Eleanor traducir turco
2,236 traducción paralela
I did not kill Eleanor Artega.
Eleanor Artega'yı ben öldürmedim.
Tell me about Eleanor.
Bana Eleanor'dan bahset.
Eleanor was in the orchestra.
Eleanor, orkestradaydı.
Eleanor was all about music, always.
Eleanor'un her şeyi müzikti, her zaman.
Eleanor did ask for it, but her mother was the driving force.
bunu Eleanor istemiş ama buna annesi zorlamış.
Also, I checked Eleanor's e-mails.
Dahası Eleanor'un e-maillerini inceledim.
Eleanor fired Isabella as her manager and hired a new one just a couple weeks ago.
Eleanor, Isabella'yı menajerlikten kovmuş ve birkaç hafta önce yeni birini işe almış.
New manager says Eleanor and her mother weren't speaking.
Yeni menajer, Eleanor ve annesinin konuşmadığını söylüyor.
We know Eleanor fired you as her manager.
Eleanor'un sizi menajerlikten men ettiğini biliyoruz.
Well, you must've talked about it the night Eleanor came here and she was killed.
Eleanor'un öldürüldüğü gece, size geldiğinde bunu konuşuyor olmalısınız.
Eleanor did, because I gave her everything so she could have a better life.
Eleanor ise başardı. Çünkü daha iyi bir hayatı olsun diye ona her şeyi verdim.
More importantly, was Eleanor into cats?
Daha önemlisi şu, Eleanor'un kedilere düşkünlüğü var mıydı?
Eleanor was in a relationship with someone from the orchestra.
Eleanor orkestradaki biriyle ilişki yaşıyordu.
- Our conductor... has been having an illicit relationship
- Orkestra şefimizi diyorum. - Zavallı Eleanor'la kabul edilemez bir ilişki yaşatıyormuş.
Someone in the orchestra had a passionate and unrequited crush on Eleanor.
Orkestrada birisi Eleanor'a karşı tutkulu ama karşılıksız bir sevgi besliyordu.
Eleanor wasn't into them.
Eleanor'un onlara bir düşkünlüğü yokmuş.
Now thanks to the rumor mill, that person thinks that Vincent was sleeping with Eleanor.
Dedikodu kazanı sağ olsun, o kişi şimdi Elanor'un Vincent'la birlikte olduğunu sanacak.
How could you do that to Eleanor?
Nasıl olur da bunu Eleanor'a yaparsın?
Constance, we know you bought Eleanor that bookmark.
Constance, o sayfa ayracını Eleanor'a senin aldığını biliyoruz.
I heard vinct hurt Eleanor.
Vinctent'ın Eleanor'u incittiğini duydum.
And what about the night Eleanor died?
Eleanor'un öldürüldüğü geceden bahseder misin?
I don't think the fact that Vincent had abused Eleanor is what upset you.
Seni öfkelendiren şey Vincent'ın Eleanor'u incitmesi değildi bana kalırsa.
Why was the gun that killed Eleanor in your car?
Eleanor'un öldürüldüğü cinayet silahının arabanda işi nedir peki?
Kieran's not so much feeling sick as he is feeling guilty... Sick with guilt because it was him that killed Eleanor.
Kieran kendini iyi hissetmemekten çok, suçlu hissediyor çünkü Eleanor'u öldüren kişi kendisi oluyor.
Somebody gave Eleanor a bouquet of hydrangeas the night of the murder.
Cinayet gecesi birisi Eleanor'a bir buket ortanca vermişti.
After you shot Eleanor, you swiped them, leaving behind a single petal.
Eleanor'u vurduktan sonra onları aldın. ... geride bir tane yaprak kalmıştı.
Eleanor was nothing compared to Ariel.
Eleanor, Ariel'in yanında hiçbir şeydi.
So after rehearsal that night, I followed Eleanor to her performance.
O günkü provadan sonra Eleanor'u takip ettim.
He didn't think Eleanor deserved them.
Eleanor'un hak etmediğini düşünüyordu.
I would not lie to you, Eleanor.
Sana yalan söylemek istemezdim, Eleanor.
He told you he'd stumbled across Trojan Horse, didn't he, Eleanor?
"Truva Atı" mevzusu başına bela olmuştu. Bunu size de söylemişti, değil mi, Eleanor?
No, Eleanor, you cannot confess.
Olmaz, Eleanor! Sen karışma!
I am Colonel Eleanor Grant, British military intelligence.
Ben, Albay Eleanor Grant. İngiliz İstihbarat Teşkilatı.
Colonel Eleanor Grant.
Albay Eleanor Grant.
It's headed by a woman called Eleanor Grant.
Eleanor Grant isimli bir kadın tarafından yönetiliyor.
I had a dream about you, Eleanor.
Hep seni düşlüyordum, Eleanor.
I'm Eleanor Grant.
Ben, Elenor Grant.
Mrs. Stonebridge, I'm Colonel Eleanor Grant.
Bayan Stonebridge ben, Albay Eleanor Grant.
Let's face it, Colonel Eleanor Grant is a total bitch.
- Kabul edelim Albay Grant, tam bir sürtük.
I realized just now someone wrote "Eleanor" on it.
Sonra fark ettim ki üstünde "Eleanor" yazıyor.
Will you tell Eleanor I'll replace it today?
Bugün yerine yenisini koyacağımı Eleanor'a söyler misin?
Plaintiff number two in our case, Eleanor Baker.
Eleanor Baker, bizim davamızdaki iki numaralı davacı.
Eleanor, Cyrus, Harold, and Roman are all flying in on the next flight from Paris.
Eleanor, Cyrus, Harold ve Roman Paris'ten ilk uçakla geliyorlar.
Eleanor was distraught.
Eleanor çılgına döndü.
Maman, Eleanor, enough.
Anne, Eleanor, yeter.
I'm Eleanor Waldorf.
Ben Eleanor Waldorf.
Since I'm feeling a little raw on the family front, if Eleanor refers to you as "Lily Bass" again, I can't promise I won't return fire.
Aile reisliğinde kendimi biraz deneyimsiz hissettiğimden eğer Eleanor yine sana "Lily Bass" diye seslenirse çıldırmayacağıma dair söz veremem.
I bet you never thought you'd hear such good parenting advice from Eleanor Waldorf.
Herhalde Eleanor Waldorf'tan böyle iyi bir annelik tavsiyesi duyacağını düşünmüyordun.
- Eleanor, get him water.
- Eleanor, su getir. - Gidiyorum ben!
I don't normally do this during business hours, but do you know an Eleanor... or an Ellen?
Normalde bunu işe saatlerinde yapmam ama Eleanor ya da Ellen diye birini tanıyor musun?
- with our poor, dear Eleanor. - No.
- Hayır.