Doble traducir turco
33 traducción paralela
You remember that paso doble?
Bu "paso doble" yi hatırlıyor musun?
I left him there sitting by the window, listening to that old paso doble, alone, left to his fate.
Onu, orada, pencerenin yanında otururken bıraktım. Eski paso dobleyi dinliyordu. Yalnız, kendi başına.
- Tequila doble, por favor.
- Tekila, duble lütfen.
- Ydos tequilas doble.
- Duble tekila.
Paso doble.
Paso doble.
Paso doble? Tú bailas paso doble?
Paso doble?
You dance the paso doble?
Paso doble dansı mı yapıyorsun?
We want to see this paso doble.
Bu paso doble'yi görmek isteriz.
Show us your paso doble.
Bize paso doble'ni göster.
Show me your paso doble.
Bana paso doble'ni göster.
Paso doble?
Paso doble?
Paso Doble and Rhumba.
Paso Doble ve Rumba olacak.
Paso Doble.
Paso Doble.
Paso doble.
Paso Doble!
the paso doble.
Paso Doble.
El doble standardo.
Çifte standartçıdır yani.
The Genevan paso doble. The apple pie.
Elmalı turta.
Patron doble.
Patron çift kişilik.
Are we clear, Agent Doble?
Temiz mi Ajan Doble?
I'm the Mako... And I want to know what the action is, or my man here is gonna go Paso Doble on your skull.
Ben Dikburun'um ve adımlarının neler olduğunu öğrenmek istiyorum yoksa adamım kafatasın üzerinde "Paso Duble" oynar.
the paso doble.
Paso doble.
Paso doble.
Geçtim gitti.
How about the paso doble.
Buldum. Paso doble'ye ne dersin?
Let's doble.
Evet, hadi "doble" yapalım.
See, I was ticketed for parking off-road at Doble's Beach, but above mean-high tide, that's private property.
Doble's Beach'teki arazide park cezası almışım ama sular yükseldiği zaman orası özel bir mülk oluyor.
Who wants a Papa Doble?
Kim Papa Doble ister?
- Papa Doble.
- Papa Doble.
The paso doble is based on the Spanish bullfight.
Paso Doble, İspanyolların boğa güreşlerinden esinlenmiştir.
The Doble Robusto.
Doble Robusto.
Been working on my Paso doble.
Paso Doble üzerinde çalışıyorduk.
The London spank?
- Cenevre paso doble?
'You've got to remember the samba and the conga,'the paso doble and the cha-cha-cha and the mazurka...' Oh, if only we knew back then what we know now, Derek.
Keşke şimdi bildiklerimizi o zaman biliyor olsaydık, Derek.