Designed traducir turco
5,600 traducción paralela
But we designed Ethan to learn at the same rate as his peers.
Ama biz Ethan'ı yaşıtları ile aynı oranda öğrenebileceği bir şekilde tasarladık.
Hope is a tease, designed to prevent us accepting reality.
Umut bir alaydır, bizi gerçeği kabul etmekten alıkoyar.
We say everything's designed to be seen dead front on, evenly lit.
Her şeyin önden görünecek şekilde yapıldığını ve eşit ışıkla aydınlatıldığını düşünüyoruz.
Because it's designed to keep you intrigued, to keep you coming back, to keep your attention on this painting.
Resim, bu şekilde ilginizi çekmek, tekrar tekrar düşünmenizi sağlamak dikkatinizi bu resim üzerinde tutmak üzere tasarlanmış.
Plant's designed so that if any one valve gets clogged, another one comes to the rescue.
Sistem, vanalardan biri tıkanınca diğeri yerine geçecek şekilde tasarlandı.
Fauna and flora designed by Sephora.
- Buradaki bitkiler ve hayvanlar sephora tarafından düzenlendi.
It is the first microprocessor designed to mimic the neurons in the human brain.
Bu ilk mikro işlemci, beyindeki mimikleri oluşturan nöronları yaratmak için tasarlandı.
Things like "Blade Runner," some of the classic film noir stuff, just because they're beautifully designed and they're dark.
"Blade Runner," gibi karanlık ve klasik filmlere bakıyoruz çünkü bu tür filmler çok iyi tasarlanmış ve oldukça karanlık oluyorlar.
He has designed many buildings Many of which will not collapse.
Anglaigus yıkılmayan pek çok binanın mimarlığını yaptı.
Oh! These heels are designed for two dates, max.
Bu topuklar en fazla iki tanışma için tasarlandı.
The Eldorado is designed to be the finest apartment residence in the city.
şehirdeki konutlar arasında en iyi daire olmak için tasarlanmıştır.
Yosemite was a park for tourists. Designed for people of suburbs could enjoy nature without sacrificing comfort.
Yosemite, turistler için bir parktı ve banliyölerde yaşayan insanların, konfordan feragat etmeden doğanın tadını çıkarmaları için tasarlanmıştı.
Whoever designed this door, for a start.
- İlk önce bu kapıyı tasarlayana.
We apprehended the criminals and locked them away in prisons designed to impair their abilities.
Bu suçluları tutukladık ve yeteneklerini kullanmalarını engelleyecek şekilde tasarlanan hapishanelere koyduk.
This hyper-cannon is designed to launch a projectile 12 times the speed of sound.
Bu hiper top sesten 12 kat hızlı mermi fırlatmak üzere tasarlandı.
The orphial 2nd-skin prototype, designed to withstand
Oriphial 2. nesil dış giysi prototipi.
I-I'm asking you to do something You're not designed to do.
Bunu yapmak için tasarlanmadığın bir şey istiyorum.
- They're designed To fix themselves permanently to their targets.
Hedeflerine kalıcı olarak uyum sağlamak için tasarlanmıştır.
No, your system is not designed To withstand a temperature like that for a long time.
Hayır, sistemin uzun süre böyle bir sıcaklığa dayanacak şekilde tasarlanmadı.
You know the ex-200 joint we designed a few years ago?
Yıllar önce tasarladığımız EX-200 model eklemi hatırlıyor musun?
Designed as Detroit's response to the hot rod, their purpose to this day is simple...
Hot Rod'a Detroit'in cevabı olarak tasarlanmışlardır. Günümüzde amaçları basittir...
Is this, uh, designed to power a grid like the one before?
Bu önceki gibi sisteme güç vermek için tasarlanan bir şey mi?
We've designed a race that is seven miles long.
11 km'lik bir yarış tasarladık.
To keep things fair and a little more exciting, the courses have been designed to suit each vehicle's strengths...
Adil ve biraz daha heyecanlı olması için,... etaplar her aracın gücüne uygun tasarlandı.
They were using my system, and I designed it for speed over accuracy.
Sistemimi kullanıyorlardı ve ben doğruluk yerine hızlı olması için tasarlamıştım.
I was trying to figure out how we could get around Tanner, but, like lemmings, we were just blindly following him through roads that were not designed for trucks.
Ama Lemmings'ler gibi kamyonlar için tasarlanmamış yollarda onu körü körüne takip ediyorduk.
It was a virus designed to kill werewolves.
Kurt adamları öldürmek için tasarlanmış bir virüs var.
If this data's correct, my dad designed a machine that can handle this kind of energy.
Eğer bu bilgi doğruysa, babam bu tarz bir enerjiye baş edebilen bir makine tasarlamış.
Akshay, I designed this scarf.
Akshay, bu atkıyı ben tasarladım.
KD, you think Akshay liked the scarf I designed?
KD, sence Akshay tasarladığım atkıyı beğendi mi?
'Akshay, I've designed this scarf..'
'Akshay, bu atkıyı senin için yaptım.
Our menu is purposely designed to be offensive.
Menülerimiz bilerek saldırgan olmak için tasarlanmıştır.
In 1985, my father sat around the kitchen table and designed on some wallpaper a casket that you would be proud to put your mother in.
1985'te, babam mutfak masasına oturdu ve duvar kağıdı üzerine annenizi içine koymaktan gurur duyacağınız bir tabut tasarladı.
What you saw at Site X was a pilot plant designed to work out the kinks.
O, pürüzleri düzeltmek için yapılmış bir deneme tesisi.
Because Enrico Fermi personally designed the reactor.
Çünkü reaktörü Enrico Fermi tasarladı.
I designed the breach-device for a hard torque, so put your back into it.
Kapı açma aygıtına sert tork taktım, kuvvetinizi iyice verin.
I designed a compact cryo-engine to achieve absolute zero.
Mutlak sıfırı elde etmek için dondurucu bir motor tasarladım.
I designed the machine to detect acts of terror, but it sees everything...
Makineyi terorist eylemleri bulsun diye tasarladim ama o her seyi gorur.
He's designed his M.O. to recreate Dante's 9 circles of hell.
Yöntemiyle Dante'nin cehenneminin 9 halkasını yeniden yaratıyor.
Yes. I, um, I designed a lobby.
Evet, bir lobi tasarımı yaptım.
I designed the machine to detect acts of terror, but it sees everything, violent crimes involving ordinary people.
Makineyi terörist eylemleri bulsun diye tasarladım ama o her şeyi görür. Sıradan insanların işlediği şiddetli suçları görür.
Facial recognition software... it's designed for archeologists, and it should help us ID your crispy corpse.
Yüz için yeniden yapılandırma yazılımı arkeologlar için tasarlandı. Yanmış cesedin kimliğini belirmemize yardımcı olması gerek.
The pipeline was designed to withstand a power outage.
Hapishane elektrik kesintileri göze alınarak tasarlandı.
Oh, it's the ballroom-dance trophy I designed.
Benim dizayn ettiğim salon dansı ödülleri bunlar.
I designed the machine to detect acts of terror, but it sees everything- - violent crimes involving ordinary people, the government considers these people irrelevant.
Makineyi terörist eylemleri bulsun diye tasarladım ama o her şeyi görür. Sıradan insanların işlediği şiddetli suçları görür. Hükümet bu insanları alâkasız olarak görüyor.
May I remind you, Ferdinand Porsche designed the beetle for Volkswagen.
Sana hatılatabilir miyim? Ferdinand Porsche Volkswagen için Beetle'ı dizayn etti.
Even with a tailor-designed challenge, Tanner couldn't seem to win.
Kendi tasarladığı müsabakayı bile Tanner kazanacak gibi görünmüyordu.
And I'm telling you, I have designed the Ultimate Sunday Funday List Ever of All Time...
Gelmiş geçmiş en güzel en harika Pazar Eğlencesi Listesini hazırladım.
You already designed it?
- Çoktan dizayn ettin mi? - Evet.
Designed and built it myself.
Tasarımı ve yapımı bana ait.
No, no, stan designed Pharmaceutical weapons To be used by combat troops.
Hayır, hayır, Stan askeriyede kullanılması üzere farmasötik silahlar tasarladı.