Dimples traducir turco
230 traducción paralela
I wish I could kiss those two little dimples on your lower back one last time.
Keşke arkanda olan iki küçük gamzeyi öpebilseydim.
I can't describe her, but the first thing you notice are her dimples when she smiles.
Onu tarif edemem, ama ilk fark edeceğiniz şey, gamzeleri.
Poor little Dimples has to work her fingers to the bone to support them.
Zavallı Bayan Gamzeli onları geçindirmek için gece gündüz çalışıyor.
The new one with the dimples on her knee?
Dizlerinde gamzeleri olanın mı?
You don't look any younger yourself, Dimples.
Siz de pek genç göstermiyorsunuz, Dimples.
A woman is only a creature of notions and dimples and lies
A woman is only a creature of notions and dimples and lies
Well, you know, crowns are sometimes lost by smiles and dimples.
Gülümsemeler ve gamzeler taht kaybettirebilir.
He had the cutest dimples, right here.
Çünkü şurasında gamze vardı.
Any dimples on his knees?
Dizinde gamze var mı?
With dimples on his knees?
Dizinde gamze olan mı?
- No dimples.
- Hayır, gamzesi yok.
Dimples behind his ears and Edelweiss on his knees.
Kulağında gamze, dizinde de çiçek varmış.
Canadian ice-hockey player Alpine guide, dimples.
Kanadalı hokey oyucusu..... Alpli rehber, gamzeler.
A warrior's son should not be flashing dimples.
Bir savaşçının oğlu gamzelerini çıkartmamalı.
The first had a gently curving back with round dimples.
İlki kibarca kıvrılan bir sırta ve yuvarlak gamzelere sahipti.
If He likes you, He says,'You cute little thing,'and you get dimples.
Seni severse, sana,'Seni küçük şirin şey'der ve gamzelerin olur.
Police in Gary, Indiana, have been unable to identify the... bodies of a young man... and four children who had... their features carved away, the man's dimples had been... removed.
Binanın tasarımından sorumlu olan mühendislik firması çöküş hakkında bir açıklama yapmazken, inşaat firması çökme nedeni olarak sabotajdan şüphelenilmesi için mantıklı bir neden bulunmadığını belirtti. Gary, Indiana'da polis, yüz hatlarından yoksun bir genç adam ve dört çocuk cesedinin kimliklerini belirlemeyi başaramadı.
Cuteness, dimples.
Çok sevimli, gamzeleri var.
Dimples.
Gamzelerden.
I'll give you dimples.
Alın size gamze.
- You used to have two dimples.
- İki tane gamzen vardı.
Hey, girls, take a break and give your dimples a rest.
Kızlar, biraz ara verin ve gamzeleriniz dinlensin.
Those are dimples.
Onlar bel gamzesi!
- Dimples are on these cheeks!
- Gamzeler, bu yanaktakilerdir.
Those are dimples.
Onlar sivilce.
He's probably blond with big dimples.
Muhakkak sarışın ve gamzelidir.
Ithinkaboutyou all the time... andabout those two dimples onyourbuns.
Hep aklımdasın... bir de popondaki o küçük gamzelerin.
Dimples.
Gamze.
They look like dimples in dirt, but they're horse tracks.
Bunlar çukur değil at izi.
ay, the dimples ay, the dimples on your face how can I resist them
ah, gamzeler ah, o yüzündeki gamzeler onlara nasıl karşı koyabilirim
Mr. Dimples, he " s trying to make an appearance.
Bay Gülücük, başını ç ıkarmaya çalışıyor.
The colour of their eyes was fading, along with the locations of moles and dimples.
Gözlerinin rengi kayboluyordu, gamzeleri ve benleri de öyle.
How's chefing at Dimples?
Dimples'da şeflik nasıl?
That ass, it has dimples on the cheeks.
Şuradaki. Bacaklarını çekiyor.
Nice dimples!
Çok hoş bir gamze.
Dimples!
Dimples!
Dimples got out again.
Dimples yine gel.
Dimples, you okay?
Dimples, iyi misin?
# Who's that tyke with the cutest little dimples #
Tatlı küçük gamzeleri olan velet kimdir?
YOU MEAN BESIDES YOU, DIMPLES?
Sizden güzel sürpriz mi olur, gamzelim?
You're the way I like you, and you have dimples.
Orada istediğim gibiydin. Gamzelerin vardı.
And that guy over there with the dimples.
Şuradaki adam var ya hani gamzeli olan.
All right. Let's go spank the dimples off some little white balls.
- Pekala, gidip küçük beyaz toplarda minik gamzeler açalım.
Where do you think dimples come from?
Gamzeler nasıl oluşuyor sanıyorsun?
When you have Karen, who's so stunning... and witty and delectable... and has those little dimples...
Karen'a sahipsin, o büyüleyici, uyanık, harika ve o gamzeleri...
Nails, dimples ears, scrunchie Purse, lunchbox teeth, Milhouse
Oje, yanaklar, kulaklar, topuz, çanta, hempalar, dişler,
-... dimples or something?
-... diğer ayırt edici özelliklere de mi?
She's got the dimples, also, when she smiles.
Onun da sizinki gibi gamzeleri vardı.
Because... what's odd about your aborted flirtation with that woman today... according to Marty's recollection, correct me if I'm wrong... is that you referred to her dimples... as being like those of your ex-wife's.
Çünkü bugünkü kadınla yaşadığın başarısız kur girişimindeki tuhaflık, Marty'nin anımsadığına göre - yanlışsam düzelt -..,... aslında kadının gamzelerinin eski karınınkilere benzemesindenmiş.
Unless Fester comes back, we're talking dimples.
Fester geri gelmedikçe, gamzeler bile oluşabilir.
OH, DIMPLES.
Gamzeler...