Cries traducir turco
1,949 traducción paralela
When a person laughs a lot, he also cries a lot.
İnsan çok gülünce mutlaka ağlar.
You know, as someone who writes gossip for a living, I should would appreciate any light you can shed on these... cries for attention.
Mesleği dedikodu yazarlığı olan birisi olarak ilgi için atılan bu çığlıklar konusunda bizi biraz aydınlatırsan sevinirim.
The prince dies, the princess cries, - and she inherits a lot of money.
Prens ölür, prenses ağlar ve kendine yüklü para miras kalır.
Sam Winchester cries his way through sex.
Sam Winchester sevişirken ağlar.
There would be weeping and ranting, sobs and cries, plans for escape.
Feryat figan bağırmalar, hıçkırıklara boğularak ağlamalar, kaçış planları yapmalar olmalı.
"Every newborn child cries for war," he said.
"Her yeni doğan çocuk savaş için ağlar" dedi.
So he gets sent for, like, three weeks and he cries -
Üç hafta boyunca gönderileni aldı ve taşıdı...
If you take her calf from a cow, she cries.
Eğer, bir ineğin buzağısını yanından ayırırsanız, ağlar.
Marine is sick, cries non-stop.
Marine hasta, sürekli ağlıyor.
I heard her horrible cries.
Çığlıkları kulaklarımda çınlıyordu.
I don't think she cries at night from lack of attention.
Geceleri dikkat çekmediği için ağladığını sanmam.
Can't you hear the cries of the polar bears and penguins?
Kutup ayılarının ve penguenlerin çığlıklarını duymuyor musun?
Looks like I'm not the only one who cries at weddings.
Görünüşe göre düğünlerde tek ağlayan ben değilim.
And when the lighthouse shines, you can hear his ghoulish moans as he cries out for someone...
Ve ne zaman deniz feneri yansa, onu evine ulaştıracak birilerini.. ... bulmak için yükselen iğrenç sızlanmalarını duyabilirsiniz.
"Our boys," she cries at me, "They're out on the lake."
"Oğullarımız!" diye ağladı, "Gölgeler!"
She cries all day and roams like a vagabond.
Bütün gün ağlayıp serseri gibi dolaşıyormuş.
If anybody cries, I too feel like crying.
Eğer ağlayan olursa, benim de içimden ağlamak geliyor.
Did you ever hear his cries for help?
Hiç ağlama sesini duydun mu?
Or she slept around and her boyfriend found out, so she cries rape.
Ya da biriyle yattı, erkek arkadaşı öğrendi ve sonra tecavüz diye ağladı.
Looking directly into the lights makes her eyes tear up, she cries.
Bingo. direk olarak ışıklara bakıyor. gözlerinin yaşarmasını sağlıyor, ve ağlıyor.
No screams, cries for help, any of which would have woken us up.
Ne çığlık attı, ne de yardım istedi, ki her hangi birisi bizi uyandırabilirdi.
For years a baby's cries have been heard from here.
Yıllar boyunca buradan bir bebek ağlaması duyulmuş.
Shawn, you know I can't handle it when a grown man cries.
Shawn... Yetişkin bir adam ağladığında katlanamam bilirsin.
Aya never smiles. And she never cries either.
Aya ne güler ne de ağlar.
I don't wanna be the boy who cries wolf...
Yakınan bir tip olmak istemem ama bu herif...
Sir Cries-a-Lot.
Moe Dee. Bay Ağlak.
Peyton, she cries all the time.
Peyton, durmaksızın ağlıyor. Benden hoşlanmadığını düşünmeye başlıyorum.
It must have been drawn by the cries.
Ağlama sesi onu çekmiş olmalı.
But when the baby cries...
Ama bebek ağladığı zaman..
He cries out...
Bağırır.
Upon seeing Death for the second time, the man, he cries out...
Ölümü ikinci kez gören adam haykırır.
No one listens to our cries.
Kimse haykırışlarımızı duymuyor.
Sh u cries him around?
Onu taşıyor muymuş?
a funny thing happens when the man you look up to your whole life breaks his own rules and cries.
İşin garip tarafı.. .. ömrünüz boyunca size örnek olan biri, yeminini bozuk ağlıyor.
We're also getting new curtains for my bedroom, and a dust ruffle, and a duvet, and I don't even know what a duvet is, but I'm pretty sure if I did I wouldn't want one, but every time I talk to her about moving out, she cries and we have sex.
Ayrıca yatak odama yeni perdeler aldık ve yorgan ve yatak eteği aldık ki ne anlama geldiğini bile bilmiyorum ama eminim almak istemeyeceğim bir şeydir ama ne zaman taşınmak hakkında konuşmak istesem ağlıyor ve seks yapıyoruz.
NEIGHBORS HEARD CRIES FOR HELP, PRETTY SOON HALF THE BLOCK WAS ON HER.
Komşular çığlıkları duymuş ve mahallenin yarısı üstüne çullanmış.
[BABY CRIES]
İyi misin?
- I bet... i bet peacemon cries.
Barış Adam'ın da ağladığına eminim.
- He cries tears of Joy.
O sevinçten ağlar.
You see, the law on the one hand is inexorable to the cries and lamentations of the prisoners.
Anlıyor musunuz, yasalar bir taraftan, mahkumların haykırışlarına karşı acımasızlar.
SILENCE the CRY
Fading of the Cries
All those cries echoing.
Bütün o ağlamalar.
The last I remember, a trembling soul eras that forced his last breath. Vieste as consideration by a family murdered whose cries were silenced at night?
Son hatırladığım, senin sayıklayan bir ruh olduğundu çığlıkları gecede kaybolan ailenin intikamı için geldin ama.
I don't care how often a kid cries he's being eaten by a wolf, mom's gonna come running.
Çocuk ne kadar sık kurt beni yiyor diye ağlarsa ağlasın önemli değil, annesi yine koşar gelir.
But I've been intrigued by what appear to be acts of kindness in nature - warning cries, huddling for warmth and comfort, and mutual grooming.
Fakat doğadaki iyilikseverlik gibi görünen davranışlar hep ilgimi çekti - uyarı çığlıkları, sıcaklık ve rahat için bir araya toplanmak ve karşılıklı tımar.
She flips out, calls the cops, cries domestic abuse.
Çılgına döndü. Bir de polisi arayıp haneye tecavüz diye zırlamasın mı...
I give him my breast every time he cries.
Her ağlayışında ağzına memeyi veriyorum.
His glasses fog up when he cries.
Ağladığı zaman gözlükleri buğulanıyor.
SHE CRIES :
Yardım et bana lütfen
He remembers nothing. Young-shin cries in despair at the doctor's words.
Sarhoş bir sürücü, kahramanımızı komaya sokmuştu.
And an island never cries
çeviri : gyulapelle