Crunchy traducir turco
322 traducción paralela
If we took the bones out It wouldn't be crunchy, would it?
Kemikleri ayıklasak çıtır olmaz.
It says "crunchy frog" quite clearly.
Açıkça "Çıtır Kurbağa" yazıyor.
Nevertheless, I must warn you that in future You should delete the words "crunchy frog" And replace them with the legend
Yine de, sizi uyarıyorum, gelecekte "Çıtır Kurbağa" ibaresini silip yerine şöyle yazmalısınız :
"crunchy, raw, unboned, real dead frog" If you want to avoid prosecution.
"Çıtır, çiğ, kemikli, gerçek, ölü kurbağa" kovuşturma istemiyorsanız.
Mmm, crunchy frog, heap good.
Çıtır kurbağa.
You like it crunchy, don't you?
Çıtır çıtır istemez misin?
It was... sort of crunchy.
Gevrek bir şeydi.
Next we have number four, "Crunchy Frog."
Sonra dört numara var. Kıtır Kurbağa.
If we took the bones out, it wouldn't be crunchy, would it?
Kemikleri çıkarırsak kıtır olmaz ki, değil mi?
Well, it says "Crunchy Frog" quite clearly.
Gayet açık bir şekilde Kıtır Kurbağa diyor.
Nevertheless, I advise you to in future to replace the words "Crunchy Frog"
Yine de size ileride "Kıtır Kurbağa" yazısını değiştirmenizi öneririm.
with the legend "Crunchy, raw, unboned, real, dead frog" if you want to avoid prosecution.
Etikette "Kıtır, çiğ, kemikli, gerçek, ölü kurbağa" deyin. Dava edilmek istemiyorsanız.
Crunchy sour pickles. - Moe!
Kıtır kıtır ekşi turşular.
The manner in which you conducted a very tricky slaughter operation... has been a real credit to you and indeed... to the whole Crumb's Crunchy Delights organisation.
Hüner isteyen bu kesim operasyonunda gösterdiğiniz başarı size ve hatta tüm "Kıtırık'ın Gevrek Hazları" organizasyonuna itibar kazandırmıştır.
I am certain that... when the homo sapiens taste takes the galaxy by storm as it will.. Crumb's Crunchy Delights will be back at the top.
Şuna eminim ki insanoğlunun tadı, tüm evreni kasıp kavurduğunda "Kıtırık'ın Gevrek Hazları" yine zirveye çıkacaktır.
- Should mashed potatoes be crunchy?
Patates püresinin ezilmiş olması gerekmez mi?
You can put on as much as you want, as long as it's fresh and crunchy.
İstediğin kadar koyabilirsin, taze ve gevrek olana kadar.
Oh, it's nice and crunchy.
Çıtır çıtır ve güzelmiş.
Tasty, crunchy, good for snacking right out of the box.
Leziz, çıtır çıtır kutudan atıştırmak için ideal şeylerdi.
- Make sure it's squished flat and crunchy on the outside.
- Dümdüz edilmiş ama kıtır olmasına dikkat et.
And crunchy too.
Ve gevrek.
This crunchy stuff is life-giving vitamins, minerals and asbestos.
Bu gevrek şeyin içinde canlandırıcı vitaminler, mineraller ve taşpamuğu var.
Extra crunchy.
Ekstra çıtır.
But on the bright side, it has a delightful mating call and stays crunchy in milk. "
Ama güzel tarafı, hoş bir çiftleşme sesi vardır ve sütte kıtır kıtır kalır.
Lovely, crunchy oats.
Nefis, çıtır çıtır yulaflar.
It's crunchy
Çok gevrek.
'Crispy, crunchy graham cereal Brand-new breakfast treat'
"Çıtır graham mısır gevreği Yepyeni bir kahvaştı alışkanlığı"
Why not, if "crunchy" is a word?
Eğer "çıtırdak" diye bir kelime varsa, neden olmasın?
Crunchy! Hmm.
Çıtır çıtır!
- Crunchy!
- Kırılgan!
- We got crunchy ribs here.
- Bazı kaburgaları çıtırdıyor.
What is this delightful crunchy coating?
Yemeğin üzerindeki bu çıtır çıtır şey de ne?
It's crunchy. lt's explosive. lt's- - lt's where the muffin breaks free of the pan and sort of does its own thing.
Şekli güzel, gevrek. Nerede bir kek tepsisinden firar ederse o artık kendi başına bir şey oluyor.
A $ 20 pledge enables us to upgrade our equipment... fund our Community Outreach Program... and provide our canine division with crunchy treats.
20 dolar bağıs bizlere, donanımımızı yenilememize,... Sosyal Yardım Programımıza.. ve köpek eğitimimize kaynak sağlayacaktır.
Pumbaa, my corpulent compadre, it's the crunchy ones that make the meal.
Kabuğu sert olanları yiyeceksin dostum.
- Crunchy.
- Yapışkan. - Tadı kötü.
Blueberry, that crunchy-munchy stuff on top.
Yaban mersinli. Üstünde kıtırlı şeylerden de var.
- I wanted crunchy peanut butter.
- Ben kıtırlı fıstık ezmesi istemiştim.
And my oven mitts are getting a bit crunchy.
Fırın eldivenlerim de sertleşti. - Peki.
It was more crunchy than it was greasy.
Saçları yağlı olmaktan çok çıtır çıtırdı.
Would you like a Nilla Crunchy, or a Snacky Cake?
Nilla Çıtırından ister misiniz? Veya Topkek?
Crunchy, delicious metal!
Kıtır kıtır, lezzetli metal.
Pharmaceutical grade, not that crunchy, herbal rave shit.
Eczane işi, öyle katur kutur, bitkisel birşey değil.
None of the crunchy, herbal rave shit.
Katur kutur bitkisel birşey değil.
And peanut butter, preferably crunchy.
Fıstık ezmesi, tercihen gevrek.
Uh, she was all, like, crunchy and crispy and stuff.
— Yani, böyle gevrek, çıtır çıtır falan bi'şeydi.
She had thin mints, graham crunchy things...
Naneli ve çıtırlı kurabiye vardı
Both tender and crunchy.
Hem yumuşak, hem de çıtır çıtır.
Crunchy... made in Greece.
Crunchy... Yunanistan malı.
Number four- - "crunchy frog."
- "Çıtır Kurbağa."
And I am not kidding. - This is very crunchy.
- Bu gayet çıtırtılı.