English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ E ] / Echoed

Echoed traducir turco

83 traducción paralela
- And I'm sure my gratitude is echoed here by Mr. Ljubov.
Eminim Bay Ljubov da benimle aynı fikirdedir.
These and other members of the D'Ascoyne family, had they been alive would, I know, have echoed every word that I have said.
Onlar ve D'Ascoyne ailesinin diğer fertleri bugün hayatta olmuş olsalar biliyorum ki sarf etmiş olduğum her sözcüğü aynen dile getirirlerdi.
A voice echoed in the cabin :
Bir ses kabinde yankılandı :
Word of the martial rigor of this house echoed throughout Edo.
Hanemizin askeri sertliğine dair ifadeleri Edo'nun her noktasında yankılandı.
And in Washington heated words echoed through the Halls of Congress.
Ve Washington'da Kongre salonunda ateşli söylemler havada uçuşuyordu.
And a strange chant echoed in the night.
Ve gecenin içinde garip bir yankı duyulurmuş.
Paracelsus threw the academics out of the room saved the leg and effected a cure which echoed through Europe.
Paracelsus akademisyenleri odadan çıkartarak Avrupa'da ses getirecek bir tedavi yöntemiyle bacağı kurtardı.
Other films echoed the same question, like this early effort by the Boulting brothers, starring Bernard Miles.
Diğer filmler ayn soruyu tekrarlayıp durdular, Bernard Miles başta olmak üzere Boutling kardeşlerin bu büyük zahmeti gibi.
The order of the day of ours High Command it echoed for the entire country.
Komutanlığın o günkü emri tüm ülkede yankılandı.
It meticulously impregnated you life, your movements, the hours you keep, your room, it took possession of the cracks in the ceiling, of the lines in your face in the cracked mirror, of the pack of cards ; it slipped furtively into the dripping tap on the landing, it echoed in sympathy with the chimes of each quarter-hour from the bell of Saint-Roch.
Titizlikle girdi hayatına, hareketlerine, saatlerine, odana tavanındaki çatlakları, kırık aynanda gördüğün yüzündeki çizgileri, iskambil desteni eline geçirdi bir hırsız gibi musluğundan damlayan suya sızdı her çeyrekte Saint-Roch'un çanıyla birlikte yankılanıyor.
The voice sounded strange, it echoed.
Sesin her taraftan geliyordu.
Sofija, Sofija. That name echoed in the head of Pera Mitic.
Sofya, Sofya. bu isim Pera Mitic'in kafasında yankılanıyordu.
It echoed through the valley for a long time and died out slowly.
"Sesleri uzun bir zaman boyunca vadide yankılandı," "ve yavaşça oldüler."
Her prayers echoed the grief of an entire nation.
Duaları bir tüm milletin kaygısını tekrarladı.
As they prepared for battle, Han's troops sang victory songs... which carried on the wind and echoed through the valley.
Onlar savaşa hazırlanırken, Han'ın askerleri, rüzgârın taşıdığı ve vadi boyunca yankılanan zafer şarkıları söylediler.
Mother used to sing songs in German, and her voice echoed across the valleys.
Annem eskiden Almanca şarkı söylermiş ve sesi vadilerde yankılanırmış.
"Perhaps the same bird echoed through both of us yesterday... separate, in the evening"
"Aynı kuş dün akşam ikimize ayrı ayrı yankılandı."
" You echoed from the heavens Like thunder.
" Sen cennetten yankılandın gök gürültüsü gibi.
Where the sigh of the silver strand Is echoed in every shell To the joys that land will give
Gümüş sahillerin uğultusunun..... deniz kabuklarından duyulduğu o diyardaki neşeye aşkın kanatlarıyla uçacağız.
Let us fly where the silver strand is echoed in every shell
Bırak uçalım gümüş sahillerin uğultusunun deniz kabuklarından duyulduğu yere.
Most excellent conclusion to expedition echoed in every corner of Siam.
Siyam'ın dört bir yanından gelen insanlar yaptıkları uzun yolculuğun sonucunu en iyi şekilde aldılar.
It was like it echoed around the bathroom.
Sanki bütün banyoda yankılanıyordu.
His expression is echoed in scores of tiny faces, pressing against clear plastic, panting faces of every imaginable colour, creed, and non-Aryan origin, fogging up the bag like the windows of a Polish bathhouse.
ifadeleri her bir yüzde eko yaptı, temiz plastiğin üzerinde, tahmin edilebilecek her renkteki yüzde, inançlı kökenden gelen, buğulanmış paket polonya hamamlarının camları gibi.
That was the first time the word... Had echoed so ominously.
Bu sözcük ilk defa böylesine uğursuz bir şekilde yankılanmıştı.
It echoed through the house, like the voice of an opera singer.
Opera sanatçısı gibi, sesi evin her köşesinde yankılanırdı,
Mrs Morrissey stated that her husband was a true neighbourhood hero, a sentiment echoed by many area residents.
"Bayan Morrissey, kocasının halk kahramanı ilân edilmesi için başvuruda bulundu." "Bu görüş, birçok yöre sakini tarafından paylaşılmakta."
The exploits of the seven samurai you hired have echoed all the way to Kogakyo.
Topladığınız yedi samuray iyi iş çıkarmış. Bu çoktan Kouga'daki yüksek statülü insanlar arasında biliniyor!
That evening, while the laments of his blood brother Seraphim echoed in the night, my father Vitomir swam across the entire Adriatic Sea, with his eyes full with tears...
O akşam, kan kardeşi Serafim'in gözyaşları gecede yankı yaparken babam Vitomir bütün Adriyatik Denizi'ni gözyaşlarını akıtarak, yüzerek geçti.
Their merit echoed everywhere
# Onurlu çağrıları her yerde yankı buldu
And their honor echoed everywhere
# Ve onurları her yerde yankılandı
The words echoed down Wisteria Lane until every last resident was aware of her disappearance.
Wisteria Lane'de yaşayan son kişi onun yokluğunu farkedene kadar, kelimeler yankılandı.
As the words "constant care" echoed in her head,
"Devamlı bakım" kelimeleri kafasının içinde yankı yaparken,
And through the corridors of all human experience... this truth has been echoed.
Bu gerçek, insanların yaşadığı tecrübe koridorlarında ezelden beri yankılanır.
House, when we echoed his heart, we got a piece of his liver- - there was no scarring.
House, kalbini dinledik ve karaciğerinden parça alıp inceledik.
Seismosaurus means "earth-shaking lizard", and there's no doubt, that their footsteps echoed across the Jurassic landscape.
Seismosaurus anlamına gelen. "Toprağı sallayan kertenkele", ve hiç şüphesiz ki... Onların ayak sesleri Jurassic zamanında yankılanmıştı.
John Vink's view is echoed by Venezuela's powerful media.
John Vink'in görüşleri Venezuela'nın güçlü medyasında yankılanıyor.
[Echoed] I've made a few changes to the parenting agreement. ALLY :
Aile söyleşmesiyle ilgili birkaç değişiklik yaptım.
For days his voice echoed in my mind.
Günlerce sesi kulaklarımda çınladı.
And all the hills Echoed
Ve sesi tepelerde yankılandı
- That echoed.
- Yankılandı.
The cruel ironies of the Dilawar story echoed an ongoing debate in the halls of Congress about detainee abuse, national security, and the rule of law.
Dilawar'ın öyküsünün acı tesadüfleri Amerikan Kongre'sinde devam eden, tutuklulara kötü muamele ulusal güvenlik ve hukukun üstünlüğüne dair tartışmalarda yankı buldu.
This sentiment was echoed throughout the d.
Bu cümle bütün gün kulağımda çınladı..
It echoed back into the Pyrovillian alternative.
Pyrovilya boyutuna geri yankılandı.
'Jun-ho's voice echoed inside the cave.
Jun-ho'nun sesi mağaranın içinde yankılandı.
"It echoed of things that are from my soul, things that I can't get back..."
Ruhumdan bana yansıyan şeylerin yankısı. Yerine koyamayacağım şeyler.
His shiny scales were dripping blood from the children he had just devoured and whose terrifying screams still echoed in the bone chilling wind of the labyrynth.
Parlak derisinden az önce yediği çocukların kanı damlıyordu. Ve bir çığlık kemiklere işleyen soğuk rüzgârın esintisiyle hâlâ yankılanıyordu.
I didn't know that each time that I echoed eternal damnation for gay people... each time I referred to Bobby as sick and perverted and a danger to our children... his self-esteem, his sense of worth, were being destroyed.
Bunu, eşcinsellerin sonsuza kadar lanetlendiğini tekrar tekrar söylerken bilmiyordum. Bobby'e hasta, sapık ve çocuklarımız için tehlike oluşturuyormuş gibi davrandığım zamanlarda haysiyetini ve onurunu yok etmiş oldum.
That night, I screamed The hills echoed
O gece, attığım çığlıklar tepelerde yankılandı
This weekend, the thin, mournful cry of the humpback whale echoed through London's Trafalgar Square, as thousands of demonstrators demanded an end to all whale killing.
Bu haftasonu Londra Trafalgar meydanında, can cekiştiği için ağlayan bir kambur balinanın çıkardığı sesler tüm halka dinletildi. Ve binlerce kişi, balina avcılığı aleyhine eylemler yapmaya başladı.
When we'd fish, we'd hear... the echoed roars of... ice breaking off the glaciers and falling into the sea.
Balığa çıktığımızda, buzullardan kırılıp, denize düşen... buzların çıkardığı sesleri duyardık.
The conflicting words echoed the conflict in their feelings.
Bu zıtlaşan kelimeler, duygularındaki zıtlaşmanın yansımasıydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]