Emails traducir turco
995 traducción paralela
Uncle. Do you remember the emails you always sent me?
Amca, bana her zaman mail atıyordun.
Emails, letters, faxes... I sent you all of these and you didn't reply to any... very rude.
Emailler, mektuplar, fakslar... sana hepsinden yolladım ama birine bile cevap vermedin... çok kaba.
Maybe there's a little animated paperboy on a bicycle grabbing emails out of a pouch and tossing them up onto my desktop.
Belki küçük, bisikletli gazeteci bir çocuk kesesinden e-mektupları çıkarıp masama yığar.
You have 81 new emails.
81 tane yeni mesajınız var.
I use mine for emails and as a notebook.
Benimkileri elektronik posta ve ve defter olarak kullanıyorum.
Threatening emails, hate mail for Palmer - this is a giant waste of time.
Tehdit mailları, Palmer'a nefret mailları - bu büyük bir vakit kaybı.
- I checked Jamey's disk for recent emails.
- Jamey'nin son maillerine bakıyordum.
You're saying there have been no conversations, no emails?
Hiçbir konuşma, hiçbir mailleşme olmadığını mı söylüyorsun yani?
Yesterday. I just wanted to thank you, by the way, for sending all those emails.
Dinle, bana yolladığın o e-postalar için sana teşekkür etmek istedim.
You haven't answered my emails... so I am here to get an answer!
E-mail'lerimi yanıtlamadın... ve şimdi bir cevap almak için burdayım!
Let him answer my emails, I'm not going begging.
Evet tabi. Önce e - postalarıma cevap versin. Ona yalvaracak değilim.
- Emails get lost, don't they?
E - postalarım ulaşmamış olabilir.
Let him answer my emails, I'm not going begging.
Evet, tabi. Önce e - postalarıma cevap versin.
Phone calls, emails.
Telefonlar, e-posta'lar.
During this time that you watched TV, did homework, proofread articles for The Franklin, organized my sock drawer, returned emails and gave a much needed cleaning to your computer, did it ever occur to you to call him?
Televizyon izledin. Franklin için makaleleri düzelttin. Çorap dolabımı düzenledin.
Yeah, sure. We trade emails too.
Evet, tabii ki.Birbirimize e-posta gönderiyoruz.
There's this one fan named Ivan Brozne... who sent a series of emails from all over the country.
Ülkenin her tarafından e-postalar gönderen Ivan Brozne adlı bir hayran var.
Maybe she likes getting emails.
Belki e-posta almaktan hoşlanıyordu.
Here's the complete file... including all the emails exchanged between Georgia and Morgan this week.
Dosyanın tamamı burada. Bu hafta Georgia ve Morgan'ın birbirine attığı bütün e-postalar da içinde.
Here's the thing. If he slipped her a roofie... took her back to her apartment, raped her... there's no way he'd make it back across town to meet Linda. And there's nothing in Linda's phone records or emails that tie her to him.
Sorun şu, eğer ona uyuşturucu verip evine götürüp tecavüz ettiyse şehrin öbür ucuna gidip Linda ile buluşması imkansız ve Linda'nın telefon veya e-posta kayıtlarında onunla ilişkili hiçbir şey yok.
Is that why you keep mentioning her in your emails?
Bunun için mi maillerinde sürekli ondan bahsediyordun?
Pilfrey's been calling me, he's been sending me emails.
Pilfrey beni arıyor, mailler gönderiyor.
These emails he's been sending me, they're a little bit more than emails.
Yolladığı e-mailler, e-mail olmaktan biraz fazla.
Oh my God, your mom lets you read her emails?
Tanrım, annen maillerini okumana izin mi veriyor?
He's been sending her emails.
Ona mailler gönderiyor.
Emails are only emails.
Mailler sadece mail.
I prefer females to emails.
Kadınları maillere tercih ederim.
She sends me the sweetest emails.
Bana çok hoş mailler gönderiyor.
Look, when I sent you those emails...
Bak, o mailleri atarken...
Have you been sending me emails?
Bana mail mi atıyorsun?
You've been answering Pilfrey's emails!
Pilfrey'in maillerine cevap veriyorsun!
I haven't been answering Pilfrey's emails!
Onun maillerine cevap vermiyorum!
What makes you think I sent him emails?
Neden mail attığımı düşündün?
- What emails?
- Ne maili?
Pilfrey says she's been sending him emails.
Pilfrey onun mail attığını söyledi.
Have you been sending emails on Estelle's behalf?
Estelle adına mail mi gönderdin?
Right, now I'm gonna go and tell Pilfrey that the sexy woman who has been sending him these emails is, in fact, Edwin.
Şimdi gidip Pilfrey'e ona mailler atan seksi kadının aslında küçük oğlum, Edwin olduğunu söyleyeceğim.
Ask her about her emails, Mr. Smuck.
Ona mailleri sor, Bay Smuck.
Reading Mieke's old emails again?
Mikke'nın eski E-mail'lerini mi okuyorsun?
Paid the bills, sent emails to friends, normal stuff.
Faturalar ödenmiş, arkadaşlara e-posta göndermişler falan.
Okay, I can set up my internet account so that if somebody emails me on my computer and I'm not there, the email will automatically be forwarded to my cell phone.
İnternet hesabımı ayarlayacağım zaman bana e-posta gönderildiğinde yoksam e-posta cep telefonuma geliyor.
You got the emails?
E-postaları buldunuz mu?
I make up stuff in the emails I send him about how happy I am being on my own, and how responsible I'm being even when I'm not.
Kendi başıma ne kadar mutlu olduğumu, ona e-mail'le bildiriyorum. Ve olmadığım halde ne kadar sorumluluk sahibi olduğumu da.
I'm hooked into the Norwegians, I get emails from Alexcovich in St. Petersburg.
Norveç insanlarına takıntılıyım, St. Petersburg daki Alexcovich ile devamlı mailleşiyoruz.
We accept Tasti D-Lite instead of real ice cream. Emails instead of love songs, jokes instead of poetry.
Gerçek dondurma yerine Tasti-D-Light'ı, aşk şarkıları yerine e-mailleri, şiir yerine şakaları kabul ettik.
And I sent him several emails.
Elbette. Ona e-postalar yolladım. Yanıt gelmedi.
All we know is the extent of the financial content of his secure emails.
Şu dakikada bütün bildiğimiz, güvenli e postalarının finansal içeriğinin yüksek olduğu.
We've exchanged emails and letters after that.
Ondan sonra sürekli mektuplaştık.
I receive many emails from girls who say :
Genç kızlardan mektuplar alıyorum :
- The emails I'm decrypting look like that.
Şifrelerini çözdüğüm e-maillerde kesinlikle şunlar bulunuyor :
- Forward the emails to us. Edgar?
Chloe, bütün e-mailleri bize göndermeni istiyorum.