Cups traducir turco
1,793 traducción paralela
Uh... it's also the cups are kinda big So it just seems like there's, You know, not that much in
Ayrıca kaplar da çok büyük ve fazla yokmuş gibi görünüyor.
And you could use smaller cups And better magazines.
Daha küçük kaplar da kullanabilirsiniz.
It's like a damn Ludacris video - pimp cups, shorties. It's all crunked out.
Bodurlar, pezevenk kadehleri falan aynı Ludacris klipi gibi herkes kopuyor.
So you can't be shocked when you serve people three cups of coffee and they don't feel like going out for coffee.
- Ne olmuş? Yani insanlara üç fincan kahve verdikten sonra canlarının kahve istememesine şaşırmaman lazım. Herkes ben değil.
Girls with C-cups.
C-cup'lı ( bikini üstü bedeni ) kızlar.
That's two full weeks of two cups of coffee a day.
- Bu tam iki hafta boyunca günde iki fincan kahve eder.
" Three and a half cups flour.
3 buçuk fincan un.
Can I get some more cups please?
Daha başka yok...
Cups, plates, chopsticks... $ 10 each.
Bardaklar, tabaklar, çubuklar hepsi 10 $.
- Those cups are tiny.
- O fincanlar minicikti.
The great and the good raising their cups in your house, to a man who wouldn't be here if it wasn't for you.
İleri gelenler kadehleri senin evinde sayende yaşayan bir adama kaldırıyor.
In Out is independently owned by religious nuts that put biblical citations on the bottom of the cups.
In Out'un sahibi bardakların altına... İncil'den alıntılar koyan ayrı bir deli.
He's not gonna be sticking his fingers in any cups.
Hiçbir bardağın kenarını tutmaz.
China cups wrapped in old newspapers.
Eski gazetelere sarılı Çin porselen fincanları.
Vg. So if I opened up this box and didn't find china cups - you'd be very surprised?
Peki açsam şunu ben ve porselen fincan çıkmasa, şaşırır mıydın?
Two cups of rice.
İki bardak pirinç.
- Jell-O cups!
- Jöle kuplar.
Clean the cups. - Okay.
- Tamam.
Look, I just poured flat soda into plastic cups.
O gece plastik bardaklara meyve suyu doldurdum.
I just thought maybe he slipped, on those paper cups.
Kâğıt bardaklar yüzünden kaydığını düşündüm.
I have to get more tiny cups.
Ufak bardaklardan getirmem gerekiyor.
It's the final of the greatest of all World Cups!
Tüm dünya kupalarının en büyüğünün finalindeyiz!
No empty coffee cups.
Boş kahve bardağı yok.
Cups are in the other wastebasket. Baby's in your mind.
Bardaklar diğer çöp kutusunda, bebek senin zihninde.
Mallo Cups.
Mallo Cups. ( bir şeker markası )
How do they even fit a pumpkin in those little cups?
Hala nasıl sığdırıyorsunuz anlayamıyorum?
What if she writes it on all the cups?
Ya bütün kupalara yazıyorsa?
Why not use the strawberry cups?
Neden çilekli bardakları kullanmıyorsun?
Because it would be sad if the cups were to break.
Çünkü bardaklar kırılırsa üzülebilir.
Could I get two coffee cups?
İki tane fincan alabilir miyim?
Yeah, you know, let's take five minutes, actually, everybody, while we get Mr. Donaghy some coffee cups.
Bay Donaghy'ye fincan bulurken beş dakika ara verelim millet.
I just know we're gonna wind up having a huge wedding with a huge crowd full of huge Midwestern people looking all disapproving and judging me while sipping little cups of mayonnaise and-and cracking runaway bride jokes all night long.
Devasa bir düğün yapacağız devasa Orta batılı insanlardan oluşan devasa kalabalık olacak mayonez dolu kapları içerlerken beni onaylamayan ve yargılayan gözlerle bakacak ve bütün gece boyunca kaçak gelin esprisi yapacaklar.
Then I'm going to need lunch some place they're not serving pudding cups.
Öğle yemeğinde kasede muhallebi servis etmedikleri bir yere gitmem gerekiyor.
Beer cups are 10 bucks.
Bira bardağı 10 dolar.
Soda cups are five.
Alkolsüz bardak 5 dolar.
Last week, some people left some trash behind... candy wrappers, coffee cups, and empty chip bags.
Geçen hafta, birileri ardında çöp bırakmış... şeker kapları, kahve bardakları, ve boş cips paketleri.
We got a couple of Styrofoam cups of soda in it we want to keep cool.
İçeride soğuk tutmak istediğimiz birkaç kutu kola var da.
- Three cups, right?
Şuna baksanıza, iç içe üç kap.
I am getting two cups of coffee.
İki bardak kahve alacağım.
Adhering to the north american beer pong association regulations, two players square off on their respective sides, each taking a turn hitting a ping pong ball across a table with the aim of making their ball land in one of several cups of beer.
Kuzey amerika birlik düzenlemesine göre, iki oyuncu kendi köşelerine geçer, ping pong topuna vurmaya başlar ve toplarının bira kabına girmesi için uğraşır.
The player who drinks all the cups loses.
Tüm biraları içen grup oyunu kaybeder.
Saved you my pudding cups from my last two lunches.
Son iki yemeğimin pudinglerini sizin için sakladım.
Now, I've got some paper cups somewhere.
Buralarda bir yerlerde kağıt bardaklar olacak.
If it weren't up for the Navas Level setting and the ten cups of coffee I had earlier today, you might have bested me this day in the marsh of Cathrick.
Navas seviyesine çıkacak ve bugün on bardak kahve içmis olmasaydım, belki bu Catrich bataklığında beni yenebilirdin.
Don't know what it is, genetics or just plain luck, but no matter how old I get, these champagne cups seem to be frozen in time.
Neden olduğunu bilmiyorum. Genetik mi yoksa sadece doğallık mı. Ne kadar yaşım ilerlese de bu güzel kıvrımlar sanki zamanda donmuş gibi kalıyorlar.
Some men play golf, some collect egg cups.
Bazı erkekler golf oynar, bazısı da yumurta kabı toplar.
Egg cups?
Yumurta kabı.
Two cups of workout fuel coming up.
İki fincan idman yakıtı geliyor.
You've already had four cups, sir.
Dört fincan içtiniz bile efendim.
You've got to approach from the bottom of the cups... otherwise you might hurt the poor girl's boobs!
Kasenin en dibinden kavramaya başlamalısın Yoksa kızın göğüslerini acıtırsın
We had no water He had used all the water tanks for gasoline, so basically we had a cup of water a day or two cups
Suyumuz yoktu. Su tanklarını benzin için kullanmıştık. Bu yüzden günlük bir veya iki bardak suyumuz vardı.