Destiny traducir turco
7,174 traducción paralela
And if I do, well, then that's destiny and I'm definitely allowed to do horrible things to him.
Ve karşılaşırsam, o zaman bu bir kaderdir ve kesinlikle ona korkunç şeyler yapmaya hakkım olur.
Maybe it IS destiny.
Belki de kaderdir.
Without leaving our destiny to the prince
Kaderlerimizi prensin eline bırakmadan
You have no destiny, nor horizon.
Gideceğin bir yer olmayacak, ufuk kapanacak.
It's your destiny to save humanity, all of us, not some of us.
Senin kaderin insanlığı kurtarmak, bazılarını değil, hepsini.
Running into each other today... that's destiny.
Bugün birbirimizle karşılaşmamız kaderdi.
Well, if it's destiny that you're after, then maybe you should take that 90 quid and put it on the lottery.
Peşinde olduğun kaderse o 90 sterlini alıp piyangoya yatırsan iyi olur.
If people have the will, they can control their destiny.
İnsan irade gösterirse kaderine hükmeder.
Choose your destiny.
Kaderinizi seçin.
Here's me thinking destiny over here.
Bence bu alnımıza yazılmış.
It's my destiny!
Kaderim!
- He's my destiny.
- Kaderim bu çocuk.
Back in the days when Muhammad and I was young kids, he would tell the children in our neighborhood his destiny, how great he would be.
O zamanlar Muhammed ile ufak çocuklardık. Mahalledeki çocuklara bir gün ne kadar büyük olacağını anlatırdı.
He took control of his destiny by making himself accountable, um, with things like his predictions where he would, you know, say what round.
Kendinden bahsettirerek kaderini eline aldı. Rauntlarla ilgili öngörüleri mesela.
He would tell me his destiny, how great he would be.
Bana kendi kaderini, ne kadar harika olacağını söylüyordu.
But I've never been the type of guy that believes in fate or destiny.
Ama hiçbir zaman kadere ya da alın yazısına inanan bir adam olmadım.
It is your destiny to lose to me, Flash, just as it was your mother's destiny to die that night.
Bana kaybetmek kaderinde var Flash. Tıpkı annenin kaderinde o gece ölüm olduğu gibi.
It's destiny!
Bu kader!
♫ Forever, ♫ ♫ You are my love who I miss, my destiny ♫
~ Sonsuza kadar sevdiğim, özlediğim, kaderimsin. ~
But it's my destiny.
Bu borunun altından geçiyor.
Would you deny me my destiny, Francine?
Oraya girmiyorum. Oraya girmiyorum. Ama bu benim kaderim.
Evie was never your destiny and today proves that.
Kaderinde Evie yoktu ve bugün bunu kanıtlıyor.
Destiny will draw us together. "
Kaderimizde birleşmek var.
A chance to change my destiny.
Kaderimi değiştirmek için bir şans.
Why would you want to change your destiny?
- Neden kaderini değiştirmek isteyesin ki?
Well, maybe the reason we think we know each other is because it was our destiny to meet tonight.
Belki de birbirimizi tanıdığımızı sanmamızın nedeni kaderimizde bu gece tanışmak olduğundandır.
" TO CHANNEL OUR DESTINY IN HUMANE DIRECTIONS
"geleceği şekillendirmektir. " Kaderimizle insancıl bir yön çizmek...
For the destiny of so many Russian officers there will be a Hungarian and a Jewess to decide.
Birçok Rus subayının kaderi için bir Macar ve bir Yahudi karar verecek.
It's our destiny.
Bu bizim kaderimiz.
Destiny calls.
Kader çağırıyor.
- Destiny calls.
- Kader çağırıyor.
This is your destiny.
Bu senin kaderin.
You can't say that you're sorry or that losing me ruined your life and then kidnap me and say that my destiny is to be locked up with you and team Hydra.
Bana üzgün olduğunu ya da beni kaybetmenin hayatını mahvettiğini ve sonra beni kaçırıp Hydra ve seninle beraber burada kilit altında kaldığımı söyleyemezsin.
Agent Ward believes if he helps Skye fulfill her destiny, she'll see him for who he really is.
Ajan Ward eğer Skye kaderini yerine getirirse onun gerçekten nasıl biri olduğunu göreceğine inanıyor.
It's a pity that you won't get to fulfill that destiny, or that after all these years, you won't get your vengeance for what I did to your wife.
Ne kadar yazık ki sen kaderini yerine getiremeyeceksin ya da bunca yıl sonra karına yaptıklarım için intikamını alamayacaksın.
I don't buy into the whole "this is your destiny" thing.
Tüm bu'bu senin kaderin'şeyinden ben almayayım.
" There is no such thing as destiny.
Kader diye bir şey yok.
Don't fight your destiny, G.
Kaderinle savaşma G!
This is your time... to fulfill your duty, your destiny as a Valois.
İşte zamanı geldi... görevini tamamlaman için bir şans, Valois soyundan biri olarak bunu kullanmalısın.
His destiny is for him to decide and not you.
Kaderini belirleyecek olan kendisi, sen değil.
You're the master of your own destiny.
Sen kendi kaderinin efendisisin.
Destiny awaits me in that fucked-up tent room.
Kaderim beni o sikik çadırda bekliyor.
You must embrace your destiny.
Kaderini kucaklamalısın.
Ever since I came to Atlantis, I've been told I have a destiny, a purpose.
Atlantis'e ilk geldiğimden beri bana bir kaderimin olduğu söylendi, bir amaç.
Do you believe it's true, what he said about his destiny?
Gerçek olduğuna inanıyor musun? Kaderiyle ilgili söylediği şeyler?
It seems our destiny is to die following him on this suicide mission.
Görünüşe göre onu bu intihar görevinde takip ederek ölmek kaderimizde yazılı.
And those who defend their kingdom... and goals and due to their unavoidable destiny they near their collision.
ilke ve amaçlara sahip bu kişiler karşı koyamayacakları kaderleri vasıtasıyla karşı karşıya kalacakları güne ilerliyorlar.
What he says about his destiny... Is it true?
Kaderi hakkında söyledikleri... doğru mu?
♬ My everything, my destiny ♬
Her şeyim, alın yazım benim ~
♬ Even the twisted destiny will become love. ♬
Kötü bir kader bile aşka dönüşebilir ~
I think maybe I got my destiny wrong.
Bugün söylediklerini düşündüm de, sanırım o benim kaderim değil.