Crosley traducir turco
54 traducción paralela
Right, Crosley?
Değil mi, Crosley?
- Crosley!
Crosley.
- Crosley, stand clear of that gun!
- Crosley, o silahtan uzak dur!
Crosley, fire a burst into the water.
Crosley, suya ateş et.
Crosley, damn you, fire a burst!
Crosley, lanet olsun, ateş et!
Farren will handle the boat, and Bronson and Crosley.
Farren sandalı idare edecek, ve Bronson ve Crosley.
How we doin', Crosley?
Nasılız Crosley?
Watch it, Crosley!
Dikkat et Crosley!
Lisa Crosley.
Lisa Crosley.
- That is Leopardus pardalis, commonly known as the ocelot, posing with Bree Crosley.
O halk arasında leopar olarak tanınan Leopardis Pardalis'in Bree Crosley'le pozu.
The Arrows leading scorer, Crosley, takes the pass, and he is on the move.
Arrows'ların en iyi golcüsü Crosley pası alıyor ve hücuma geçti.
Thompson knocks Crosley flat on his back and kicks the puck in the neutral zone, where Browley picks it up.
Thompson, Crosley'yi yere fırlattı ve pakı tarafsız alana fırlattı. Browley pakı aldı.
Thompson jumps back into the play as Donnelly weaves around Crosley.
Thompson oyuna tekrar giriyor, Donnelly Crosley'nin etrafından dolanıyor.
Anyway, I have ordered a ball that was used in the last game That the cincinnati reds played at crosley field.
Neyse, Cincinnati Reds'in Crosley Field'da oynadığı son maçta kullanılan topu sipariş ettim.
And this is Sloane Crosley, the best-selling author of "I was told there'd be cake."
Bu da "Kek var dediler geldik" adlı çok satan kitabın yazarı Sloane Crosley.
And this is Sloane Crosley,
! Ve bu da Sloane Crosley,
Crosley, Fedowitz, Liao, Meeks, Prins, you need to come with us.
Crosley, Fedowitz, Liao, Meeks, Prins, bizimle gelmeniz gerek.
Crosley.
Crosley.
It's 10 : 00 a.m., Crosley.
Saat daha on, Crosley.
Was it crosley who sold me out?
Beni satan Crosley miydi?
Shut up, Crosley.
- Kes sesini, Crosley.
So sorry. Look, Crosley's a top-shelf horse's ass, but we have no idea who sold Sid out.
- Bak, Crosley tam bir dangalak olabilir ama Sid'i ele verenin kim olduğuna dair hiçbir fikrimiz yok.
Secret cologne? You smell like Marmite, Crosley.
Çömlek gibi kokuyorsun, Crosley.
Crosley, these are what American lungs look like.
Crosley, bir Amerikalı'nın ciğeri böyle gözükür.
Tim crosley, head of data security.
Tim Crosley, veri güvenliğinden sorumluyum.
Crosley, you must know some of these guys.
Crosley, bazılarını tanıyor olman lazım.
Crosley's right.
Crosley haklı. Biz konuşurken muhtemelen
Crosley, you must have shared a dorm room at Eton with half of these guys.
Crosley, sen Eton'da bu adamların yarısıyla aynı yurtta kalmışsındır.
I believe you know Paul Crosley.
Paul Crosley'le tanışıyorsunuz.
But then, that's mere table wine in Lord Crosley's cellar, isn't it?
Ama bu katkısız şarap Lord Crosley'in mahzeninden, değil mi?
Lord Crosley?
Lord Crosley?
There was a time when I hoped Crosley would take a shine to my daughter.
O zamanlar Crosley'in kızımdan hoşlandığını umut ediyordum.
Perhaps Lord Crosley's right.
Galiba Lord Crosley haklı.
And Lord Crosley will happily pay, won't you?
Lord Crosley seve seve öder, değil mi?
I'm working, Crosley.
- Çalışıyorum, Crosley.
By the way, I'm screwing Paul Crosley.
Bu arada, Paul Crosley ile sevişiyorum.
I'll get Crosley working on manufacturing specs for the aluminum pusher.
Aliminyum sürgüsü için... Crosley'i çalışmaya vereyim.
- Just don't tell Crosley anything.
Crosley'ye bir şey söyleme demek.
Is this about me and Crosley or is this about me and you?
Konu, ben ve Crosley mi? Yoksa sen ve ben mi?
He puts it on Crosley's desk and says, dead serious,
Crosley'nin masasına koydu ve ciddiyetle şöyle dedi :
Crosley...
Crosley...
- Crosley.
- Crosley.
Helen, where the hell is Crosley?
Helen, Crosley hangi cehennemde?
I thought you packed off, Crosley, for Omaha.
Senin Omaha'ya kovulduğunu düşünmüştüm, Crosley.
He'll have the other half of this.
Bunun diğer yarısı onda olacak. - Crosley.
- Crosley.
- Merhaba.
Paul Crosley.
Paul Crosley.
Cros? Crosley, are you there?
Crosley, orada mısın?
Crosley, wait up.
Crosley, bekle.
There was a time when I hoped Crosley would take a shine to my daughter.
Bir zamanlar Crosley'in kızımdan hoşlanmasını isterdim.
Nazi-Meeks, Nazi-Crosley...
Nazi-Crosley'yi arıyoruz.