English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ D ] / Doesn't seem like it

Doesn't seem like it traducir turco

611 traducción paralela
Where did I see that. It doesn't seem like a necklace from here.
Nereden satın almış acaba?
It doesn't seem like we talked to each other that much.
Doğru dürüst konuşmadık bile.
It doesn't seem like it was a dream...
Belki bir hayaldi.
When we're like this, it doesn't seem too different from being in Britannia.
Böyleyken, Britanya'da olmaktan pek farkı yok gibi.
It doesn't seem like he's lying to us.
Yalan söylüyormuş gibi görünmüyor.
It doesn't seem very friendly, does it, running away like this?
Pek yakışık almadı di mi bu şekilde kaçmam?
It doesn't seem like a week.
Sanki aradan bir hafta geçmemiş gibi.
This doesn't seem like a likely time to be haggling over money, especially when it doesn't belong to you, Lew.
Bu para konusunda pazarlık etmek için doğru zaman gibi değil, özellikle sana ait olmadığında, Lew.
I mention it, because the bed doesn't seem like it's been slept in and I was wondering if I ought to change the linens.
Sordum, çünkü yatak bozulmamış gibiydi. Ben de çarşafları değiştireyim mi bilemedim.
I'll admit, it doesn't seem much like a mop-up to me, but...
Basit bir temizlik olmadığını itiraf etmeliyim.
- It doesn't seem like a woman's writing.
Bir kadın tarafından yazılmışa benzemiyorlar.
But somehow, it doesn't seem like coming home at all.
Fakat her nasılsa, tamamen eve dönüyormuşum gibi gelmiyor.
It doesn't seem like so much to ask, Margaret.
Fazla sormaya gerek yok gibi Margaret.
It just doesn't seem right that a slick sleeve like me would ask a man like General Hollister if he just shot somebody.
Benim gibi rütbesiz birinin, General Hollister gibi birine kimi vurdunuz diye sorması yakışık almaz gibi geliyor.
Ten taels for one charm, it doesn't seem like something she'd do.
Mesela orda 10 gümüşe tılsım satıyorlardı Bu hiç Sufi Hanıma göre bir şey değil
I mean, sometimes it's so easy... it doesn't seem like I'm doing it at all.
Yani, bazen o kadar kolay oluyor ki... hiç te ben yapıyormuş gibi görünmüyor.
Doesn't it seem like this mum's already begun to spoil her son?
Bu anne oğlunu şımartmaya başlamış gibi sanki?
It doesn't seem like much of a war now, but it was.
Şimdi bir savaş gibi görünmüyor, ama öyleydi.
It doesn't seem right for us to enter like this Why?
Buraya bu şekilde girmemeliydik aslında neden?
By observing their actions, it doesn't seem like they have criminal tendencies.
Çekil oradan. Davranış biçimlerini incelediğimizde... suça eğilimleri olduğu görünmüyor.
It doesn't seem like anybody's at home.
Evde kimse yok görünüyor.
Possible they wanted to cut Edmund out, but it doesn't seem like a very neat way to handle something like that.
Herhalde Edmund'dan kurtulmak istemişler ama pek temiz bir iş yapmamışlar.
It doesn't seem like any of the codes we're using.
Kullandığımız kodların hiçbirine benzer görünmüyor.
I know it doesn't seem like it, Doc, but we are the guys in the white hats.
Biliyorum öyle görünmüyor doktor ama biz beyaz şapkalı adamlarız.
Sometimes it doesn't seem like any of this ever happened.
Bazen bunlar sanki hiç yaşanmamış gibi gelecek.
It doesn't seem like that much to ask.
Çok şey istiyor değilim.
I'll double-check, but it doesn't seem like a heart attack.
Tekrar kontrol edeyim. Ama kalp krizi gibi görünmüyor.
It doesn't seem like he's received the tape.
Teyp eline geçmemişe benziyor.
it doesn't seem like it.
- Bazen hiç umursuyormuş gibi gözükmüyorsun.
It doesn't seem right, leaving him here like this.
Bana onu burada böyle bırakmamız doğru gelmiyor.
It doesn't seem like it.
Sanırım böyle yapılıyordu.
DOESN'T IT SEEM THAT WAY? [Lisa] LIKE IT'S GOING AWAY?
- Yani, size de öyle gelmiyor mu?
Doesn't seem like it. You still have the same effect on me.
Üzerimde hala aynı etkiyi bırakıyorsun.
Doesn't seem like it.
- Durum oyle gozukmuyor.
Doesn't seem like it to me.
Bana pek de öyle gelmiyor.
After all your years of service... it doesn't seem like a lot.
Bunca yıllık hizmetinizden sonra... pek de fazla sayılmaz.
It seems that every once in a while somebody comes along who doesn't seem like he's such a liar.
Ve pek de yalancı biri gibi gelmiyor bana.
Sometimes, when a kite is pulling really hard, doesn't it seem like it's trying to get free or something?
Bazen uçurtma çok sert çektiğinde sanki kaçmaya çalışıyormuş gibi gözükmüyor mu?
Well, with so many people in the world deprived and unhappy it doesn't seem like it would be fair to be cheerful.
Dünyada o kadar insanın yoksul ve mutsuz olduğunu görünce neşeli olmak, bana adil gelmiyor.
It doesn't even seem like the place I grew up in.
Burası doğup büyüdüğüm yer değil sanki.
It just doesn't seem like you packed much.
Çok eşyanız da yok.
It doesn't seem like you.
Hiç senin tarzına benzemiyor.
It doesn't seem like much of a gift in a hard winter, I assure you.
Dört ay geçip kış gelince, emin ol pek de lütuf gibi gelmez.
It doesn't seem like Christmas without presents.
Hediyesiz olunca Noel'e bile benzemiyor.
It doesn't seem like that long ago that Nig was a baby.
Nig'in bebekliği sanki daha dünmüş gibi.
It doesn't seem like real medicine to me.
Bana gerçek tıpmış gibi gelmiyor.
It doesn't seem like a gender thing.
Bana kalırsa cinsiyete bağlı birşey değil.
No matter how many times I turn it over in my mind it doesn't seem like the right thing.
Defalarca döndürüp durdum bu soruyu doğru değil.
- Doesn't seem... like our guy, does it?
- Adamımıza benzemiyor gibi, sen ne dersin?
Well, look, John, I've seen my mother's surgical residents and the ones around here, and it just doesn't seem like you.
Dinle John, annemin cerrahi doktorlarını gördüm. Buradakileri de. Bu pek sana göre değil bence.
Doesn't it seem like a million years ago?
Sanki milyonlarca yıl önceymiş gibi gelmiyor mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]