Don't give me that bullshit traducir turco
68 traducción paralela
Don't give me that bullshit. I've been putting cops away for 30 years.
Bana bu palavraları sıkma. 30 yıldır polisleri içeri tıkıyorum ben.
Don't you give me that "I'm sorry" bullshit.
Bana bunlarla gelme!
Don't give me that tired artiste bullshit.
Yorgun sanatçı saçmalığını kes.
Don't give me that New York psychological bullshit about how people are capable of change.
Sakın bana insanların değişebileceğini söyleyen New York'lu psikolojik zırvalarını anlatma.
Don't give me that psychoanalytic bullshit, please.
Lütfen bana bu psikanaliz saçmalıklarını söyleme.
Don't give me that bullshit!
Ve hepsi benim gözümde sizinle eşit.
Don't give me that liberal, yuppie bullshit about a good fight.
Bana liberallerin, yupilerin o iyi mücadele muhabbetini yapma.
Don't give me that bullshit.
Bana masal anlatma.
Don't give me that bullshit.
Saçmalıklarına bir son ver.
- Don't give me that bullshit!
Saçmalıyorsun!
Don't give me that queen of the hop, homecoming-queen bullshit again.
Okuldaki güzellik yarışması saçmalığını anlatma yine.
Hey, don't give me that goddamn Gomer Pyle, howdy-doody bullshit.
Hey, bana şu Gomer Pyle selamını verme emi.
Don't give me that Billy Jack bullshit!
Beni bu Billy Jack zırvalarıyla uğraştırma!
No, don't give me that NASA bullshit!
Hayır, bana NASA palavrası sıkma!
Don't give me that bullshit!
Hep aynı terane!
- Oh, don't give me that bullshit, please.
- Lütfen kes şu saçmalığı.
- Don't give me that bullshit.
Bana martaval okuma.
No, don't give me that program bullshit.
Hayır, bana programdaki saçmalıkları söyleme.
Don't give me that bullshit!
Bırak palavrayı!
Don't give me that bullshit!
Bana palavra atmayın!
Don't give me that fucking hocus-pocus bullshit.
Bana bu hokus pokus saçmalığını okuma.
And don't give me all that Tamil brahmin bullshit.
Lütfen bana o Tamil Brahman saçmalıklarını anlatma.
Don't give me that bullshit.
Bana maval okuma.
Don't give me that misunderstood artist bullshit.
"Kimse beni anlamıyor" ayakları çekme bana lütfen.
Oh, don't give me that phony existential bullshit.
Bana varoluşa değin yapay saçmalıklar anlatma.
~ Oates ~ Tell us all what is so important it's worth the lives of 25 men and don't you give me any of that king and country bullshit!
Bu şey neden bu kadar önemli... 25 adamın hayatı kadar değerli... ve bana kral yada ülke palavrası anlatmayın.
Oh, don't give me that bullshit, Chris.
Zırvalamayı kes, Chris. Enayi gibi mi görünüyorum?
And don't give me any of that "poverty of the Mezzogiorno" bullshit.
Ve sakın bana şu Güney İtalya'nın yoksulluğu saçmalıklarını anlatma.
Don't give me that bullshit.
Bırak bana yalan üflemeyi.
Oh, don't give me that liberal bullshit.
Bana liberal ağzı yapma şimdi.
And don't give me any of that end of days bullshit.
Günün sonunda bu saçmalıkla uğraşamam.
And don't give me that born-again bullshit, and stop spying on me!
Tekrardan doğma saçmalığını bırak ve beni takip etmeyi de kes.
But just don't give me some bullshit about how you forgive me and then dredge up shit from the past that I can't possibly fix!
Ama geçmişte yaşadığım ve düzeltme imkânım olmayan şeyleri eşeleyip beni nasıl affettiğin saçmalıklarını anlatma bana!
Don't give me that bullshit!
Yalan söyleme bana!
Don't give me that innocent bullshit.
Böyle aptal ayağına yatma.
Don't give me that I'm sorry if u feel bullshit.
Özür dileyerek bana maval okuma.
Don't give me that bullshit.
Bana martaval okuma.
Don't give me any of that "secret admirer" bullshit!
Sakın bana "gizli hayran" saçmalığı bahanesini sunma!
DON'T GIVE ME THAT BULLSHIT ABOUT DIMENSIONS. WELL...
Bana diğer boyut saçmalıklarıyla gelme.
No, don't give me that self-righteous bullshit.
Hayır, sakın kendini bir şey sanan pislik ayağını yapma.
- He found me. - Don't give me that bullshit!
- Bu sadece saçmalık.
Oh, don't give me that bullshit.
Bana bu saçmalıkları anlatma.
And don't give me any of that Jesuitical bullshit... about not revealing your sources.
Ve kaynağını belirtmemek için bana ilahiyat zırvaları anlatma.
- Don't give me that. That's bullshit, Dad.
Saçmalık bu, baba...
Oh, don't give me that bullshit.
Bana masal anlatma. Nereden aldın onu?
Don't give me that "personal" bullshit, Darren.
Bana "şahsi" falan diye saçmalama, Darren.
Don't give me that bullshit!
Saçmalamayı kes!
Don't give me that coy bullshit.
Mahcup ayakları yapma.
Don't give me that anorexia bullshit.
Bu aneroksik tavırları bırak.
Don't give me that cotillion bullshit.
Bana dans palavrası anlatma.
Don't give me that bullshit, Steve.
Bana yutturamazsın Steve.