English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ D ] / Deceived

Deceived traducir turco

1,156 traducción paralela
The olive buds deceived by the balmy weather were blooming ahead of time.
Zeytin tomurcukları....... yumuşak havaya kanarak vaktinden önce çiçeğe durdular.
What a woman hates most... is being deceived by a man
Ayrıca kadınların en nefret ettiği şey... bir erkek tarafından aldatılmaktır
Mistress, don't be deceived by his appearance.
Lee, sakın görünüşe aldanma.
But they won't be easily deceived
Ama bu kadar kolay kanmayacaklardır.
You're wrong, the smarter one is, the easier one will be deceived because they think they're smart
Yanılıyorsun kendilerini akıllı sanıyorlar ve akıllı sandıkları için bu kadar kolay kanacaklar.
You all were deceived
Hepiniz kandırıldınız
Like being deceived, and losing our way.
Sanki aldatılmış ve yolumuzu kaybetmişiz.
Don't be deceived.
Aldanma.
You deceived me.
Beni kandırıyordun.
They sought out annie, and they deceived her... By promising to take her to her beloved eddy.
Annie'yi buldular ve onu sevgili Eddy'sine götüreceklerine söz vererek kandırdılar.
You have deceived me!
Beni kandırdınız!
That's correct I deceived you into coming here... because I want you to stay here forever lt's not as easy as you think
Öyle oldu! Seni buraya getirmek için kandırdım... çünkü sonsuza kadar burada kalmanı istiyorum O kadar da kolay olmayacak
We've been deceived once again
Bir kez daha kandırıldık.
I kill for a living and I could have not let you know but I am different from other assassins and have never killed anyone who doesn't deserve to die I was deceived then realised I killed the wrong person
Ben öldürerek yaşarım! ve bu konuda merhametim olmaz ama ben diğer kiralık katillerden farklıyım Daha önce ölmeyi hak etmeyen birini hiç öldürmemiştim!
That's just like Shingen. For three years after his death, he successfully deceived me.
Şu, Shingen'e benzeyen herif ölümünün üzerinden tam üç yıl geçtiği halde beni kandırmayı başardı.
Even doctored her coffee at the studio. It deceived nearly everybody.
Hemen herkesi kandırmıştı.
These past four weeks... I've deceived you.
Geçen şu son 4 haftada sizi kandırdım.
He allowed himself to be deceived, like always.
Her zamanki gibi kandırılmasına izin verdi.
I believe if I were deceived... they would still forgive me
Bekli yalan söylüyorlardı ama şimdilik elimden ne gelir ki!
"Yet let no man be deceived, for that day shall not come until the man of sins is revealed, the son of perdition, the Antichrist."
"Kimse aldatılmayacak... son günah açığa çıkana kadar, o gün gelmeyecek... azabın oğlu, deccal."
"And be not deceived by him, for Satan himself is transformed into an angel of light."
"Onun tarafından aldatılmayacak... Şeytan'ın kendisi ışıktan bir meleğe dönüşecek."
Don't be deceived.
Aldanma Dan.
No cat out of its first fur can ever be deceived by appearances.
Hiç bir kedinin tüyüne bakıp dış görünüşüne aldanmayacaksın.
Deceived by that third-rate inventor.
Üçüncü sınıf bir mucitle ha!
You deceived me like you deceived them. It was a war!
Tıpkı oğullarına yaktığın gibi. beni de aldattın, onları aldattığın gibi.
I'll spare him for you. Because you are deceived.
Seni aldatmayacağım.
Because all of us have been in love or been deceived.
Çünkü hepimiz âşık olmuş ya da aldatılmışızdır.
I may possibly have been deceived.
Belki yanılmış da olabilirim.
Wilder intercepted your letter and substituted a note which deceived your son into believing that he was to see his mother.
Wilder mektubunuzu durdurdu ve bir not ekledi, annesini göreceği konusunda kandırdı
" And the devil that deceived them... was cast into the lake of fire and sulphur.
" Şeytan onları ateş ve sülfür gölüne atacağına inandırdı.
I understand you deceived my father.
Hadi babayı kazıkladın.
Twice deceived by wigs, once by paint.
İki kere peruk ile bir sefer de boya ile aldatıldık.
Australia's not our only ally being deceived.
Avustralyalılar bizim aldattığımız tek yabancılar değildi.
People like to be deceived.
İnsanlar kandırılmayı sever.
He was deceived but he was my son.
Hastalıklıydı ama benim oğlumdu. Ve sen O'nu öldürdün.
So your sweet hue... which methinks still doth stand... hath motion, and mine eye may be deceived :
Yüzündeki tatlı renk de, geçmişte nasılsa öyle gibi, Ama o da yerinde durmuyor belki, belki gözüm aldanıyor.
You deceived me.
Beni aldattın.
Who backed him, or whom he deceived.
Onu kim destekledi veya o kimi kandırdı.
Wilder intercepted your letter and substituted a note, which deceived your son into believing that he was to see his mother.
Wilder mektubunuzu durdurdu ve bir not ekledi, annesini göreceği konusunda kandırdı
She's always been deceived, thinking only about her husband.
Sadece kocasını düşünürken sürekli aldatılıyordu.
a woman deceived!
aldatılmış bir kadın!
Your men have been deceived, Colonel a clever illusion, men and horses in constant movement are making dust
Adamlarınız aldanıyor, yarbay akıllıca bir gösteri, toz kaldırarak hareket eden atlar
You lied to me, deceived me, then acted as judge and jury... in a situation you knew nothing about.
Bana yalan söyledin, beni kandırdın, sonra da hiçbir şey bilmediğin... bir konuda hem savcı hem yargıç gibi davrandın.
I haven't deceived either of you.
İkinizi de aldatmadım.
- Has this impostor deceived you?
- Bu sahtekar sizi de mi kandırdı?
- You deceived me.
- Beni aldattın.
Deceived by the man I believed in with all my heart.
Bütün kalbimle güvendiğim adam tarafından aldatıldım!
If you and my woman find what I do not see, are deceived.
Siz ve eşim bana bunu yapabileceğinizi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz.
- You deceived me.
- Bana yalan söyledin.
Deceived!
Size yalan söylediler.
When you deceived everyone including yourself. Why should they?
Neden güvensinler?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]