Cyanide traducir turco
759 traducción paralela
- She's a double dose of cyanide.
- O çifte doz siyanür gibi.
And then, just a pinch of cyanide.
Bir çimdik de siyanür ekliyorum.
Potassium cyanide.
Potasyum siyanür.
We then drop cyanide gas into the opening and kill them.
Sonra girişten içeri siyanür gazı atıp onları öldüreceğiz.
We don't dare lose time getting cyanide into that nest.
Vakit kaybetmeden yuvaya siyanür atmalıyız.
Let's see, what about with cyanide?
Siyanür nasıl olurdu?
And if you did not have cyanide?
Peki, siyanür olmasa ne yapardın?
The chemist accused of putting cyanide in his uncle's toothpaste.
Kimyager amcasının diş macununa siyanür koymakla suçlanıyordu.
Fate plus a few grains of potassium cyanide.
Kader, artı birkaç damla potasyum siyanür.
Cyanide in a cigarette?
Cık-cık-cık. Sigarada siyanür mü?
One takes cyanide, another would have let her arm be broken. Neither would talk.
Biri siyanür aldı, diğeri kolunun kırılmasına göz yumdu.
There are two things you never use cyanide and honesty.
Hayatta son ana kadar kullanmaman gereken iki şey vardır. - Siyanür ve dürüstlük. - Ya şimdi?
He poisoned his family with potassium cyanide and ordered his body to be soaked with petrol... and burned.
Ailesini potasyum siyanid ile zehirleyip kendi bedeninin benzine bulanmasını ve yakılmasını emretmiş.
That all he needs is a codebook, a cyanide pill and he's in business.
Tek ihtiyaç duyduğu şeyin, bir kod kitabı, ve bir siyanür hapı olduğunu sanıyor.
- All clear. Not cyanide.
- Temiz, siyanür değil.
- Cyanide?
- Siyanür mü?
Bitter almonds... cyanide!
Acı badem kokusu... Siyanür!
Cyanide gas, but how?
Siyanür gazı ama nasıl?
The murderer set the dials so that the gas came on at 12 : 55 precisely under this saucepan that contained a small wax cup of acid and a pellet of sodium cyanide.
Katil saati öyle ayarladı ki gaz tam olarak 12 : 55'te açıldı. Bir miktar balmumunun içinde asit ve de bir topak sodyum siyanür bulunan bu tencereden.
Result : a sudden release of cyanide gas.
Sonuç, siyanür gazının ortaya çıkışı.
Cyanide...
Siyanür.
A solution of cyanide.
Bir siyanür çözültüsü.
And my Luger pistol, my cyanide pills and my inflatable Batman suit.
Luger tabancam, siyanür haplarım, şişirilen Batman kostümüm de yanımda.
I got a false beard, a codebook with disappearing ink and a little bottle of cyanide in case I get captured.
Çantamda sahte sakal, görünmeyen mürekkebi olan şifreli bir defter ve yakalanma durumuma karşı bir şişe siyanür var.
Cyanide is too easy.
Siyanür çok kolay olur.
You, Ransome, with your trick carnation that s-spits cyanide.
Siz, Ransome ve sizin siyanür fış-fışkırtan karanfiliniz.
- It's cyanide.
- O siyanid.
Looks like one of those cyanide capsules.
Siyanür kapsüllerinden birine benziyor. Evet!
Yes, yes. A cyanide capsule.
Bir siyanür kapsülü.
Always carry cyanide capsules on you.
Üzerinde her zaman bir siyanür kapsülü olsun.
He has no cyanide tablets on him.
Üzerinde siyanür tableti yok.
I have some cyanide capsules.
Bende siyanür kapsülleri var.
Claude Ullmann, alias Le Masque, had just enough time to swallow his cyanide capsule on November 8, 1943.
Masque kod adlı Claude Ullmann 8 Kasım 1943'te siyanür kapsülü yutacak vakti anca bulabildi.
He would not accept the new revolution. What was it? Sodium cyanide.
Bizimle birlikte yürümek istedi ama çok yaşlıydı.
And all the time, behind my back she was stealing cyanide to sprinkle on her husband's steak and kidney pie.
Bu arada, kocasının biftekli böreğine serpiştirmek için siyanür çalıyordu.
Cyanide.
Siyanür.
Cyanide!
Siyanür!
Will it be grenades or cyanide?
Bombalar ya da siyanür olacak?
- Yeah, Watson. - Is that the guy that called cyanide poisoning "heart failure"?
- Siyanür zehirlenmesine "kalp krizi" diyen adam değil mi o?
I also work on inventions in there and you were very lucky that you didn't knock over a bottle of acid or some cyanide crystals or nitroglycerine.
Siyanür, asit veya bir nitrogliserin şişesi devirmediğiniz için çok şanslısınız.
But once those rabbits spread out, the other ranchers will bomb this whole country with cyanide.
Ama tavşanların yayılmaması için, Bu ülkedeki diğer çiftlikleri siyanürle ilaçlayacaklar.
How long can you hold out before using the cyanide?
Siyanür kullanmadan ne kadar dayanabilirsin?
Have him get ready some poisoned feed, cyanide, dynamite, and anything else he can think of.
Zehirli yem, siyanür, dinamit hazıladı mı acaba. Başka bir şey de düşünemiyorum.
That's cyanide.
Dışarıdaki siyanür.
If all else failed, cyanide pills.
Başka çare bulamazsam, siyanür hapları.
The cyanide pill is gone!
Siyanür hapı gitmiş!
And its teeth are impregnated with cyanide.
Ayrıca, onun dişleri siyanür üretiyor.
Its teeth are impregnated with cyanide?
"onun dişleri siyanür üretiyor" mu?
"Its teeth are impregnated with cyanide"?
"onun dişleri siyanür üretiyor" mu?
Cross forced a harmless hay fever pill into his mouth, told him it was cyanide.
Cross ağzına zararsız bir alerji hapı atmış ve siyanür olduğunu söylemiş.
- Cyanide custard pie.
- Güzel!