Did i not tell you traducir turco
524 traducción paralela
Didn't I warn you? Did I not tell you to stop?
Durman için seni uyardım mı uyarmadım mı?
Did I not tell you?
Size söylememiş miydim?
Did I or did I not tell you that that bearing was no good?
Yatağın iyi olmadığını sana söyledim mi, söylemedim mi?
Did I not tell you?
Söylemedim mi?
Fraulein, did I not tell you that bedtime is to be strictly observed?
Fräulein, size bu evde yatma saatine katiyetle uyulacak demedim mi?
Did I not tell you that I've had a quarrel with Neptune?
Denizler tanrısı Neptün'le kavga ettiğimi söylememiş miydim size?
- Did I not tell you to do it?
- Daha kaç defa söyliyeyim,
Did I not tell you that we could not legally or morally prescribe a treatment with no known value?
Sana bu ofiste ahlaki ve yasal olarak bilimsel olarak faydası kanıtlanmamış hiçbir tedavi uygulayamayacağımı açıkça söylememiş miydim?
Did I not tell you to get a haircut?
Sana saçını kestirmeni söylememiş miydim?
Correct me if I am wrong... but did I or did I not tell you to keep an eye... on this particular bag?
Eğer yanlışsam düzelt beni... Ama sana gözlerini ayırma dedim mi demedim mi? Bu çantanın üstünden?
Well, did you not hear him ask my promise that if he did not return, I would tell his parents what had happened?
Geri dönemezse, başına gelenleri ailesine anlatmam için benden söz istediğini duymadınız mı?
Then I will tell you again, I did not bring sin into that home since that is in your mind.
O zaman tekrar söyleyeceğim düşündüğünüz gibi o eve günah getirmedim.
I tell you, I did not intend to shoot your bloody führer!
Söylüyorum, sizin uğursuz führerinizi vurmayı düşünmedim!
I came to tell you I did not know of the trap that was laid for you.
Buraya, sana kurulan tuzağı bilmediğimi söylemeye geldim.
I was only having a little drink... i did not kill konrad, i tell you i did not kill him.
Biraz içki içiyordum... Konrad'ı öldürmedim. Öldürmedim diyorum!
I tell you, i did not kill him!
Konrad'ı ben öldürmedim.
If you did, I should not need to tell you that only Almighty God or the black devil himself knows what's going on in that head of hers.
Tanıdıysanız anlatmama gerek yok. Kafasından neler geçtiğini bir Tanrı bir de kör şeytan bilir.
Don't tell me you're not angry after what I did to you.
Sana yaptığım şeyden sonra bana kızmadığını söyleme sakın.
A I Did you not tell me the other day you wanted to go away, go back to your own nation?
Bir gün kendi halkının yanına dönmek istemiyeceğinden, emin misin?
I did not tell you of American Horse because... what was in his heart was not in mine.
Sana Amerikan Atı'nı söylemedim çünkü... onun kalbinde olan şey benimkinde yoktu.
Tell him that I know nothing, and that you did not get from me a bit of new information.
Ona bir şey bilmediğimi ve bana sokulamadığınızı söyleyin.
I tell you, he did not know.
Size söyledim, bilmiyordu.
Did you tell them I'm not a colored girl?
Zenci olmadığımı söyledin mi?
Even if she did, I have every right not to tell you.
Öyle biri olsa bile size söylememe hakkına sahibim.
I would be remiss in my duty... if I did not tell you... that the idea of... intercourse... and the fact of your firm, young... body... co-mingling... with the... withered flesh... sagging... breasts... and... flabby... buttocks... makes me want... to vomit.
Şunu söylemezsem... görevimi yerine getirmemiş olurum... cinsel ilişki... düşüncesi... ve senin sıkı, diri... vücudunun... yanı... başında... pörsük etler... sarkık... göğüsler... ve... gevşek... kalçalar olması... beni kusacak... hale getiriyor.
Sometimes I did not tell you.
Bazen sana anlatmadım bile.
- Did I tell you you'd better not come?
- Gelmemeni söylememiş miydim?
I've been calling him that since I'm a kid. Now be quiet! - Why did you not tell them about my brother?
Seni daha önce bir yerde gördüm.
I would, of course, tell you more. But it would be safer for you if I did not.
Daha fazlasını söyleyebilirdim, ama söylememem sizin için daha iyi olur.
I did not get a chance to tell you this and that is why I'm writing you now.
Bunu sana söylemeye fırsat bulamadım. Bu yüzden sana şimdi yazıyorum.
I did tell you not to talk to any strange men.
Sana yabancı adamlarla konuşmamanı söylemiştim.
To tell you the truth, I did not find her such as I expected.
Size dürüstçe konuşmam gerekirse o hiç de umduğum gibi çıkmadı.
Did he tell you about Zannowich or not?
Sana Zannowich'i anlattı mı anlatmadı mı?
Well I did tell you to measure a man and not a giant, you idiot!
Sana git ve bir adamı ölç dedim, bir devi değil, seni salak!
Please believe me when I tell you I did not come to the United States only because 700,000 Jews are in danger of being killed.
Size, sadece 700,000 Yahudi'nin ölüm tehlikesi altında olduğu için ABD'ye gelmediğimi söyleyeceğim ve bana inanmanızı isterim.
As an ex-fighter pilot engaged in the struggle for the liberation of Southeast Asia I can tell you that we had faith we had a sense of mission but we did not have airplanes that were survivable.
Güneydoğu Asya'nın kurtarılışına katılmış eksi bir savaşçı pilot olarak size söyleyebilirim ki, inancımız vardı görev bilincimiz vardı ama uçaklarımız dayanıklı değildi.
You know, earlier, I did not tell you the truth.
Biliyorsun, daha önce, sana gerçeği söylemedim.
I did not want to tell you.
Sana söylemek istemedim.
For your own safety, I did not want to tell my reasons for looking for you.
Senin güvenliğin için, seni aramamın sebebini kimseye söylemek istemedim.
Hey, mister, I came to tell you that I did not take your lighter.
Hey mister, çakmağınız almadığımı söylemek için geldim.
I'll tell you, I don't know if I did the right thing or not.
Doğru olanı mı yaptım hala emin değilim.
I'm not sure I'd tell you if I did!
Bilseydim bile sana söyleyeceğimden emin değilim!
I JUST WANT TO TELL YOU I DID NOT CHEAT. I WON FAIR AND SQUARE.
Şu kadarını söyleyim hilesiz bileğimin hakkıyla kazandım.
I'm very jealous of Max. I'm not crazy about the idea of you sleeping with him... but if you did it and didn't tell me, that would really bother me.
Max'ı müthiş kıskanıyorum... ve onunla yatman hiç hoşuma gitmez... ama eğer onunla yattın ve bunu benden gizlediysen, bu beni çok rahatsız eder.
I did not tell you to get up!
Kalkmanı da söylemedim!
Did not give me a turn, I can tell you sir.
Beni yolumdan döndüremedi, sizi temin ederim bayım.
Did I not he tell you, Hastings?
Sana söylememiş miydim, Hastings?
Tell me... if I'm not prying... did you ever resolve your personal difficulties?
Bir sakıncası yoksa, söylesene, şu özel sorununu halledebildin mi?
I did not tell you what happened when the retailers found out.
Perakendeciler beni bulduğunda.. ... neler yaşandığını size henüz anlatmadım.
Did you not tell Vada I'm a womanizer?
Vada'ya kadına avcısı olduğumu söyleyen sen değil miydin?
Look, I don't know what's goin'on with you, or what happened, or what you all did but I'm not gonna tell anybody and I'm not gonna say that I even saw you.
Sana ne olduğunu veya neler olduğunu bilmiyorum ya da ne yaptığını bilmiyorum ama kimseye bir şey söylemeyeceğim ve hatta seni gördüğümü de söylemeyeceğim.