Daybreak traducir turco
357 traducción paralela
Fantomas execution Tomorrow at the daybreak
Fantomas'ın infazı. Yarın gün doğarken.
"We had better stay here until daybreak to see where we are."
- Nerede olduğumuzu görmek için gün ağarana kadar burada kalsak iyi olur.
On Sunday at daybreak.
Pazar günü şafakta.
It began at daybreak.
Şafakta başladı.
DAYBREAK
GÜN DOĞUYOR
- And we must get there before daybreak.
- Şafaktan önce oraya varmalıyız.
Hitch up and have Chuck ready for us at the springs by daybreak.
Chuck'a gün dogarken kaynagin orada bizi beklemesini söyle.
The Colonel was going to send out a scouting party at daybreak.
Albay şafakta bir keşif kolu gönderecekti.
Up from the railroad yards with their faithful escort of early-rising young fans who've been waiting since daybreak to follow these living tanks as they lumber and sway to the circus grounds, where the stakes are being driven that will anchor the big top
Demiryolundan yürümeye başlarlar yol boyunca sabah vaktinde uyanıp şafak vaktinde olanları sabırla beklemeye başlayan sirk izleyicileri sıralanmıştır bu dev hayvanlarının sirk alanına ağır adımlarla hareket edişini izlerler. Çadır kazıkları çakılmaya başlayınca hummalı bir çalışmanın ilk sesleri duyulur sirk bir yardımlaşma ve pratiklik örneğidir.
Probably happen around daybreak.
Büyük ihtimalle, şafak sökerken gözlerini yumar.
Seems to me you could wait until daybreak.
Gün ağarana kadar bekleyebilirsin gibi görünüyor.
It's getting daybreak, Ma.
Gün doğmak üzere anne.
But daybreak, there I was, in front of the Arkadin villa... hitching myself a ride to Spain.
Gün doğunca, Arkadin'in villasının ön tarafında... İspanya yolculuğu için bekliyordum.
I had them open at daybreak when that kid Howie rode in.
Şafakta Howie geldiğinde açıktı gözlerim.
Come on. Don't go torturing'that thing before daybreak! I told you.
Hadi ama, gün doğumundan önce o şeye işkence etme dedim sana!
See you at daybreak.
Şafakta görüşürüz.
I'll meet you right after daybreak at Hanna's mill.
Sizinle gün doğunca Hanna'nın değirmeninde buluşalım.
A nightlong ride with the Sun, till your horse stops at daybreak.
- Nereye istersen. Gece yanımda Güneş olduğu sürece fark etmez. Gün doğunca atın duracaktır nasıl olsa.
Then I must say that at daybreak, I intend to use all means at my disposal to destroy that creature before it kills someone.
O halde gün doğar doğmaz emrimdeki tüm kuvvetleri kullanarak... yaratık birini öldürmeden onu öldürmek niyetindeyim.
At this distance, we'll make visual contact at daybreak.
Böylece şafak vakti görsel temas kurabilecek mesafeye erişiriz.
But to check its reaction, you will zigzag twice an hour until daybreak.
Ama yine de emin olmak için şafağa dek her saatte 2 defa zigzag çizeceksin.
For all of you, i'll be daybreak. But for these four men... i'll be the midnight of their lives.
Yarın sizler için seher vakti, bu dört kişi için ölüm vakti olacaktır.
He'll be leaving as soon as it's daybreak.
Şafak söker sökmez gidecek.
I'm a-riding out of here at daybreak with six men.
Şafakta buradan altı adamla gideceğim.
We're moving out at daybreak.
Şafak sökünce yola çıkıyoruz.
Scuttlebutt is that we will submerge at daybreak... and if you gotta go, you might as well go big.
Gün doğarken dalışa geçeceğimiz söylentileri var. Korkarım bunu yaparsanız geri dönmek zorunda kalırsınız.
It is past daybreak and we are submerged.
Bay Holden, gün çoktan doğdu ve biz daldık bile!
At daybreak, I'm going to line this entire regiment up in single line abreast.
Şafakta bu alay tek sıra halinde dizilip saldırıya geçecek.
It's daybreak, sir.
Şafak söküyor efendim.
I suppose that means I'll meet the love of my life before daybreak?
Hayatımın aşkını gün doğmadan bulacağım sanırım.
They'll kill us all at daybreak.
Gün doğarken hepimizi öldürecekler.
I take my people out at daybreak.
Adamlarımı şafakta götürüyorum.
It's a half-hour to daybreak. Have your men stand to horse.
Şafağa yarım saat kaldı, adamların at binsin
Hello children. Listen to "Pioneer daybreak".
Merhaba çocuklar. "Şafak Öncüsü" nü dinleyin!
The cockerels announce daybreak!
Gün doğuşunu belirten ilk horoz sesleri!
- Thermopylae at daybreak.
- Thermopylae'de gün batımında.
We'll be moving at daybreak.
Şafakta yola çıkacağız.
We ought to reach high ground and open country by daybreak.
Gün ışıyana kadar yüksek zemine ve açık araziye çıkmalıyız.
- Here's the just before daybreak.
- İşte geti- -... uyanmak zorunda kalmaz.
Daybreak.
Şafak vakti.
Correct, in the morning before daybreak.
- Evet, şafak vaktine.
Where will they be at daybreak?
Gün doğumunda nerede olurlar?
- Martial law to take effect at daybreak.
- Sıkıyönetim, gündoğması ile birlikte geçerli olacaktır.
We will organise a full scale search of the jungle at daybreak.
Şafakta ormanda tam ölçekli arama başlatacağız.
Since it's now daybreak, it'd be quiet there Go right now
şimdi şafak vakti, heryer sessiz şimdi gidin!
You... It's bad, Wei Huaire sent his men to attack me Before daybreak
siz..... kötü oldu, Wei Huaire adamlarını peşime taktı şafakta gelip... kadınımı öldürdüler
Got to be up before daybreak.
Gün doğmadan yukarıda olmalıyız.
We could watch daybreak, it's a wonderful night.
Gün doğumunu seyredebiliriz, harika bir gece.
- At daybreak tomorrow.
Yarın tan ağrırken.
The fatal daybreak...
Ölümcül günün doğumunda...
It's daybreak.
Gün doğdu.