Dragonfly traducir turco
290 traducción paralela
- Ah, I've seen a dragonfly.
- Ben bir ejdersineği ( yusufçuk ) gördüm.
"The Dragonfly and the Ant".
"Yusufçuk ve karınca".
A flying fidget dragonfly In the summer's gaily singing,
"Kıpır kıpır uçan bir yusufçuk Renkli yaz aylarında şarkı söylüyor"
If St George had killed a dragonfly instead of a dragon, who would remember him?
Aziz George ejderha yerine yusufçuk öldürmüş olsaydı kim hatırlardı onu?
A dragonfly!
Bir yusufçuk.
Once upon a time there was a beautiful dragonfly...
Bir zamanlar çok güzel bir yusufçuk varmış...
Begin Operation Dragonfly.
Kızböceği operasyonu başlasın!
The younger sister pretending... the dragonfly skims the water surface.
♪ Küçük olan yusufçuk gibi... davranarak su üstünde seker. ♪
A carnivorous plant devouring a dragonfly.
Bir yusufçuğu midesine indiren etçil bir bitki olurdu.
The caddis-fly, not needing the speed of a dragonfly to catch prey, overlapped its two pairs of wings, producing a unified surface area.
Avını yakalamak için yusufçuğun hızına ihtiyaç duymayan bu tüylü kanatlı iki çift kanadını üst üste getirerek birleşik bir yüzey oluşturmuştur.
- Dragonfly.
- Ejderhasineği.
Ah. - Dragonfly?
- Ejderhasineği mi?
Oh, Mr Fawlty, 3 : 00, Exeter, Dragonfly.
Bay Fawlty... 3'te, Exeter, Ejderhasineği.
Dragonfly, Major.
Ejderhasineği, Binbaşı.
Dragonfly, but...
Ejderhasineği, ama... büyük bir sır.
No, no, Dragonfly!
Hayır, Ejderhasineği!
Uh... Nitwit or Dragonfly?
Şapşal mı, Ejderhasineği mi?
No, no, Dragonfly.
Hayır, Ejderhasineği.
Dragonfly!
Ejderhasineği! Evet!
No, no, no, it got off to a flying start, and it's name... was Dragonfly!
O uçarcasına bir çıkış yapmıştı... atın ismiyse... Yok, yok. Ejderhasineği'ydi!
- Uh, Dragonfly.
- Ejderhasineği.
But seriously. I'd like a honey ice cream cone for me. And a dragonfly ripple for my friend. the frog.
Ama cidden, kendim için bir külah ballı ve arkadaşım kurbağa için de yusufçuk dalgalı dondurma istiyorum.
And one dragonfly ripple for the frog.
- Kurbağa için de yusufçuk dalgalı.
Used to pull fly wings out. - A dragonfly.
Eşek sineğinin bir kez.
Here is Dragonfly 1.
Burasi Dragonfly 1.
- Dragonfly 1, I read you.
Dragonfly 1, sizi duyuyorum.
Dragonfly, here is Coach 1.
Dragonfly, burasi Coach 1.
"Dragonfly" and "Wolf's Den"... Colorful names.
"Dragonfly ve Kurt Yuvasi" Ne renkli isimler.
The dragonfly, red in the sunset.
" Ejderha, gün batımında kırmızı.
Miss Plusse, you're a dragonfly in mating season.
Bayan Plusse, çiftleşme mevsimindeki bir sineksiniz.
Dragonfly, I tell you when you tag me.
Sıranın ne zaman sana geleceğini ben söylerim, Uçan Ejder.
Don't call me Dragonfly.
Bana Uçan Ejder deme.
- Hello, dragonfly.
- Merhaba, Uçan Ejder.
Don't call me dragonfly.
Bana Uçan Ejder deme.
He's hung like a club-tailed dragonfly!
Sopa kuyruklu bir yusufçuğa benziyor.
You could joke the dragonfly that you asked!
Sen de dans ettiğin o hanım hakkında şaka yapabilirsin.
Tell them it's a Code Dragonfly.
Kod Yusufçuk durumu olduğunu söyle.
Ton-bo. ( dragonfly )
Ton-bo. ( kızböcek )
Um, then there's the dragonfly.
Um, daha sonra yusufçuk var.
Look on the branch above your head, you'll see a snap-dragonfly.
Başınızın üstünde şube bak, bir çırpıda-yusufçuk göreceksiniz.
This is Dragonfly.
Burası Dragonfly.
I just developed some shots of the Dragonfly I think you're gonna love.
Dragonfly'de çektiğim fotoğrafları bastım. Çok beğeneceksin.
Fran, we understand that you own... the old Dragonfly bed-and-breakfast, that whole property out there.
Fran, sen eski Dragonfly motelinin sahibiymişsin.
- Buy the Dragonfly?
- Dragonfly'ı mı?
Alacazzi-dragonfly!
Alakazzi Ejderuçtu!
How Indians have buffalo heads or tiger heads or hawks... hers was a dragonfly.
Yerlilerin bufalo kafaları ya da kaplan kafaları ya da şahinleri gibi.. onunki bir kızböceği idi.
When she was alive, I had to scour for anything I could find... with a dragonfly on it to buy her a present.
O yaşarken, üzerinde kızböceği olan bir hediye bulabilmek için her tarafı karış karış aramıştım.
She said, "dragonfly."
Diyor ki, "Kızböceği"
Clinging to the underside of a root, a dragonfly larva, but the shrew's whiskers don't touch it and it's missed.
Bir kökün alt tarafına tutunmuş bir yusufçuk larvası var. Ancak soreksin bıyıkları değmediği için onu fark etmedi ve kaçırdı.
Dragonfly!
Ejderhasineği!
I seen a dragonfly!
- Ben bir ejdersineği ( yusufçuk ) gördüm. "