Creepiest traducir turco
61 traducción paralela
And the creepiest part is I look down at my dress... - Hmm. -... and it's red.
En garip olan ise, elbiseme bakıyorum ve rengi kırmızı.
- The creepiest story about her... - That's kind of an omen, isn't it? ... that I ever heard was that two men were out hunting, and they were camped near the cabin, or something, that she's supposed to haunt.
Onun hakkında duyduğum en ürkütücü hikaye ava çıkan iki adam hakkında olandı.
Then, um... then he said the creepiest thing.
Başta çok eğlenceliydi. Sonra acayip bir şey anlattı.
That's the creepiest thing I've ever heard.
Bu duyduğum en ürkütücü şey.
That-That's about the creepiest thing I've ever heard.
Bu duyduğum en iğrenç şeylerden biriydi.
He threw the second creepiest party I've ever been to in Washington.
Washington'da, gittiğim en berbat ikinci partiyi vermişti.
Actually, this isn't the creepiest thing I've ever done.
Yaptığım en çılgın şey bu değil.
That's, like, the creepiest thing that I've ever seen.
Bu hayatımda gördüğüm en tuhaf ve tüylerimi ürpertici şey.
Well, isn't that just the creepiest little thing I've ever seen?
Bu gördüğüm en tuhaf şey değil de ne yahu?
This is the creepiest thing I've ever...
Bu gördüğüm en ürpertici şey...
Okay, that right there is the creepiest thing I've ever seen.
Tamam, işte ordaki şimdiye kadar gördüğüm en ürkütücü şey.
Okay, that's the creepiest thing anyone's ever said to me.
Tamam, bu, birinin bana söylediği en ürpertici şey.
That has to be the creepiest thing I've ever heard.
Bu daha önce duymadığım çirkin bir söz olmalı.
That's either the creepiest or the sweetest thing I've ever heard.
Bugüne kadar duyduğum en korkunç ya da en güzel şeydi.
That's the creepiest thing that's ever happened to me.
Bu, hayatımda başıma gelen en ürpertici şeydi.
Being this dog's partner would be the creepiest nightmare ever.
Bu köpeğin ortağı olmak ürpertici bir kâbus olurdu.
He's also probably the creepiest person on the planet, so...
Ve o büyük ihtimalle yeryüzündeki en çıIgın herif...
It's the creepiest place ever.
Gördüğüm en ürkütücü yer.
It's the creepiest shit I've ever seen.
Bu gördüğüm en korkunç şey.
You know what the creepiest part is?
En korkunç kısmı söyleyeyim mi?
That is the creepiest place on earth.
Orası dünyadaki en garip yer.
It's the creepiest thing that I've ever been through.
Başımdan geçen en korkunç olaydı!
That was the creepiest "very" that I've ever heard. - Hey.
Bu duyduğum en ürkütücü "çok" tu.
That's one of the creepiest things I've ever heard in my life.
Bu hayatımda duyduğum en ürkütücü şeylerden birisi.
- Henry, that is the creepiest thing I have ever heard.
Henry, duyduğum en ürkütücü sözlerdi bunlar.
He's the weirdest, creepiest guy ever.
Gayet tuhaf biriydi, gelmiş geçmiş en acayip adamdı.
- Yeah, and you're not even the creepiest guy here. Check out this dude.
Buradaki en garip görünüşlü adam da sen değilsin.
She lived in the creepiest fucking house in the neighborhood.
Mahallede ürkütücü bir evde yaşardı.
I'd say that's the creepiest idea ever.
En tüyler ürpertici fikrin bu olduğunu söylerdim.
Creepiest creep
- Tam bir ezik.
Uh, the creepiest place on earth.
Dünyadaki en ürkütücü yer.
You-you are, literally, the creepiest, most deluded guy I have ever met,
Sen ciddi anlamda tanıdığım en tuhaf, en yalancı adamsın.
Creepiest butt-dial ever.
Hayatımdaki en korkunç yanlış arama. Dur bir dakika.
OK, creepiest smile ever.
- En yaltakçı gülümsemeni takın.
In the meantime, we Photoshop out the girl, put in Grandma... creepiest Christmas card ever.
Bu arada, kızı Photoshop'la çıkarıp yerine büyükanneyi koyalım. En ürkünç yılbaşı kartı olur.
Oh my God, the creepiest thing, whenever we tried to get back, those windows are fixed.
Tanrım, çok korkunç. Ne zaman gidip baksak pencereler tamir edilmişti.
Isn't that the catchphrase of the world's creepiest babysitter?
Bu dünyanın en tırsınç bebek bakıcısının lafı değil mi?
Bow before them and renounce your creepiest god.
# Önlerinde eğil ve tanrıların en acayibi de onlara yeniden
Isn't that just the creepiest thing ever?
Ürkütücü, değil mi?
You just won the prize for the creepiest pick-up line ever.
Az önce en ürkütücü ayartma cümlesini kurma ödülünü kazandın.
You're officially the creepiest person I've ever met.
Sen resmen karşılaştığım en ucube adamsın.
They always pick the creepiest place to hide
Kesinlikle bir kaçağın saklanabileceği bir yer.
Turns out I accept and appreciate... even the grossest, creepiest, most sociopathic parts of you.
Meğerse en iğrenç, en korkunç en sosyopatik taraflarını bile kabullenmiş ve sevmişim.
That's the creepiest waiter I've ever seen.
Gördüğüm en tipsiz garson.
- by the creepiest teacher?
-... tipler öğretir?
Well, that definitely surpasses the duck skeleton as the creepiest thing on the boat.
Bu kesinlikle bottaki en tuhaf şey olan ördek iskeletini aşar.
I mean, seriously, do you and Aiden flip a coin for who runs the creepiest errand?
En ürpertici görevi hangimiz yapacak diye Aiden'le yazı tura mı atıyorsunuz?
Yeah, because it's the creepiest thing ever.
Evet çünkü gördüğüm en korkunç şey o.
He is without a doubt the weirdest, creepiest, most unusual person I've ever met.
Şimdiye kadar tanıştığım en tuhaf, en anormal, en sıradışı kişi olduğuna şüphe yok.
When I said "creepiest," I meant that in the nicest possible...
En anormal derken iyi anlamda anormal demek- -
Eh- - That's the creepiest euphemism of all time.
Tüm zamanların en ürpertici hüsnü tabiriydi.