Eleven traducir turco
2,803 traducción paralela
Eleven rooms and kitchen.
On bir oda ve bir mutfak.
Eleven days ago.
11 gün önce.
Eleven.
Beş.
Eleven years on, they're still here to make sure I never fall again.
On bir yıl geçmesine rağmen, yine o hale düşmediğimden emin olmak için hâlâ buradalar.
Eleven stone three.
on bir taş üç
Eleven thousand, thereabouts.
11.000 dolar civarı.
- Eleven.
- 11.
My brother has eleven minutes to escape from this vault or he will run out of oxygen and die.
Kardeşim kasadan 11 dakikada çıkamazsa oksijensiz kalıp ölecek.
For eleven minutes, Mr. Houdini, - you were out of sight.
- 11 dakika ortalıkta yoktunuz.
- Where were you for those eleven minutes?
- 11 dakika boyunca neredeydin?
That's... eleven jars.
11 kavanoz.
Oh my God, if I had known back in grade eleven what I know now.
Tanrım! 11. sınıftayken, şimdiki aklım olsaydı,
eleven months ago, homicide's about to press charges and he bolts overseas.
11 ay önce, verdiği demeçlerden ötürü de, okyanısın öbür tarafına sürgün edilmiş.
Two-eleven in progress.
Durun! Soygun gerçekleşiyor!
Eleven.
11 numaralı kural :
- Which volume? - Eleven.
- Kaçıncı cilt?
Sage tell him what time you go to bed. - Eleven.
Söyle Sage, sen kaçta yatıyorsun?
I have to see a judge apparently and that might happen at nine in the morning, it might happen at eleven in the morning... goodbye.
Hakim karşısına çıkacakmışım, muhtemelen saat dokuzda ama on birde de olabilirmiş. Hoşça kal.
I'm eleven.
Benim adım Paloma.
Just the usual. Was going to stand outside the 7-eleven looking depressed Until someone offered to buy me beer,
Her zaman ki gibi 7-11'ın dışında biri bana bira almayı teklif edene kadar, bunalım bir şekilde takılacağım, ama ne öneriyorsun?
I'm eleven years old, what am I gonna do with money?
Ben daha 11 yaşındayım. Para ne işime yarar ki?
Upon the platform,'twixt eleven and twelve, I'll visit you.
On birle on iki arası yanınızda olacağım sette.
- We call the cops at eleven they, they break up the party and make it even more epic.
- O zaman biz de 11'de polisleri ararız gelip partiyi dağıtırlar, herşey daha destansı olur.
Eleven.
- On bir.
Eleven-twelve spying on you? No.
11-12 seni gizlice gözetliyor mu?
Eleven.
11.
Eleven twenty-five.
11.25. Yardımı oldu mu?
Ocean's Eleven, baby.
"Ocean's Eleven"
Hercules has confronted eleven of the toughest challenges ever attempted by Man or the gods.
Herkül İnsanoğlu yada tanrıların görebileceği en zorlu 11 meydan okumayla yüzleşmiştir.
Eleven-year-old's dad threw her across the room, probably broke her arm.
On bir yaşında kızı babası itmiş, muhtemelen kolunu kırmış.
It will be cold front number eleven.
11.derece soğuk olacak.
She is eleven years younger than me.
Benden onbir yaş küçük.
He's been an asset for the last eleven years.
Son on bir yıldır bilgi kaynağımızdı.
We have to get back to Bucharest tomorrow with the eleven o'clock train.
Yarın 11 treniyle Bükreş'e dönmek zorundayız.
When Mitchell was 10 - Eleven.
Teşekkür ederim. - Mitchell on yaşındayken... - On bir.
( chuckling ) Eleven?
11 tane mi?
You saw her eleven hours after she had died.
Yani öldükten onbir saat sonra görmüşsün onu.
* Eleven Barneys belching * * Ten Lennys leaping *
# 11 sarhoş Barney # # 10 zıplayan Lenny #
The ice, eight feet thick, it's here for eleven and a half months of the year.
2,5 metre kalınlığındaki buz yılın 11,5 ayı boyunca burada.
7-Eleven stamps
Pul kartın.
Eleven o'clock, he's at eleven o'clock.
Saat on bir yönünde!
- Eleven.
- On birde.
I mean he was down to eleventh o'clock I say eleven you know. But now with care and then I say a love and now he's got two hundred.
Onlardan sadece 11 tane kalmıştı ama özenle, sevgiyle ve yumurta makineleriyle 200 taneye çıkardı.
Nine eleven 01?
11 Eylül 2001 mi?
They wait till the last moment they put if off... then they're on their way home and everything's closed... and they're panicking in a Seven-Eleven... saying, "Do you have any chocolates in a heart shaped box?"
Son ana kadar bekleyecekler. Eve giderken her yerin kapandığını görünce panikle bir süper markete girip kalpli kutuda çikolatalarınız var mı diyecekler.
Lady was eleven when I got her from the pound.
Lady onu barınaktan aldığım zaman 11 yaşındaydı.
Eleven... we have eleven kids.
11... Tam 11 çocuğumuz var.
Eleven-twelve?
11-12 ile mi?
Eleven-twelve.
11-12.
Eleven years.
- 11 yıldır.
Eleven blade.
On birlik bıçak.