyorum.
If the bomb has left a crater, it will still be there after you eat.
Bomba çukur açmışsa yemeğini yedikten sonra da orada olacaktır.
"Whoever descends into the crater of Sneffels Yocul " can reach the center of the earth. I did it.
Sneffels Yocul'un kraterinden aşağı inen bir kişi, Dünya'nın merkezine ulaşır.
The crystals grow in the crater, capture the sun's energy.
- Kraterde oluşan kristaller. Güneşin enerjisini yakalıyor.
And as a monument to future, we must extract an even larger crystal, the bowels of the crater.
Geleceğe dair bir anıt dikeceksek, kraterin göbeğinden daha büyük bir kristal çıkarmak zorundayız.
You will fly over the crater, monsieur.
Kraterin üstünden uçacaksınız.
You have to pass the hospital to get to the crater.
Kratere giderken oradan geçeceksiniz.
But your primary mission is to bring back information on the crater.
Ama ilk göreviniz krater hakkında bilgi getirmek.
So that the crater may be inspected from the air, sir.
Yani balonunuzla krateri havadan inceleyebiliriz efendim.
I hardly see how we can risk landing it in a mountain crater.
Bir dağ krateri içine inme riskini nasıl göze alabileceğimizi bilmiyorum.
You know, while the balloon is passing over the crater, sir.
Yani balonla krater üzerinden geçerken yapabiliriz efendim.
We're not going to descend into the crater.
Nasıl olsa kraterin içine inmeyeceğiz.
Steer it away from the crater!
Kraterden uzağa dönmeye çalış!
We were shot down in a mountain crater, how the devil could we be on a riverboat?
Bir dağın kraterinde vurulup düşürülmüşken nasıl olur da bir nehir gemisinde oluruz?
Having flown to that mountain crater by the outmoded means of a balloon.
Demode balonun kısıtlı imkanlarıyla o dağ kraterine doğru uçmak...
Well, it landed in that mountain crater, didn't it?
O dağ kraterine inmişti, değil mi?
We want to reach that crater before nightfall.
Karanlık çökmeden o kratere ulaşmak istiyoruz.
- And at the crater?
- Kraterden?
He expected to find an enormous impact crater and rare meteorite fragments chipped off some distant asteroid.
Darbe sonucu devasa bir krater ve gök taşından kopan ender parçalar bulmayı bekliyordu.
However, at ground zero Kulik found upright trees stripped of their branches but not a trace of the meteorite or its impact crater.
Fakat bölgeye vardığında dik duran, dalları kopmuş ağaçlar buldu ama gök taşı veya kraterine dair hiçbir iz yoktu.
The key point of the Tunguska Event is that there was a tremendous explosion, a great shock wave many trees burned, an enormous forest fire and yet, no crater in the ground.
Tunguska Olayı'nın kilit noktası çok büyük bir patlama, ciddi bir şok dalgası birçok ağacın yanması, devasa bir orman yangını olmuş olması ve bir krater bulunamamasındadır.
But it need not make a crater in the ground.
Fakat bir krater açmasına gerek yoktur.
When a large comet or a large, rocky asteroid hits a planet it makes a bowl-shaped crater.
Büyük bir kuyruklu yıldız veya büyük, kayalı bir asteroit bir gezegene çarptığında tas şeklinde bir krater açar.
If a comet or asteroid were to accidentally impact Jupiter, it would be very unlikely to leave a crater.
Eğer bir kuyruklu yıldız ya da asteroit Jüpiter'e çarpacak olsaydı, muhtemelen krater oluşmazdı.
If 800 years ago a big asteroid hit the moon the crater should be prominent today still surrounded by bright rays thin streamers of dust spewed out by the impact.
Eğer 800 yıl önce büyük bir asteroit Ay'a çarptıysa çarpışma sırasında çevresine saçılan krater, tozdan, açık renk çizgilerle hala belli olmalıdır.
And there is a recent ray crater called Giordano Bruno in the region of the moon where an explosion was reported in 1178.
İşte Giordano Bruno adında yakın zamanlı bir krater. 1178'deki patlamanın tam bildirildiği yerde.
Shall we then scar and crater this blue-green world in their likeness?
Bu mavi-yeşil gezegende yarıklar ve kraterler mi açalım o zaman?