Déjà traducir turco
322 traducción paralela
Maybe it's déjà vu?
Deja vu olabilir mi acaba?
Déjà vu, that's all.
Déjà vu, hepsi bu.
It's strange, but I have a sense of déjà vu.
Bu garip, ama sanki daha önce gelmiş gibiyim.
tonight on it's the mind we examine the phenomenon of deja vu- - that strange feeling we sometimes get that we've lived through something before that what is happening now has already happened.
Bu akşam, Bu Beyin'de déjà vu olgusunu inceleyeceğiz. Bir şeyi daha önce yaşamış olduğumuz duygusu.
tonight on it's the mind we examine the phenomenon of deja vu that strange feeling we sometimes get that we've lived... anyway, tonight on it's the mind we examine the phenomenon of deja vu that strange...
Şu anda olanın daha önceden olduğu bu akşam Bu Beyin'de déjà vu olgusunu inceleyeceğiz. Bir şeyi daha önce yaşamış olduğumuz... Neyse, bu akşam Bu Beyin'de déjà vu olgusunu inceleyeceğiz.
tonight on it's the mind we examine the phenomenon of deja vu that strange feeling we sometim mes get... that... we've lived through something... good... good evening.
Bu akşam, Bu Beyin'de déjà vu olgusunu inceleyeceğiz. Bir şeyi daha önce yaşamış olduğumuz duygusu. 'BU BEYİN'
Avant Garde, and Déjà Vu.
Avant-garde, and Deja Vu.
Goodbye, Déjà Vu.
Hoşçakal, Deja Vu.
Déjà vu.
Deja vu...
Buddy D, is this déjà vu?
Buddy D, bu déjâ vu mu?
- Déjà vu.
- Déjà vu.
Maybe leaping from one year to another had done more than Swiss cheese my brain, because the feeling of déjà vu had just struck again.
Belki de zamanda yolculuğu beynimi kalbura çevirmekten dahasını yapmıştır,... çünkü déjà vu hissini yine hissettim.
I was still trying to figure out how anyone could be as tasteless as Chuck... when the déjà vu feeling hit me again.
Déjà vu hissi yeniden içimi kapladığında hâlâ, bir insanın, nasıl Chuck kadar zevksiz olabildiğini anlamaya çalışıyordum.
It's not déjà vu.
Bu déjà vu değildi.
It's not déjà vu.
Bu déjà vu değil.
Talk about déjà vu.
Bu filmi daha önce görmüştüm.
You have déjà vu or vertigo, or something. But...
Dejavu veya baş dönmesi yaşıyorsun.
Ever have déjà vu, Mrs. Lancaster?
Daha önce hiç Deja-vu yaşadınız mı?
Do you ever have déjà vu?
Daha önce yaşadık gibi gelmiyor mu?
I got a sense of déjà vu.
Sanki bunu rüyamda görmüştüm.
- Like a déjà-vu? - It was very déjà-vu-ish.
- Rüyanda mı görmüştün?
Déjà vu.
Deja vu!
Bald tattoo is not part of my vision. It's beyond déjà vu.
Kel dövme vizyonumun bir parçası değil.
I know, I feel like I have déjà vu.
Biliyorum.
I'm having the weirdest feeling of déjà vu.
Çok garip bir şekilde dejavü yaşıyor gibi hissediyorum.
Well, we must have gone back in time because I'm experiencing déjà moo.
Zamanda yolculuk yapmış olmalıyız çünkü dünü tekrar yaşıyorum.
You are a rumour, recognizable only as déjà vu and dismissed just as quickly.
Sen bir söylentisin. Daha önce görmüş duygusu uyandıracak ama hemen silineceksin.
I'm having a feeling of déjà vu.
Sizi görmüş gibi hissediyorum.
This is the biggest goddamn déjà vu anybody has ever had!
Bir insanın hayatta görüp görebileceği en büyük "déjà vu" dur bu!
It's deja vu all over again.
Tekrar tekrar déjà vu.
- Déjà vu.
- Dejavu.
Déjà vu just isn't what it used to be.
Dejavü eskisi gibi değil.
Oh, déjà vu.
Aaa. Deja vu.
Nothing. Just déjà vu.
Hiç, sadece küçük bir "Deja vu" yaşadım.
A déjà vu is usually a glitch in the Matrix when they change something.
Bir deja vu, Matrix'te bir kaymadır. Bir şeyi değiştirdiklerinde olur.
I was living in a state of perpetual déjà vu.
Sürekli bir déjà vu aleminde yaşıyor gibiydim.
Déjà vu, all over again.
Déjà vu, her şey sil baştan.
They say that déjà vu is usually a sign of Iove at first sight.
Önceden tanıyormuş hissinin hep ilk görüşte aşka delalet olduğu söylenir.
What about memory flashes, déjà vu?
Ya, önceden yaşadığını sandığın anlar, hafıza parlamaları?
Must be déjà vu or something.
Daha önceden tanıyormuşum gibi geldi.
" ll a pas de cheveux et Jeff Daniels est déjà mort.
ll arrive dans... ( Saçları yok ve Jeff Daniels da zaten ölü. ) " ll a pas de cheveux et Jeff Daniels.
Because if I am, I am having one killer déjà vu.
Çünkü eğer öyleyse, bir déjà vu yaşıyorum.
So it's just a déjà vu.
Sadece bir déjà vu.
And don't tell me that it's just déjà vu, because I know that it's not.
Ve sadece bir déjà vu olduğunu söyleme, çünkü olmadığını biliyorum.
Kind of like déjà vu.
Déjà vu gibi bir şey.
- Déjà...
- Déjà...
Déjà vu.
Deja vu.
tonight on it's the mind we examine the phenomenon of d-d-d-d-d-deja v-v-v-vu that extraordinary feeling... quite extraordinary... no, fine, thanks, fine.
İyi akşamlar. Bu akşam, Bu Beyin'de inceleyeceğimiz olgu... Déjà vu.
i have this terrible feeling of deja vu.
Korkunç bir déjà vu hissi.
i have this terrible feeling of deja vu.
Korkunç bir déjà vu hissi...
Déjà vu.
- Deja vu.