Dibs traducir turco
785 traducción paralela
If she is a model, or even just a model type, I got dibs on the mouth-to-mouth.
Eğer mankense yada manken tipindeyse suni teneffüs hakkı benimdir.
Whoever lives on the top floor has got dibs on the roof!
Kim en üst katta yaşarsa çatıyı kullanma hakkına sahip!
- Dibs on the shot-putter.
- Gülleci benim.
I got dibs on Peacock.
Peacock benim hakkım.
Dibs!
Hak!
You said nothing but'Dibs'!
"Hak"'tan başka bir şey söylemedin!
You see any'dibs'here?
Burada hiç "hak" görüyor musun?
Dibs on the convertible.
Cabrio benimdir.
In your Bible you'll see that the Arabs had first dibs on the West Bank.
İncilinizde görebilirsiniz ki batı yakasında ilk yaşayanlar Araplardı.
I got dibs on the laser first.
Lazeri ilk ben kullanacağım.
We got dibs.
Bu bizim hakkımız.
They got dibs.
Bu onların hakkıymış.
I call dibs on the offal.
Canım kelle çekiyor.
- I had dibs on this.
- Bunu bir gözden geçirelim.
Okay, I got dibs on this one.
Tamam, bu kısmını ben hallederim.
I ought to have dibs.
Biraz aşık atmam lazım.
Dibs on the head.
Acaba evin Marcy'nin adına olduğunu Steve biliyor mu?
Dibs on winners.
Dibs kazanıyor.
I got dibs on the cream filling!
I got dibs on the cream filling!
- Dibs!
- Onlar benim!
- Dibs on his car. - I want it!
Arabası benim olur!
Well, then maybe you shouldn't have asked for dibs on his gold fillings.
Madem öyle altın dişlerini ben alırım dememen gerekirdi.
I'd offer but there's this elderly couple in Queens who have dibs on me.
Ben aday olurdum ama Queens'de beni daha önceden kapmış yaşlı bir çift var.
Maybe we'd better ask him who's got first dibs on the dream.
En iyisi rüyayı ilk kimin gördüğünü ona soralım.
Dibs.
Talep.
First dibs.
İlk talep.
Dibs on Dad's gold.
Babamın altını benimdir!
- I got dibs.
- O benim.
- No dibs. I need the statue.
- Bu heykele ihtiyacım var.
Dibs.
Benimdir.
- I got first dibs on him.
- O ilk benim hakkım.
Just in case, I've got dibs on his parking space.
Her ihtimale karşı, Bulldog'un park yeri benimdir.
First dibs on beds.
- İlk önce ben seçeceğim. - Tamam.
- I have first dibs.
- İlk sıradayım.
I'd call that first dibs.
Bu yüzden ilk sıradayım.
I'm here to make sure Earth gets first dibs prevent anyone from sending down a team and protect Babylon 5 when they're told they can't take what's ours.
Buraya pastanın en büyük dilimini Dünya'nın almasını sağlamak herhangi birinin aşağı araştırma ekibi göndermesini önlemek ve sizi, onlara hiçbir şey vermeyeceğimizi söyledikten sonra olacaklardan korumaya geldik.
Dibs on the dummy hand.
Kukla el işe yarar.
And I've got dibs on her silent contempt, okay?
Böyle olmasında etkim var, tamam mı?
Dibs!
Dibs!
Oh, Dibs!
Oh, Dibs!
Dibs, you idiot!
Dibs, seni salak!
Dibs, light, light!
Dibs, ışık, ışık!
Dibs.
- Dibs.
Dibs, I have huffed and puffed.
Dibs, öyle yaptım olmadı, böyle yaptım olmadı.
Dibs, do something.
Dibs, birşeyler yap.
And this is Dibs.
- Ve bu da Dibs.
Dibs, check.
Dibs, çek.
Dibs!
- Dibs!
Dibs, do you have any idea what this means?
- Dibs, bunun ne olduğu hakkında en ufak fikrin var mı?
Damn it, Dibs.
Lanet olsun, Dibs.
- No, I've got first dibs
- Hayır, ilk aşk oyunu benim.