Eat buffet traducir turco
96 traducción paralela
They're starting an all-you-can-eat buffet at the men's shelter?
Harika bir haberim var! Erkekler sığınağında yiyebildiğin kadar açık büfe uygulaması mı başlatmışlar?
I just don't want a big wedding- - hundreds of people we don't know... that are just there for the free drinks... and all-you-can-eat buffet.
Sadece bedava içki ve açık büfe yemek için gelen, tanımadığımız yüzlerce insanın olduğu büyük bir düğün istemiyorum.
He's still at the all-you-can-eat buffet place in the mall.
Aışveriş merkezindeki ne kadar yiyebilirsen dükkanında herhalde.
He feeds on it. And you're giving him an all-you-can-eat buffet?
Onun dilediği kadar enerjiyle beslenmesine izin mi vereceksin?
- It was an all-you-can-eat buffet.
- Kova mı? - Açık büfeymiş.
Well... what if we tempt it with food from... from outside the membrane sort of like an all-you-can-eat buffet or something?
Zarın dışından biraz yemek yemeğe özendirsek nasıl olur? .. Açık büfe gibi birşey.
It'll look like an all-you-can-eat buffet.
Onlara açık büfe ziyafeti gibi görünecektir.
Hello, my name is Kathleen is an all-you-can-eat buffet.
Merhaba, benim adım Kathleen. Büfeden istediğini yiyebilirsin.
You can win money, go to the all-you-can-eat buffet, and even enjoy the comedy stylings of the Supreme Mirth Inducer, Unru.
Para kazanabilirsin, açık büfeden istediğini yiyebilirsin ve ulu neşe uyarıcı Unru'nun tadını çıkarabilirsin.
She was at an all-you-can-eat buffet.
Açık büfede yalnızdı.
Because I'm a green leaf salad and you're the all-you-can-eat buffet.
Çünkü ben yeşil salatayım ve sen de her şeyin bulunduğu bir büe.
Well, the Montecito's hosting the All-American Eating Finals... and a few of the competitors... figured an all-you-can-eat buffet would be the perfect place to practice.
Montecito Yemek yeme finallerine ev sahipliği yapıyor... ve yarışmacıların bir kısmı... açık büfemizin iyi bir pratik alanı olacağını düşünmüşler.
It's got a great all-you-can-eat buffet with seven different kinds of shrimp.
"Yiyebildiğin kadar ye" büfesinde yedi çeşit karides var.
Now don't forget to join Michael... for the all you can eat buffet... this Tuesday from 3 to 8pm at the tavern.
Salı günü 3 ile 8 arası bardaki açık büfe için Michael'a katılmayı unutmayın.
Like it's some kind of all-you-can-eat buffet up in the clouds, and folks just do as they're told so they can eat what they want behind some pearly gates.
Cennet sanki gökyüzündeki bir açık büfe de, sana söylenenleri yaparsan Cennet'in incili kapılarını geçip ne istersen yiyebilirmişsin gibi.
We can't just let her take off to an all-you-can-eat buffet.
Çıkıp "Yiyebildiğin kadar ye!" yapmasına izin veremeyiz.
A guy gets murdered and eaten at an all-you-can eat buffet.
Bir adam öldürülür ve yiyebildiğin kadar ye büfesinde yenir.
Hmm, an all-you-can-eat buffet.
Sınırsız menü.
We used to, but she got banned for life because Sam had an all-you-can-eat buffet once and she took it as a personal challenge, and it got pretty ugly.
Bir keresinde Sam açık büfe yemek almıştı... Rasputia da bunu kişisel bir yarışma gibi algıladı ve işin rezaleti çıktı.
If he feeds on life, then I'm an all-you-can-eat buffet.
- Eğer hayattan besleniyorsa, o zaman ben açık büfeyim.
Maddie's probably gonna turn soon. We can't let her take off to an all-You-Can-Eat buffet.
Çıkıp "Yiyebildiğin kadar ye!" yapmasına izin veremeyiz.
Uh, once in college, I pooped my pants a little bit at a Country Steaks all-you-can-eat buffet, and I didn't leave until I finished my second plate of shrimp.
Üniversitedeyken bir kere açık büfeli Köy Bitfeği'nde altıma yapmıştım. İkinci karides tabağını yiyene kadar oradan ayrılmamıştım.
You lay them out like an all-you-can-eat buffet. Although he did put up quite a fight.
Her ne kadar kavga etmeye çalışsa da açık büfedeki yiyecek gibi koymuştun.
They're likely to kill us at the all-you-can-eat buffet.
Açık büfemize bir dalarlarsa bizi iflas ettirirler.
On level five, he'd have an all-you-can-eat buffet.
Burada Level 5'te onun için resmen bir açık-büfe var.
Premium alcohol, all-you-can-eat buffet, plus high-class adult entertainment.
- Evet. En kaliteli içkiler, açık büfe artı birinci sınıf yetişkinlere özel muamele.
It'll be like an all-you-can-eat buffet.
Orası onun için açık büfe gibi olacak.
- They've got an all-you-can-eat buffet.
"Yiyebildiğin kadar yemek, tek fiyat büfeleri" vardı.
there's an all-you-can-eat buffet downstairs.
Aşağıda "tıka basa ye" açık büfesi var.
A Vegas-style all-you-can-eat buffet.
Vegas tarzı yiyebildiğin kadar açık büfe.
~ Eat us, we make a nice buffet ~
Bizi yiyin, bizden güzel yemek olur.
We also want passes to the Hobo's Friday's all-you-can-eat clam buffet.
Hobo'nun yerinde cuma günleri "yiyebildiğin kadar ye istiridye büfesi" ni de istiyoruz.
- Yeah, all you can eat lobster buffet.
- Açık büfe ıstakoz. Yiyebildiğin kadar.
Guess you know, we have an "all you can eat" buffet by the pool?
Bir açık büfemiz olduğunu biliyor muydun?
All-you-can-eat buffet.
Yiyebileceğin kadar yemek.
Add sugar water spoiled from the heat, mix in some human biofilm, you got yourself an all-you-can-eat mildew buffet.
Isınarak çürümüş şekerli suyu... biraz insan biofilmiyle karıştır, kendini alırsın. Tek yiyebileceğin küften bir büfe olur.
Tomorrow I will invite Dominique to my all-you-can-eat crow buffet.
Yarın Dominique'i kafeye davet edeceğim.
Eat at the buffet.
Ben bağımlı değilim fakat olanlar var.
This place has the best buffet in town - - all-you-can-eat crab legs.
Şehrin en iyi büfesi burada. Yiyebildiğin kadar yengeç bacağı.
All-you-can-eat kibble buffet whisker waxing, pawdicure, tail grooming 24-hour Animal Planet.
Yiyebildiğin kadar mama büfesi bıyık cilası, patikür, kuyruk tımarı 24-saat Hayvan Gezegeni.
Then come on down to Mother Paula's... for our famous all-you-can-eat pancake buffet.
O halde, meşhur hepsini yiyebileceğiniz gözlememiz için Paula Ana'nın yerine gelin.
I will never eat finger food from a buffet again for as long as I live.
Bir daha açık büfelerde elle yenen yiyeceklerden yiyemeyeceğim.
I thought this was for you. You thought I wanted to sit by myself and eat an entire buffet of the world's most fattening food?
Tek başıma oturup dünyanın en çok şişmanlatan yiyeceklerinden bir açık büfe dolusu yiyeceğimi mi sandın?
So, against my advisement, he went to an all-you-can-eat seafood buffet off the Strip.
Uyarmama rağmen bulvardaki deniz mahsûlü satan açık büfeye gitti.
Take him to a buffet, he's gonna eat the table. Or lead paint.
Kantine götürseniz gidip masayı yiyecektir.
Besides being soaking wet, freezing cold, and hungry enough to eat an entire hometown Buffet?
Sırılsıklam oldum, donuyorum, Home Town Buffet'nin tamamını yiyecek kadar açım.
Ate at an all-you-can-eat breakfast buffet.
Yiyebildiğin kadar ye, açık büfe kahvaltı.
It just means that sometimes we eat at the steakhouse, and other times at the $ 3.99 buffet.
Yani bazenleri et lokantasında, bazenleri de 3.99 dolarlık açık büfelerde yiyeceğiz demek oluyor bu.
for a voracious snakehead fish, this shrinking water pool is like an all-you-can-eat russian buffet.
Yılan başlı yırtıcı bir balık için bu kuruyan gölet bir çeşit açık büfe gibidir.
They've got an all-you-can-eat crab buffet.
Yiyebildiğin kadar yengeç açık büfeleri var.
Avoid the all-you-can-eat sushi buffet in Bismarck, do not go to the bathroom with your lapel mic still on, and three, at this hour, your entire viewing audience is one half-drunk slob sitting in his underwear, so...
Bismarck'taki "Doyana Kadar Ye" suşi büfesinden uzak dur. Yaka mikrofonun açıkken tuvalete gitme. Ve üçüncüsü de, bu saatteki tüm seyirci kitlesinin iç çamaşırlarıyla oturan hafif sarhoş serserilerden oluştuğu.