Ellen traducir turco
5,332 traducción paralela
'Cause Ellen May ain't going nowhere.
- Çünkü Ellen May'in bir yere gittiği yok.
But if you're saying that we go after Ellen May, we ain't even got the money to do it.
Ellen May'in peşine düşelim diyorsan... -... bunu yapacak paramız yok.
Now, if we want Ellen May back, we gonna have to take her.
- Ellen May'i geri istiyorsak, zorla almak zorundayız.
- The whore, Ellen May.
- Fahişeyi. Ellen May.
Ellen May.
Ellen May.
- Well, do you have Ellen May?
- Ellen May sende mi?
And he doesn't give us Ellen May, I'm gonna have Jimmy here push a button.
Ellen May'i bize vermezse, Jimmy düğmeye basacak.
How about I get you the money to get Ellen May? And give you your cousin Johnny?
Ellen May'i almak için size parayı vermeme ve yanına da kuzen Johnny'yi katmama ne dersin?
And why may I ask do you want Ellen May?
- Sormamın mahsuru yoksa neden Ellen May'i istiyorsunuz?
What do you plan on doing with Ellen May once she serves her purpose?
Amacınıza hizmet ettikten sonra... -... Ellen May'e ne yapmayı planlıyorsunuz?
- Runaway named Ellen May.
- Ellen May adında bir kaçak.
I can only assume that means about Ellen May, which means Boyd.
Ellen May için olduğunu varsayıyorum, bu da Boyd anlamına geliyor.
I want you to take this money and give me Ellen May.
Bu parayı alıp bana Ellen May'i vermeni istiyorum.
I don't know. Ellen May hadn't got the means or the imagination to take off on her own.
Ellen May'in kendi başına gidecek ne parası ne de hayal gücü var.
Say, where's Ellen May?
- Ellen May nerede?
Ellen May should be there.
Ellen May de orada olmalı.
And He does, Ellen May.
- Dinler, Ellen May.
What man we talking about here, Ellen May?
Hangi adamdan bahsediyoruz, Ellen May?
I don't need your forgiveness, Ellen May.
- Beni bağışlamanı istemiyorum, Ellen May.
That was people making choices all down the line, Ellen May.
İnsanların geleceğe yönelik verdiği kararladı bunlar, Ellen May.
We're gonna put Ellen May up in a little no-tell motel till we figure out what to do with her.
Ellen May konusunda ne yapacağımıza karar verene kadar onu da ufak bir otele yerleştireceğiz.
And Ellen May's story falls apart.
Böylece Ellen May'in hikayesi de boş çıkacak.
You know, that Ellen May... Dumb as a box of rocks, but she's such a sweet girl, and you get her talking, she's just too lazy to shut up.
- Biliyor musun, şu Ellen May çok salak bir kız, ama çok tatlı biri konuşmaya başladı mı susmak bilmiyor.
Ellen wanted it off the boat.
Ellen yattan atmak istedi.
I got a hold of Elena's loan agreement with Sue Ellen, and I found the best trigger for your mother to take Elena's shares of Ewing Energies.
Elena'nın Sue Ellen ile olan anlaşmasının hükmü elimde ve Elena'nın Ewing Enerjileri'ndeki hisselerini almak için annene en iyi sebebi buldum.
Yeah, and once Sue Ellen has those shares, they're as good as ours.
Evet ve Sue Ellen hisselere sahip olduğunda hisseler bizim gibi bir şeydir.
You use those puppy-dog eyes you got from me, and that's gonna bring out the mama bear in Sue Ellen.
Benden aldığın köpek yavrusu gözlerini kullanıyorsun ve anne ayıyı Sue Ellen'a yerleştiriyorsun.
Sue Ellen : Yes, I understand your position, but just think of all the good that money would do.
Durumunuzu anlıyorum ama o paranın yapabileceği onca güzel şeyleri bir düşünün.
Oh, I came to make a contribution to the Sue Ellen Ewing foundation.
Sue Ellen Ewing Vakfı'na bağışta bulunmaya geldim.
[knock on door] Sue Ellen.
Sue Ellen.
Sue Ellen, I'm not sure where all this anger is coming from, but if this is about something more personal, then we should talk about it.
Sue Ellen, bu öfkenin kaynağını bilmiyorum ama kişisel bir şeyse, oturup konuşalım bunu.
- Okay. - Sue Ellen.
- Sue Ellen?
- Sue Ellen is just a bitch on wheels.
- Sue Ellen bildiğin kaltak.
We had hoped that you might have changed your mind, Sue Ellen.
Fikrini değiştirirsin diye ümit etmiştik Sue Ellen.
I completely support what you're doing here, holding John Ross and Sue Ellen accountable for their actions.
Burada yaptığın şeye tamamen destekliyorum John Ross ve Sue Ellen'ı yaptıkları yüzünden sorumlu tutmanı.
John Ross and Sue Ellen were completely caught off guard.
John Ross ve Sue Ellen gafil avlandılar.
[Chuckles] Sue Ellen.
Sue Ellen.
But I respect your candor, Sue Ellen.
Ama bu samimiyetine saygı duyuyorum Sue Ellen.
Ellen must have made it when she first moved to New York.
Ellen bunu New York'a ilk taşındığında yaptırmış olmalı.
No, the view from Ellen's first apartment doesn't match the key.
Hayır, Ellen'in ilk evinin manzarası anahtarla uyuşmuyor.
Ellen once mentioned she liked to watch the tugboats from Brooklyn Bridge Park.
Ellen bir kere Brooklyn Köprüsü Parkı'ndan römorkları izlemeyi sevdiğini söylemişti.
Yeah, we know the key doesn't match the view from Ellen's place on Roosevelt Island, or her favorite knoll in Central Park, or her ex-boyfriend's loft in Soho.
Evet, anahtarın Ellen'in Roosevelt Adasındaki evinin manzarasına uymadığını biliyoruz veya Central Park'taki en sevdiği tepeciğe veya Soho'daki eski erkek arkadaşının katına.
I mean, honey, you were hospitalized, Hughes lost his job, Ellen is dead and so is her killer.
Tatlım, sen hastanelik oldun, Hughes işini kaybetti, Ellen ve katili öldü.
10 year ago, Ellen and I had no direct communication.
10 yıl önce Ellen'la direkt iletişimimiz yoktu.
Back then, all Ellen knew about Neal was that his time was running out.
O zamanlar Ellen'ın Neal'la ilgili tek bildiği vadesinin dolmak üzere olduğuydu.
And you told Ellen?
Ellen'a da söyledin mi bunu?
We can't give him any reason to believe That we know where Ellen hid the evidence.
Ellen'ın kanıtları nereye sakladığını bildiğimizi düşündürecek herhangi bir neden veremeyiz ona.
You believe Ellen hid the evidence On the 50th floor, right?
Ellen'ın, kanıtları 50. kata sakladığını düşünüyorsunuz değil mi?
When WITSEC moved Ellen to New York 12 years ago, They gave her a job at a securities firm.
Tanık Koruma Programı 12 yıl önce Ellen'ı New York'a gönderdiğinde ona bir güvenlik şirketinde iş bulmuşlar.
When Ellen and I were partners, We busted our fair share of hideouts.
Ellen ve ben ortakken payımıza düştüğü kadar saklanma yeri baskını da yaptık.
So, Drew Thompson and Ellen May taken care of, huh?
Drew Thompson ve Ellen May ile ilgilenildi demek.