Dandy traducir turco
760 traducción paralela
Dandy, I'll ask you for them someday.
Çok iyi, belki bir gün sorarım fikrinizi.
Fine and dandy.
Harika.
Dandy!
Mükemmel!
That'll be just dandy.
Hanım evladı gibi evde olacaktır.
Yeah, that'll be just dandy.
Evet, mükemmel olur.
Well, isn't that just dandy?
Ne harika ama.
You're getting to be more the boulevard dandy every day.
- Gün geçtikçe, daha da beyefendi birine dönüşüyorsun.
You were always telling me, when McLaren got to the top everything would be just fine and dandy.
McLaren zirveye çıkınca her şeyin çok iyi olacağını söylerdin hep.
- Yes, there's a dandy place.
- Evet, orası iyi bir yer.
- How are you? - Fine and dandy.
- Nasılsınız?
Dandy?
Dandy? Bakalım...
No, Dandy, not 7 years
Yedi yıl uğursuzluk getirir! Hayır, Dandy, sadece yedi yıl değil.
- I wouldn't dandy up tonight to meet Lily Langtry.
- Lily Langtry ile buluşmak için değmez.
But you said you wouldn't dandy up for Lily Langtry.
Sen bana Lily Langtry'ye züppe gibi görünmek istemediğini söyledin.
Im afraid theress no denyin Immmm just a dandy lion
Evet, kabul etmeliyim Ben ödleğin tekiyim
It makes you look like a dandy.
Seni hanım evladı gibi gösteriyor.
Yes, it's a dandy sign... but I do think that right now birds are the least of our problems.
Evet, çok iyi bir işaret ama kuşlar şu an düşünmemiz gereken en son şey.
By golly, it's dandy to see you!
Allah Allah, seni görmek ne güzel!
She is dandy, huh? - Oh, manor grand!
- Tam bir centilmen gibi!
- It's a dandy suit
- Şık bir elbise
Well, now, isn't that dandy?
Ne ilginç değil mi?
A regular Yankee Doodle Dandy.
Gerçek bir Amerikan vatanseveri.
- Dandy. "Yankee Doodle Dandy."
- Dandy. "Yankee Doodle Dandy."
He's given the world Yankee Doodle Dandy.
Dünyaya Yankee Doodle Dandy'yi verdi.
The Last Of The Dandies.
Son Dandy.
Her Majesty's Theatre, The Last Of The Dandies.
Kraliyet Tiyatrosu'nda'Son Dandy'oynuyor.
That's just dandy.
Bu çok iyi.
No, you're on the wrong track, imagine more of a harmless dandy
Hayır, yanlış yoldasın ; zannımca daha çok zararsız bir züppe diyelim.
A dandy, ah, that's different then.
Bir züppe demek ; öyleyse işler değişir.
Fine and dandy.
Güzel ve hoş.
At the Funambules Theater, a rich dandy, the Count de Montray, offers her his protection.
Zengin ve züppe Kont de Montray, Funambules Tiyatrosu'nda ona himayesini teklif eder.
Who is this young dandy?
Kim bu genç züppe?
Just when I figure I'm doing fine and dandy...
Ne zaman kendimi yalnız hissetsem, hep seni düşünmeye başlıyorum.
- Now, ain't that just dandy?
- Aman ne güzel.
You look just dandy, sweetheart.
Harika görünüyorsun, canımın içi.
That makes everything just dandy.
Bu herşeyin, kusursuz olmadığını gösterir.
That's dandy.
Güzel.
And he'd be fine. Mr. Louis Ord would be fine, just dandy.
Başlangıç için Bay Louis Ord hiç de fena olmayacaktı.
After my trouble to get Martinelli out, this would be dandy.
Ofise girmek için çektiğim sıkıntıdan sonra bu olamazdı.
That's just dandy.
Ne iyi. Harikulade.
My camera, it's a dandy
# Fotoğraf makinem, hem de çok şık.
- There. That's dandy.
Çok şık oldu.
- Oh, just dandy.
- Tıkırında.
That's just dandy.
Sadece hanım evladısın.
Well, ain't that just dandy?
Şey, şık olmaz mı?
Everything's just dandy, Skipper.
Her şey kaymak gibi Kaptan.
Ain't that dandy!
Pek iyi olmazdı gerçi.
- Wort that be dandy?
- Bu harika olmaz mı?
- Well, isn't this dandy?
- Çok güzel, değil mi?
Dandy, bring me a rope.
Dandy, bana bir halat getir.
Yeah, I think you'd look dandy with white hair.
Böyle giderse, ak saçlı halimle beni ister misin?