Croissant traducir turco
266 traducción paralela
Want some croissant?
- Ayçöreği ister misin?
- Café au lait and a croissant.
- Kahve ve ayçöreği.
After that enormous meal last night... and strawberries and cream this morning... and bacon and eggs and croissant and butter.
Üstelik dün akşamki yemekten ve bu sabah kahvaltıda yediğim kremalı çilek, jambon, yumurta, poğaça ve tereyağından sonra.
Do you want them to have souffle every meal, and croissant?
Her yemekte sufle yemelerini mi istiyorsunuz?
Mr. Benoit Croissant had an appointment in the bar.
Mr. Benoit Croissant had an appointment in the bar.
Croissant?
Ay çöreği?
Yeah, I want two coffees, orange juice, croissant...
İki kahve, portakal suyu, kruvasan istiyorum...
It's right over a bakery, has a hot plate, running water and all the croissants I can eat.
Bir ekmekçinin üstünde, elektrikli ocak var, suyu bir de bayıldığım "croissant" lar.
The croissant is on my friend there.
Krosan, oradaki arkadaşımın.
It's a croissant.
- Ayçöreği.
Croissant, Souffle, Escargot, and Chocolate Mousse.
Çroissant, Souffle, Escargot ve Çhocolate Mousse.
- You want a croissant with that?
- Kruvasan?
Have a croissant.
Kruvasan var.
Have some coffee and a croissant.
Gel, bir kahve iç.
I want a chocolate croissant, Sweet'N Low and a coffee light.
Ben çikolatalı ayçöreği istiyorum, Şekerli kahve ve sütlü kahve.
Big, big pre-game brunch tomorrow means a ton of croissant sandwiches.
Yarınki büyük maç öncesi brançı, tonlarca kruvasan sandviç demek.
A steaming hot bath that you can slip into up to your ears with coffee and a croissant.
Dumanlar içinde sıcak bir banyo. Kulaklarına kadar suya gömülüyorsun. Yanında kahve ve çörek.
A croissant.
Çörek.
It's croissant.
"Kuruvasan" denir.
- I ordered grapefruit, croissant...
- Ben greyfurt, krovasan...
- Croissant?
- Croissant?
You'll see butter on our thighs honey, marmalade, crumbs of croissant in our pubis.
Görürsün bacaklarımızda tereyağı kasıklarımızda bal, marmelat, ayçöreği kırıntıları.
Do you like a little butter on your croissant, darling?
Kruvasanına tereyağı ister misin hayatım?
Could I have a Lapsang Souchong and a croissant, please?
Çin çayı ve ay çöreği alabilirmiyim?
My croissant?
Çöreğim nerede?
- Did you enjoy your croissant?
- Kruvasanınızı beğendiniz mi?
Kiss me, my dear, and I will reveal my croissant.
Öp beni aşkım, ben de ayçöreğimi açığa çıkarayım.
Like a hot croissant, blue cheese.
Sıcak ayçöreğine benziyor, mavi peynire
Well, because if he's dead, we could eat his croissant.
Yani eğer öldüyse ayçöreğini yiyebiliriz.
Don't eat the croissant!
Ayçöreğimi yemeyin!
And since you're shaped Like a croissant is
Ve sen de şekil olarak bir tür hamur işine benzediğinden
I can't say "croissant".
Ben de "croissant" ( ay çöreği ) diyemem.
I want another croissant.
- Bir kruvasan daha alacağım. - Dördüncü oluyor.
- Well, it was my buttery croissant.
- Benim tereyağlı çöreğimdi.
- No croissant?
- Kruvasan yok mu?
- I want a croissant.
- Ben bir kruvasan istiyorum.
Yeah, but at the bakery we would've gotten croissants and cinnamon rolls.
Evet, fakat fırından cinnamon ve croissant ekmekleri alabilirdik.
A croissant?
Ay çöreği?
Laid this over my croissant.
Bunu ay çöreğimin içinde buldum.
Uh, I'll have an espresso with, um... with a small pastry or a croissant.
Ben bir espresso istiyorum ve de ufak bir pasta, veya ay çöreği.
We only do a croissant with the continental breakfast.
Kahvaltı için sadece ay çöreğimiz var.
You think that came from a croissant?
Sen bu ayçöreğinden mi olmuş?
I'm told you have this amazing little dwarf here called The Croissant.
Burada "kruvasan" diye bir cüce varmış.
Your thoughtful girlfriend brought you a turkey and cheese croissant
Düşünceli kız arkadaşın sana hindi ve peynirli çörek aldı. Vejetaryenim ben.
Is that my little croissant?
Arayan benim ayçöreğim mi?
A croissant, please.
Ayçöreği alabilir miyim?
Can I have your croissant?
Poğaçanı alabilir miyim?
Coffee, orange juice, croissant, eggs?
Kahve, meyve suyu, kruvasan, yumurta?
A croissant?
Hayır, teşekkürler.
Croissant.
Ayçöreği.
Croissant?
Çörek?