Created traducir turco
10,441 traducción paralela
The same sorcerer who created the eye you so recklessly borrowed.
Senin dikkatsizce ödünç aldığın Göz'ü yaratan büyücüye.
We, who have been steeped in the bigotry of the church for so long cannot give much credence to an older civilization, particularly one created by a race the white man has so brutally condemned to slavery and death.
Kilisenin bağnazlığına kapılmış biz Bu kadar uzun süre itiraf edemezsin Eski bir medeniyete,
Subtitle created by
Çeviri : Yağızhan Helvacı mbuyukler24 Twitter : @ helvaboy @ mbuyukler24
I'm taking Wilheimer into the 21 st century. There will be a new position created, Vice President of Corporate Communications. You keep up the good work, that Vice President is you.
Willheimer'ı 21.yüzyıla taşımanın vakti geldi, yeni bir pozisyon açılacak Kurumsal İletişim Başkan Yardımcılığı iyi işler çıkarmaya devam edersen o pozisyon senin olur.
If you ever want to come by the office and see what your father created, the door's always open.
Ofise uğrayıp, babanın ne yarattığını görmek istersen,... kapımız her zaman açıktır.
Raised by a single mother in Baltimore, he created the matchmaking website Qwantify... and he claims to have found an algorithm for love.
Baltimore'da bekâr bir anne tarafından büyütülmüş kendisi çöpçatanlık sitesi Qwantify'i kurdu ve aşk için bir algoritma bulduğunu söylüyor.
In the beginning of time, god created Adam and Eve and Steve!
Her şeyin başlangıcında.. ... Allah Adem ve Havva'yı ve Steve'i yarattı.
Maybe Jack will be remembered for the way he handled the missile crisis, or maybe he'll be remembered for having created a crisis that he was then forced to solve.
Jack belki de, füze krizini nasıl çözdüğüyle hatırlanır. Ya da kendi yaratıp çözmek zorunda kaldığı bir kriz olarak anılır.
So we, the nonperishables, created a story.
Biz, bozulmayanlar olarak bir hikaye uydurduk.
Matter cannot be created or destroyed, human.
Matter bir insan tarafından yaratılamaz veya yok edilemez.
Max thinks he created me. You know that?
Max beni kendisinin yarattığını düşünüyor.
The man who created something immortal.
Ölümsüz bir şey yaratan bir adam.
The president will appear before Congress to explain the situation created by Luis Roldan's escape.
Cumhurbaşkanı kongreye çıkacak ve Luis Roldán'ın kaçışıyla oluşan durumu açıklayacak.
And when they stood and overlooked the Congo River, the city laid out before them, they were like Adam, the day he created fire.
Ve durup da Kongo Nehri'ne şöyle bir baktıklarında şehir önlerine serilmişti. Ateşi yarattığı gündeki Adem gibiydiler.
We neither created them nor destroyed them.
- Onları ne yaratıyoruz ne de yok ediyoruz.
Back when the South of France was really something... God created woman and Brigitte Bardot was just out of nappies.
O zamanlar güney Fransa şaşalı günlerini yaşıyordu Tanrı kadını yaratmıştı ve Brigitte Bardot bezini yeni çıkarmıştı.
A viral mutation that was created in your laboratory, Dr. Burns, using your inventory.
Sizin laboratuvarınızda oluşturulan bir virüs mutasyonu Dr. Burns. Sizin ekipmanlarınızla.
Now I will destroy everything he has created!
Şimdi de onun kurduğu her şeyi yok edeceğim.
Because the current created by all the flapping is very strong.
Çünkü tüm bu yüzgeç çırpmalar tarafından oluşturulan akım oldukça güçlü.
Subtitle created by
Nehirin _ Irmak _ tt
They came before and created sleeper agents, like me.
Daha öncede gelip benim gibilerini yerleştirdiler.
The disease that the Others created.
Hastalığı "Diğerleri" yarattı.
The disease that you created.
Yani siz yarattınız.
The Suarez-Coughlin partnership created a rare stability.
Suarez-Coughlin ortaklığı nadir görülen bir istikrar yarattı.
A paradise worthy of the gods who created it.
Onu yaratan tanrılara layık bir cennet.
I've seen the world created from sand and water.
- Dünyanın kum ve sudan yaratıldığını gördüm.
Where were you watching it from, if nothing had been created yet?
Peki madem daha hiç bir şey oluşmadıydı, nereden seyrettin?
Dr. Isaacs created a powerful artificial intelligence.
Dr. Isaacs güçlü bir yapay zeka yarattı.
You'd turn against Umbrella, against the people who created you?
Umbrella'ya ihanet mi edeceksin? Seni yaratan insanlara?
The Lord created a flood to cleanse the Earth.
Tanrı Dünya'yı temizlemek için bir sel yarattı.
When this recording was uploaded to my data stream, it created a conflict in my programming.
Bu kayıt benim veri akışıma yüklendiğinde, Programlamamda bir çatışma yarattı.
I was created to serve the Umbrella Corporation, but I was also programmed to value human life.
Umbrella Şirketine hizmet etmek için oluşturuldum, Ama aynı zamanda insan hayatına değer vermeye programladım.
Marcus created the T-virus to save her, but the effects didn't last.
Marcus onu kurtarmak için T-virüsünü yarattı. Ancak etkileri uzun sürmedi.
You have no memory because you had no life, nothing before the mansion, when we created you 10 years ago.
Senin bir hayatın olmadığı için anıların yok. 10 yıl önce seni klonlağımızdan, öncesi hiçbir şey yok,
You were created in her image, as was I.
Sen de tıpkı benim gibi, onun suretinde yaratıldın.
I was created by Umbrella, just an instrument for them.
Umbrella tarafından yaratıldım, Onlar için sadece bir araçtım.
Subtitle created by - Aorion - "Kill Command ( 2016 )" ^ ( Run time 01 : 39 : 32 )
İyi Seyirler - black _ frost - "Kill Command ( 2016 )"
- What you've created.
- Ne yarattığına.
We created them to save lives, and they will.
Onları hayat kurtmaları için yarattık, ve yapacaklar.
Subtitle created by - Aorion -
- black _ frost -
I'm going to make you wish you were never created!
Seninle işim bitince hiç yaratılmamış olacaksın!
There is a saying, "God created the world, but the Dutch created Holland."
Hani bir söz vardır : "Tanrı dünyayı yarattı, Hollandalılar da Hollanda'yı."
Emergency responders quickly created a precautionary perimeter around Heroes Park while they brought the man down from this beloved monument.
Güvenlik görevlileri, adamı sevilen anıtın üzerinden indirirken Kahramanlar Parkı çevresini çabucak kontrol altına aldı.
We have always created icons in our own image.
Hayallerimizde her zaman kişiler yaratmışızdır.
The police created a barricade around this containment center.
Polis olay yeri etrafında barikat kurdu.
Anyone who does not confess that the world and all things in it... are created for the glory of God : let him be anathema, cast out from the Church.
Dünyayı ve içindeki her şeyi Görkemli Tanrı'nın yarattığını kabul etmeyen herkes kiliseden atılmalı aforoz edilmelidir.
God created the World, but Biblical time cannot be reckoned like a calendar.
Dünyayı Tanrı yarattı ama İncil'deki zaman, takvimdeki zaman ile aynı sayılamaz.
Ten thousand years ago Mankind was as we are now, created with a soul in God's image.
On bin yıl önce insanoğlu, aynı bizim gibi Tanrının kendi suretinde yaratılmıştı.
Anyone who does not confess that the world and all things in it are created for the glory of God, let him be anathema, cast out from the Church.
Dünyayı ve içindeki her şeyi Görkemli Tanrı'nın yarattığını kabul etmeyen herkes kiliseden atılmalı aforoz edilmelidir.
The elephants created this jungle.
Bu ormanı filler yarattı.
Botticelli drew it but Dante created hell as we know it.
Botticelli çizdi ama Dante bildiğimiz haliyle cehennemi yarattı.
create 18
creatures 28
creative 70
creature 40
creation 39
creator 31
creating 22
creature of the night 26
creativity 16
creatures 28
creative 70
creature 40
creation 39
creator 31
creating 22
creature of the night 26
creativity 16